Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bundan ayrı, TMK. nun 28. maddesi gereğince kişilik ölümle son bulur. 4.5.1978 tarih ve 4/5 sayılı YİBK. uyarınca da ölü kişiye karşı dava açılamayacağı gibi, ölü kişi adına iptal ve tescile ya da tescile de karar verilmez. Muris ... ve ... dava tarihinden çok önce ölmüş oldukları veraset belgeleriyle bilindiği halde davacıların yargılama oturumundaki beyanları gözetilerek ölü kişiler adına tescile karar verilmesi anılan madde ve YİBK’na aykırılık oluşturur. Tüm bunlardan başka, 15.6.2007 tarihinde yapılan keşifte dinlenen teknik bilirkişi ... 19.6.2007 tarihli raporunda; davacıların çayır olarak kullandıkları krokide B, C ve D harfleriyle gösterilen taşınmaz bölümlerinin mera olarak tespit edilen 116 ada 1 nolu parsel kapsamında kaldığını açıklamıştır. Getirtilen mera kütüğüne göre ise, bu parselin yaylak olduğu saptanmıştır. Taşınmazın mera veya yaylak olup olmadığının yöntemine uygun bir biçimde araştırılıp belirlenmesi gerekmektedir....

    HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2020/539 KARAR NO : 2020/1444 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : GÖNEN(BALIKESİR) ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 28/11/2017 NUMARASI : 2016/832 ESAS, 2017/947 KARAR DAVA KONUSU : Mera, Yaylak Ve Kışlağa İlişkin Davalar (Meraya Elatmanın Önlenmesi Ve Kal.)...

    Meradan yararlanma hakkı olan köy ve belediyeler mera olarak sınırlandırılma, yoksun kaldıkları yararlanma nedeniyle haksız elatmanın kaldırılmasını, hayvanlarının yararlanamaması sebebiyle ot bedelini, mülkiyet hakkı sahibi olan Hazine ise, mera olarak sınırlandırılmasını,haksız elatmanın giderilmesini ve bunun dışında 4342 sayılı Mera Kanununun 4/4 maddesine dayanarak meralarda meydana gelen tahribat sebebiyle eski hale getirme masraflarının tahsilini haksız eylem sahibinden isteyebilir. 4342 sayılı Mera Kanununun 4. maddesinde mera, yaylak ve kışlakların hukuki durumu belirlenmiş, 5. maddede mera, yaylak ve kışlak olarak tahsis edilecek yerler sayılmış, 6. maddede ise mera, yaylak ve kışlakların tespit, tahsis ve tahdit işlemlerinin GıdaTarım ve Hayvancılık Bakanlığınca yapılacağı belirtilerek komisyonun kurulma ve çalışma şekli hükme bağlanmıştır....

      Mera, yaylak ve kışlak davalarında, tahsise ya da kadim kullanma hakkına dayanılabilir. Kadimlik iddiasında, yerel bilirkişi ve tanıklara taşınmazın kim tarafından ve ne şekilde kullanıldığı ve sınırları sorularak sonuca gidilmelidir. Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında: Mahkemece taraf köy tüzel kişilikleri adına tahsisli mera kaydı bulunmadığından davanın sadece orman alanına müdahalenin meni olarak yorumlanması gerektiğinden söz edilerek davanın reddine karar verilmiştir. Meralara ilişkin olarak 4753 sayılı yasanın mera norm kararı verilerek mutasarrıfı bakımından tahsise bağladığı düzenlemeleri ve 4342 sayılı Mera Kanununun tahsise ilişkin hükümlerine uygun bir tahsis var ise uyuşmazlık verilen tahsis kararı, belge ve haritalar uygulanarak çözümlenir. Tahsise ilişkin herhangi bir uygulama yapılmayan yörelerde ise meraların mutasarrıflık durumları kadim hak üzere araştırılır....

        Diğer taraftan; 31.05.1965 tarihli ve 4/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ile “...tek başına bir köye ait bulunan mera, yaylak ve kışlakların tümünün veya bir parçasının bir başka köy sınırı içine alınmış olması halinde, sınır değişikliğinin ikinci köye bir yararlanma hakkı sağlamayacağı ve ilk köyün eskiden olduğu gibi bu yerlerden tek başına yararlanacağı” öngörülmüş olup, bu karar 4342 sayılı Mera Kanununun 29. maddesi ile de yasa hükmü haline gelmiştir. Böylece, bir köy ya da belediye sınırları içinde kalan mera, yaylak ve kışlaklar üzerinde bir başka köy veya belediyenin de intifa hakkı olabileceği kabul edilmiş, idari sınırların aidiyetin belirlenmesinde önemi olmadığı vurgulanmıştır. İdari sınırlar sadece yetkili mahkemenin saptanmasında önem arz eder. Mera, yaylak ve kışlak davalarında, tahsise ya da kadim kullanma hakkına dayanılabilir....

          taşınmazlarla ilgili yapılan kadastro tespitinin hatalı ve hukuka aykırı olduğunu, dava konusu taşınmazların kadim mera olduğunu, ayrıca davalının dava konusu taşınmazlar üzerinde zilyedliğinin, kullanımının bulunmadığını, davalı lehine TMK'nın 713. maddesinde belirtilen zilyetlikle kazanıma ilişkin şartlar gerçekleşmemesine rağmen hukuka aykırı olarak davalı adına tescil işleminin yapıldığını ileri sürerek dava konusu taşınmazların tapu kaydının iptali ile mera vasfıyla sınırlandırılması ve mera özel siciline yazılmasına karar verilmesini talep edilmiştir....

          Yönetimi mera özel sicilindeki kaydın iptali ile 4342 sayılı Kanuna göre mera komsiyonu tarafından yapılan tespit, tahdit ve tahsisin iptali istemiyle eldeki davayı açmıştır. 4342 sayılı Mera Kanununun Mera, Yaylak ve Kışlakların Hukuki Durumu kenar başlıklı 4. maddesinde, mera, yaylak ve kışlakların kullanma hakkı bir veya birden çok köy veya belediyelere ait olduğu, bu yerlerin Devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu açıklanmıştır. Aynı Kanunun 6. maddesinde; mera yaylak ve kışlakların tespit, tahdit ve tahsisinin Tarım ve Orman Bakanlığınca (Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı) yapılacağı ifade edilmiştir....

            verilmesini talep ve dava etmişlerdir....

            planları içerisinde yerleşim yeri olarak işgal edilerek mera, yaylak ve kışlak olarak kullanımı teknik açıdan mümkün olmayan yerlerin ot bedeli alınmaksızın tahsis amacı değiştirilerek Hazine adına tescilleri yapılır....

              Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan mera yaylak ve kışlaklar, özel mülkiyete geçirilemez, amacı dışında kullanılamaz, zamanaşımı uygulanmaz, sınırları daraltılamaz (Mera Kanunu m.3-4) 31.5.1965 tarihli ve 4/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ile “...tek başına bir köye ait bulunan mera, yaylak ve kışlakların tümünün veya bir parçasının bir başka köy sınırı içine alınmış olması halinde, sınır değişikliğinin ikinci köye bir yararlanma hakkı sağlamayacağı ve ilk köyün eskiden olduğu gibi bu yerlerden tek başına yararlanacağı...”öngörülmüş olup, bu karar 4342 sayılı Mera Kanununun 29. maddesi ile de yasa hükmü haline gelmiştir. Böylece, bir köy ya da belediye sınırları içinde kalan mera, yaylak ve kışlaklar üzerinde bir başka köy veya belediyenin de intifa hakkı olabileceği kabul edilmiş, idari sınırların aidiyetin belirlenmesinde önemi olmadığı vurgulanmıştır. İdari sınırlar sadece yetkili mahkemenin saptanmasında önem arz eder....

                UYAP Entegrasyonu