Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı ...Ltd.Şti. vekili, müvekkilinin davacı şirkete borçlu olmadığının tespiti istemi ile menfi tesbit davası açmış,mahkemece davalar arasında irtibat bulunduğundan bahisle birleştirme kararı verilmiştir. Mahkemece, toplanan delile göre davalı ...Ltd.Şti.'nin davacı şirkete 3.551,90 TL borçlu olduğunun tesbiti ile davacının açtığı tasarrufun iptali davasının kabulü ile bu miktar alacak ile sınırlı olarak haciz ve satış isteme yetkisi verilmiş; hüküm, davacı ...Ltd.Şti vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava İİK'nun 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemi ile ayrı bir dava olarak açılmış menfi tespit istemine ilişkindir. Tasarrufun iptali davaları basit yargılama usulüne tabi menfi tespit davası ise yazılı yargılama usulüne tabidir....

    Mahkemece menfi tespit davası yönünden verilen red kararı sonucu itibariyle doğru olmakla birlikte, itirazın iptali davası ile birlikte görülen menfi tespit davasında, davacının hukuki yararının olmadığı gözetilerek menfi tespit davasının reddi ve buna bağlı olarak davalı lehine maktu vekalet ücreti verilmesi gerekirken, davalı lehine nispi vekalet ücreti takdiri doğru görülmemiş ise de; bu hususların düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği ve hakimin takdir yetkisi kapsamında kalmadığından hükmün HUMK.438/VII, C.2 hükmü ile 6100 sayılı yasanın 370/2, ek 3/1 maddesi gereği düzeltilerek onama karararı verilmesi gerekmiştir....

      İlâmın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir." denilmekte olup bu hükme göre menfi tespit davasının kabulü kararının kesinleşmesi üzerine, kararın içeriğine göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan, icra dairesi tarafından icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Menfi tespit davası borçlu lehine sonuçlanmadan önce, borçlunun malları haczedilmiş ise, menfi tespit kararının kabulü üzerine haczedilen mallar satılamaz ve davanın kabulü kararının kesinleşmesi üzerine bu haciz kalkar ... Somut olayda, ... 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 02.12.2013 Tarihli, 2013/329 Esas ve 2013/315 Karar sayılı kararı ile takibe konu senetten dolayı borçlunun alacaklıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş ancak şikayet tarihi itibariyle karar kesinleşmemiştir....

        Menfi tespit davasından sonra karşılık dava veya ayrı bir dava olarak itirazın iptali davası açılması mümkündür (Kuru, B.: Icra ve Iflas Hukukunda Menfi Tespit Davası ve Istirdat Davası, Ankara 2003,s. 87- 88, 119).İtirazın iptali davası, menfi tespit davasından daha geniş talepli bir dava olduğu için aralarında derdestlik anlamında bir ilişki bulunmamaktadır....

        Menfi tespit davasında arabulucuya başvurunun zorunlu olup olmamasının incelenmesinde; öncelikle menfi tespit davasıyla ilgili genel bir açıklama yapılmasına ve ilgili yasa düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır. Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır. Menfi tespit davası 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nın 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitidir. Başka bir deyişle hukuki bir yarar bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır....

        Davacı T1 vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; menfi tespit kararı nedeniyle takibin kanunen durması gerekmesine karşın takibin durdurulmadığını, kötüniyetli alacaklının açtığı talep ile haciz konulduğunu, mahkeme kararlarının bağlayıcı olup; menfi tespit kararına rağmen, menfi tespit kararından sonra konulan haczin hukuka aykırı olduğunu, taleplerinin İİK 72/5- 1 uyarınca takip kanunen durmasına karşın ve takibin durduğunu alacaklının bilmesine karşın, menfi tespit kararından sonra takibin durdurulmayarak hukuka aykırı konulan haczin kaldırılması olduğunu, alacaklının kötüniyetli olduğunu, gerek icra dosyasına menfi tespit kararına rağmen haciz talebi açmak; gerekse taraflarınca kaldırması istenen haczi icranın iadesi gibi göstermeye çalışmak suretiyle kötüniyetli olarak hareket eden ve işbu davanın açılmasına sebep veren davalının aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, bu nedenlerle davalının istinaf başvurusunun reddine, taraflarının istinaf başvurusunun...

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili, davalı bankanın müvekkili aleyhine çeklere dayalı olarak icra takibi yaptığını, müvekkilinin çeki verdiği dava dışı cirantaya karşı açtığı menfi tespit davasının kabul edilerek kararın kesinleştiğini, çeklerin menfi tespit davasından sonra davalı bankaya ciro edildiğini, davalı bankanın meşru hamil olmadığını belirterek müvekkilinin çekler nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

          "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki sözleşmenin iptali, menfi zararın tazmini davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili, müvekkili ile davalı yüklenci arasında arsa apyı karşılığı inşaat sözleşmesi yapıldığını, yüklenicinin süresi içersinde inşaata başlamadığını ve bu durumdan zarara uğradığını ileri sürerek, sözleşmenin geriye etkili olarak feshine, tapudaki şerhin kaldırılmasıne ve şimdilik 10.000 TL menfi zararının tazminine karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama aşamsında menfi zarar talebinden feragat etmiştir. Davalı vekili, davaya cevap vermemiştir....

            Yukarıda yapılan açıklamalar neticesinde menfi tespit davasında arabucuya başvurulmasının dava şartı olup olmadığının irdelenmesi gerekmektedir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 106. maddesinde düzenlenen tespit davasının özel bir şekli olan menfi tespit davası, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davası olarak nitelendirilemez. Bu dava sonucunda, borçlunun borçlu olmadığının anlaşılması halinde borçlu olunmayan kısım belirtilmek suretiyle olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştüğü hâllerde dahi olumsuz tespit hükmü kurulması gerekmektedir. Başka bir deyişle, menfi tespit davasının niteliği gereği verilen kararlarda, yalnızca davacının borçlu olup olmadığı belirlenmekte, borçlu olmadığı kısma ilişkin olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Bu hüküm, herhangi bir alacağın tahsilini gerektirir nitelikte bir ilam olmadığından esasa yönelik olarak İİK m. 32 uyarınca doğrudan ilamların icrası yolu ile takibe konulamaz....

            Menfi tespit davasında arabulucuya başvurunun zorunlu olup olmamasının incelenmesinde; öncelikle menfi tespit davasıyla ilgili genel bir açıklama yapılmasına ve ilgili yasa düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır. Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır. Menfi tespit davası 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nın 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitidir. Başka bir deyişle hukuki bir yarar bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır....

              UYAP Entegrasyonu