Böylece, bir köy ya da belediye sınırları içinde kalan mera, yaylak ve kışlaklar üzerinde bir başka köy veya belediyenin de intifa hakkı olabileceği kabul edilmiş, idari sınırların aidiyetin belirlenmesinde önemi olmadığı vurgulanmıştır. İdari sınırlar sadece yetkili mahkemenin saptanmasında önem arz eder. Meraya elatmanın önlenmesi davası, kadim yararlanma hakkı olan köy veya belediye tüzel kişiliği ya da taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olması nedeniyle Hazine tarafından açılabilir. Aynı şekilde, bir yerin mera olduğu iddiasıyla köy veya belediye tüzel kişiliğinin ya da Hazinenin tapu iptali ve sınırlandırma istemiyle dava açmasına olanak vardır. Mera, yaylak ve kışlak davalarında, tahsise ya da kadim kullanma hakkına dayanılabilir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : ... ile Hazine ve ... aralarındaki mera sınırlandırmasının iptali ve tescil davasının kabulüne dair ... Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 15.09.2009 gün ve 103/197 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı Hazine temsilcisi tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü: KARAR Davacı vekili, dava konusu 111 ada 35 parselin miras bırakan babasından taksim yoluyla davacıya kaldığını, eklemeli 25 yılı aşkın süreden beri zilyet olduğunu ileri sürerek, mera sınırlandırmasının iptali ile TMK.nun 713/1. maddesi uyarınca vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalı Hazine vekili ve köy tüzel kişiliği temsilcisi ayrı ayrı davanın reddini savunmuşlardır....
Bozmadan sonra yapılan yargılama sonucu ... tarafından açılan dava reddedilmiş, hükmü davacı köy temyiz etmiştir. 4342 sayılı Mera Kanunuyla getirilen tanıma göre tahsis; çayır, mera, yaylak ve kışlakların kullanımlarının verimlilik ve sosyal adalet ilkelerine uygun şekilde düzenlenerek münferiden ya da müştereken yararlanmak üzere taşınmazın bir veya birkaç köy ya da belediyeye bırakılmasıdır. Tahsis idari bir kararla yapılabileceği gibi yürürlükte olan Mera Kanununa göre Mera Komisyonu kararıyla da yapılabilir. Şayet mera, yaylak ve kışlak yetkili merciice bir veya birkaç köy ya da belediyeye tahsis edilmemişse yararlanma konusunda ortaya çıkan çekişmenin giderilmesi için yararlanma hakkının kimde olduğunun saptanmasında kadim kullanma şekline bakmak gerekir. Yasa ve uygulamadaki kadim sözcüğünden ise, mera, yaylak veya kışlağın öncesi bilinmeyen bir zamandan beri bir veya birden çok köy veya belediye tarafından kullanılması anlaşılmalıdır....
Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan mera, yaylak ve kışlaklar özel mülkiyete geçirilemez, amacı dışında kullanılamaz, zamanaşımı uygulanamaz, sınırları daraltılamaz (4342 sayılı Mera Kanunu m.3,4). 3.2.2. 31.05.1965 tarihli, 4/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ile “...tek başına bir köye ait bulunan mera, yaylak ve kışlakların tümünün veya bir parçasının bir başka köy sınırı içine alınmış olması halinde, sınır değişikliğinin ikinci köye bir yararlanma hakkı sağlamayacağı ve ilk köyün eskiden olduğu gibi bu yerlerden tek başına yararlanacağı” öngörülmüş olup, bu karar 4342 sayılı Mera Kanunu'nun 29. maddesi ile de yasa hükmü haline gelmiştir. Böylece, bir köy ya da belediye sınırları içinde kalan mera, yaylak ve kışlaklar üzerinde bir başka köy veya belediyenin de intifa hakkı olabileceği kabul edilmiş, idari sınırların aidiyetin belirlenmesinde önemi olmadığı vurgulanmıştır. İdari sınırlar sadece yetkili mahkemenin saptanmasında önem arz eder. 3.2.3....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi Orman Yönetimi ve Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı vekili, 1996 yılında yapılan kadastro sırasında ... köyü 126 ada 109 parselin (808.150 m2) mera olarak sınırlandırıldığını, ancak öncesi itibariyle kısmen orman sayılan yerlerden olduğunu bildirerek mera sınırlamasının iptalini istemiştir. Mahkemece davanın kabulü ile 16.06.2008 tarihli fen bilirkişi krokisinde (A)=151.194 m2 ve (B)=29.915 m2 bölümlerine ilişkin mera sınırlandırmasının iptali ile orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm Orman Yönetimi ve Hazine tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, orman savına dayalı mera sınırlandırmasının iptali istemine ilişkindir....
Davacının diğer temyiz itirazlarına gelince; 4342 sayılı K.m.5'e göre mera kaynakları; a-Kadimden beri mera, yaylak ve kışlak olarak kullanılan yerler ile aynı amaçla kullanılmak üzere köy ve belediyelere tahsis ya da terk edilen yerler, b-Devletin hüküm ve tasarrufunda veya Hazinenin mülkiyetinde bulunan arazilerden etüt sonucu mera, yaylak ve kışlak olarak yararlanabileceği anlaşılan yerler, c-Mera, yaylak ve kışlak olarak kullanılmak amacıyla kamulaştırılacak yerler, d-Tapu kayıtlarında mera, yaylak ve kışlak olarak görünen ve halen işgal edilen yerlerdir. Gerçekten; mera komisyonunca ihtiyaç duyulması halinde Devletin hüküm ve tasarrufunda veya hazinenin mülkiyetinde bulunan arazilerden etüt sonucu mera olarak yararlanılabileceği anlaşılan yerler mera kaynağı kapsamına alınabilir. Ancak mera kapsamına alınması düşünülen bu gibi yerler için 4342 sayılı Mera Kanununun 9. maddesi uyarınca tespit ve tahdit çalışmalarından önce Maliye Bakanlığından izin alınması gerekir....
Böylece, bir köy ya da belediye sınırları içinde kalan mera, yaylak ve kışlaklar üzerinde bir başka köy veya belediyenin de intifa hakkı olabileceği kabul edilmiş, idari sınırların aidiyetin belirlenmesinde önemi olmadığı vurgulanmıştır. İdari sınırlar sadece yetkili mahkemenin saptanmasında önem arz eder. Mera, yaylak ve kışlak davalarında, tahsise ya da kadim kullanma hakkına dayanılabilir. Tahsise dayanıldığında, dayanak belgelerin, ayrıca karşı tarafın savunmasında ileri sürdükleri kayıtların tüm geldileri ile birlikte merciinden getirtilmesi, kadimlik iddiası varsa bu hususun araştırılması, gerektiğinde köyün kuruluş tarihinin İçişleri Bakanlığından sorulması ve köyün kadim ya da muhdes olup olmadığının saptanması gerekir. Keşifte dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıkların çekişmeli mera veya yayla ile herhangi bir yararlanma ilişkisi bulunmayan, yansız anlatımda bulunabilecek, yöreyi iyi bilen ve çevre köy ya da kasabalarda yaşayan yaşlı kişilerden seçilmesi gerekir....
Yargıtay HGK’nın 30.10.1991 tarih 1991/8 – 427 - 544 ve 03.05.1995 tarih ve 1995/17 – 149 - 502 sayılı kararlarında da belirtildiği gibi bir yerin yetkili bir merci tarafından mera ve yaylak olarak tahsis edilmesi, evveliyatı itibariyle o yerin mutlak surette mera ve yaylak olarak kabulüne yeterli olmadığı gibi zilyetlikle iktisap iddiasının dinlenmesine de engel değildir. Ne var ki; yetkili merci tarafından bir yerin mera ve yaylak olarak tahsisinin yapılmış olması durumunda gerçek veya tüzel kişinin o yerdeki zilyetliği sona ereceğinden mera ve yaylak olarak tahsisin yapıldığı tarih itibariyle kazandırıcı zamanaşımı yoluyla mülk edinme koşullarının saptanması gerekir. Taşınmazın tahsis yoluyla değil de kadim mera ve yaylak olduğunun anlaşılması halinde ise hiçbir şekilde kazandırıcı zamanaşımı yoluyla iktisabı mümkün değildir. Bu durumda mahkemece; taşınmazın tahsisli veya kadim yaylak ve mera olup olmadığının usulüne uygun şekilde araştırılması gerekmektedir....
Mera Kanununun 6. maddesine göre mera, yaylak ve kışlakların tespit, tahdit ve tahsisi Tarım ve Köyişleri Bakanlığınca yapılır. Uygulamayı yapacak merci ise, valilik onayı ile oluşturulacak olan mera komisyonu ve komisyona bağlı olarak çalışan teknik ekiplerdir. Mera Kanununun 3. maddesinde yapılan tanımlamalara göre, Tahdit; çayır, mera, yaylak ve kışlak arazisi olduğuna karar verilen yerlerin sınırlarının usulüne uygun olarak ülke nirengi sistemine dayalı 1/5000 ölçekli haritalar üzerinde belirtilmesini ve bu sınırların arazi üzerinde kalıcı işaretlerle işaretlenmesini, Tespit; bir yerin mera, yaylak ve kışlak arazisi olup olmadığının resmi evrakla ve bilirkişi ifadeleri ile belgelendirilmesini, ifade eder.- Tahsis, Mera Kanununun 3. maddesinde; çayır, mera, yaylak ve kışlakların kullanımlarının verimlilik ve sosyal adalet ilkelerine uygun şekilde düzenlenerek, münferiden ya da müştereken yararlanılmak üzere bir veya birkaç köy ya da belediyeye bırakılması olarak tarif edilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Mera sınırlandırmasının kısmen iptali ... ve ...ile Değirmenler Köyü Tüzel Kişiliği ve dahili davalılar Hazine, İsrafil Bozoğlu aralarındaki mera sınırlandırmasının kısmen iptali davasının kabulüne dair Erzurum 1. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 08.06.2010 gün ve 246/245 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü: KARAR Davacılar dava dilekçesinde; 299 sayılı parselde bulunan ve tamamı 28 dönüm olan tarlanın babalarından kaldığını kadastro çalışmaları sırasında 16542 m2’sinin tapuya tescil edildiğini, daha sonra yaptıkları tespitte bu taşınmazın 11.500 m2’sinin köy merası kapsamında bırakıldığını açıklamışlar ve mera kapsamında kalan 11.500 m2’si bakımından sınırlandırmanın iptali ile adlarına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemişlerdir....