"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 16.12.2011 gününde verilen dilekçe ile meraya elatmanın önlenmesi, kal ve tazminat; davalı karşı daacı tarafından 31.01.2012 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne, karşı davanın reddine dair verilen 26.09.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _K A R A R_ Davacı Hazine, dava konusu 102 ada 1 parsel sayılı mera vasıflı taşınmaza kalıcı konut yapıldığını ileri sürerek elatmanın önlenmesi ve kal, eski hale getirme bedeli talebinde bulunmuştur. Davalı Belediye karşı davada, taşınmazın adına tescilini istemiştir....
Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan mera, yaylak ve kışlaklar özel mülkiyete geçirilemez, amacı dışında kullanılamaz, zamanaşımı uygulanamaz, sınırları daraltılamaz (4342 sayılı Mera Kanunu m.3,4). 31.05.1965 tarihli ve 4/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ile “...tek başına bir köye ait bulunan mera, yaylak ve kışlakların tümünün veya bir parçasının bir başka köy sınırı içine alınmış olması halinde, sınır değişikliğinin ikinci köye bir yararlanma ... sağlamayacağı ve ilk köyün eskiden olduğu gibi bu yerlerden tek başına yararlanacağı” öngörülmüş olup, bu karar 4342 sayılı Mera Kanununun 29. maddesi ile de yasa hükmü haline gelmiştir. Böylece, bir köy ya da belediye sınırları içinde kalan mera, yaylak ve kışlaklar üzerinde bir başka köy veya belediyenin de intifa ... olabileceği kabul edilmiş, idari sınırların aidiyetin belirlenmesinde önemi olmadığı vurgulanmıştır. İdari sınırlar sadece yetkili mahkemenin saptanmasında önem arz eder....
Mahkemece, davalının devletin hüküm ve tasarrufu altındaki 1020 m2 yere elatmasının önlenmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava konusu "güney" mevkiindeki yer, daha önce davacı ... Başkanlığının taraf olmadığı üç ayrı davaya daha konu olmuştur. Akkuş Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/12 Esas sayılı dosyasında davacı ..., davalılar ... ... ve ... ...'e karşı tapulu yere elatmanın önlenmesi davası açmış ve yapılan yargılama sonunda davacı tapusunun dava konusu yere uymadığı ve yerin köy halkı tarafından hayvan otlatılması amacı ile kullanıldığı sabit olduğundan reddedilmiş ve hüküm Yargıtay 1.Hukuk Dairesince onanarak kesinleşmiştir. Bunun üzerine yine Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/172 Esas sayılı dosyasında bu kez davacılar ... ... ve ... ... davalı ...'e karşı meraya elatmanın önlenmesi davası açmışlar ve bu davada davacıların sıfat ve hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmiş ve temyiz edilmeden kesinleşmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 14.6.2000 gününde verilen dilekçe ile meraya elatmanın önlenmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 31.7.2006 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, yayla yerine elatmanın önlenmesi istemiyle açılmıştır. Davalı ... uyuşmazlık konusu yaylanın Toprak Tevzi Komisyonunca Kargın köyüne tahsis edildiğini, tahsisin özel siciline işlendiğini, açılan davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, 1102 parsel sayısı ile belirtmesi mera olarak nitelendirilen taşınmazda davanın tarafları müşterek yararlandığından davalının müşterek yararlanmaya karşı çıkardığı muarazanın giderilmesine karar verilmiştir. Hükmü davalı ......
Mera, bir veya birden fazla köy veya kasaba halkına bağımsız veya birlikte tahsis edilmiş ya da kadimden beri hayvan otlatmak amacıyla kullanılan, hak sahiplerinin üzerinde intifa hakkı olan arazi parçasıdır. Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan mera, yaylak ve kışlaklar özel mülkiyete geçirilemez, amacı dışında kullanılamaz, zamanaşımı uygulanamaz, sınırları daraltılamaz (4342 sayılı Mera Kanunu m.3,4). 31.05.1965 tarihli ve 4/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ile “...tek başına bir köye ait bulunan mera, yaylak ve kışlakların tümünün veya bir parçasının bir başka köy sınırı içine alınmış olması halinde, sınır değişikliğinin ikinci köye bir yararlanma hakkı sağlamayacağı ve ilk köyün eskiden olduğu gibi bu yerlerden tek başına yararlanacağı” öngörülmüş olup, bu karar 4342 sayılı Mera Kanununun 29. maddesi ile de yasa hükmü haline gelmiştir....
Böylece, bir köy yada belediye sınırları içinde kalan mera, yaylak ve kışlaklar üzerinde bir başka köy veya belediyenin de intifa hakkı olabileceği kabul edilmiş, idari sınırların aidiyetin belirlenmesinde önemi olmadığı vurgulanmıştır. İdari sınırlar sadece yetkili mahkemenin saptanmasında önem arz eder. Meralar üzerinde, aidiyet iddiasıyla, elatmanın önlenmesi, tapu iptali mera olarak sınırlandırma veya tespitin iptali ve mera olarak sınırlandırma davaları açılabilir. Davayı, yararlanma hakkı olan köy veya belediye tüzel kişiliği yada Hazine açabilir. Davayı açan köy muhtarının veya Belediye Başkanının davayı kabule, vazgeçmeye yada sulha yetkisi yoktur. Mera yaylak ve kışlak davalarında, tahsise yada kadim kullanma hakkına dayanabilir....
Meraya elatmanın önlenmesi davası, kadim yararlanma hakkı olan köy veya belediye tüzel kişiliği ya da taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olması nedeniyle tarafından açılabilir. Aynı şekilde, bir yerin mera olduğu iddiasıyla köy veya belediye tüzel kişiliğinin ya da ...nin tapu iptali ve sınırlandırma istemiyle dava açmasına olanak vardır. Mera, yaylak ve kışlak davalarında, tahsise ya da kadim kullanma hakkına dayanılabilir. Tahsise dayanıldığında, dayanak belgelerin, ayrıca karşı tarafın savunmasında ileri sürdükleri kayıtların tüm geldileri ile birlikte merciinden getirtilmesi, kadimlik iddiası varsa bu hususun araştırılması, gerektiğinde köyün kuruluş tarihinin ... Bakanlığından sorulması ve köyün kadim ya da muhdes olup olmadığının saptanması gerekir....
Böylece, bir köy ya da belediye sınırları içinde kalan mera, yaylak ve kışlaklar üzerinde bir başka köy veya belediyenin de intifa hakkı olabileceği kabul edilmiş, idari sınırların aidiyetin belirlenmesinde önemi olmadığı vurgulanmıştır. İdari sınırlar sadece yetkili mahkemenin saptanmasında önem arz eder. Meraya elatmanın önlenmesi davası, kadim yararlanma hakkı olan köy veya belediye tüzel kişiliği ya da taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olması nedeniyle Hazine tarafından açılabilir. Aynı şekilde, bir yerin mera olduğu iddiasıyla köy veya belediye tüzel kişiliğinin ya da Hazinenin tapu iptali ve sınırlandırma istemiyle dava açmasına olanak vardır. Mera, yaylak ve kışlak davalarında, tahsise ya da kadim kullanma hakkına dayanılabilir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 28.12.2004 gününde verilen dilekçe ile meraya elatmanın önlenmesi, kal ve tazminat istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 1.11.2006 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı mirasçıları tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, meraya elatmanın kal suretiyle giderilmesi, ecrimisil ve ot bedelinin işgal tarihinden geçerli faizi ile birlikte tahsili istemleri ile açılmıştır. Mahkemece dava kabul edilmiştir. Hükmü davalı mirasçıları temyiz etmiştir. Mera, hayvanların otlatılması ve otundan yararlanması için tahsis edilen veya kal’inden de bu amaçla kullanılan yerdir....
Mahkemece, davaya konu taşınmazın binanın bulunduğu alanın ev yapılmadan öncesinde bağ olarak kullanıldığı, mera ile bağ arasının işaretle ayrılmış olduğu, evin bağ olarak kullanılan kısımda kaldığı bu alanın davalıya dedesinden ve babasından intikal ettiği, davaya konu taşınmazın bulunduğu alanın mera vasfını kaybettiği, meraya dönüştürmenin oldukça masraflı olacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava mera sicilinde kayıtlı ve krokiye bağlanmış 2311 sayılı mera parseline elatmanın önlenmesi ve kal istemine ilişkindir. Mahkemece mahallinde yapılan keşif sonucu alınan 08.10.2013 tarihli fen bilirkişi raporunda davalının komşu parselde bulunan evinin 7,26 m2 tecavüzlü olduğu belirlenmiştir. Meraya tecavüz sabit olduğuna göre davanın kabulüne karar vermek gerekir iken yazılı gerekçelerle davanın reddi doğru görülmemiş hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir....