Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Borçlu kiracının ilamsız tahliye talebinden sonra menfi tespit davası açması icra mahkemesinin İİK 269/c maddesi hükmüne göre alacaklı kiralayanın tahliye talebini incelemesine ve tahliye kararı vermesine engel değildir. Ancak menfi tespit davasına bakan mahkeme, borçlu kiracının talebi üzerine ve teminat karşılığında, tahliye kararının icrasının durdurulması için ihtiyati tedbir kararı verebilir. Kaldı ki borçlu kiracı icra mahkemesinin tahliye kararının kesinleşmesinden sonra da menfi tespit davası açabilir zira icra mahkemesi kararları maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmez. İİK'nun 72/V.maddesi gereğince menfi tespit davası borçlu kiracı lehine hükme bağlanırsa ilamsız tahliye takibi derhal durur. Bundan sonra artık icra mahkemesi tahliye kararı veremez. İcra mahkemesinin tahliye kararı vermesinden sonra menfi tespit davası borçlu kiracı lehine hükme bağlanırsa tahliye kararının icrası kendiliğinden durur....

    Davacı vekilinin, ilerde menfi tespit davası açılması hakkının saklı tutulması suretiyle bu yöndeki eksik harcın yatırılmayacağına ve davaya istirdat talebi üzerinden yargılamaya devam olunması talebine ilişkin 03/02/2023 tarihli beyanı menfi tespit istemli davanın geri alınması mahiyetinde değerlendirilmiş ve davacı tarafından davalı aleyhine açılan menfi tespit istemli davanın geri alınmış olması nedeniyle HMK'nın 123. maddesi uyarınca açılmamış sayılmasına dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

      Asliye Hukuk Mahkemesince, İcra takibinden önce açılan menfi tespit davalarında genel yetki kuralının uygulanacağı, İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davalarında ise borçlunun , icra takibinin yapıldığı yer mahkemesinde ya da alacaklının ikametgahının bulunduğu yer mahkemesinde menfi tespit davası açabileceği nazara alındığında davacı borçlunun İcra takibinden sonra açmış olduğu menfi tespit davasında ... Asliye Hukuk Mahkemelerinin yetkili olacağıdır. Kaldı ki İİK'nın 72/son maddesinde " Menfi tesbit ve istirdat davaları, takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir. " şeklinde yetki düzenlemesi yapılmış olup, bu düzenlemede yer alan yetki kurallarına göre anılan yetki kuralı kesin yetki niteliğinde değildir. Davalı Şirket vekili cevap süresi içinde yetki itirazında bulunmuş olduğu ve yetki itirazının yerinde olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir. ... 1....

        Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit Taraflar arasındaki davada Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi ile Bakırköy 7. Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava, menfi tespit istemine ilişkindir. Bakırköy 7. Asliye Hukuk Mahkemesince, "... Dava İ.İ.K.’nun 89/III maddesine istinaden gönderilen haciz ihbarnamesi nedeniyle ihbarnameye muhatap olan üçüncü kişi tarafından açılan menfi tespit davasıdır. İhbarnamenin gönderildiği takip, davalı alacaklı şirket tarafından, takip borçlusuna karşı kambiyo senedine istinaden yapılmış bir takiptir. Bu itibarla ticari iş niteliğindeki takip dosyasından gönderilen ihbarnameye karşı açılan menfi tespit davasının Ticaret Mahkemesinde görülmesi ..." gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesince, "......

          Mahkemece, davacının ibraz ettiği üç adet ödeme belgesinin davalı tarafından kabul ve ikrar edildiği, takip kesinleştikten sonra yapılan ödemeler nedeniyle açılan menfi tespit davasına bakma görevinin İcra Hukuk Mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle dava dilekçesinin görev yönünden reddine, karar kesinleştikten sonra talep halinde dosyanın icra mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, hükmün davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 22.01.2013 tarih, 2012/15114 Esas, 2013/1042 Karar sayılı ilamıyla; "mahkeme tarafından dava İİK.nun 71.maddesine dayalı menfi tespit davası olarak nitelendirilmiş ise de, dava dilekçesinden anlaşıldığı üzere davanın teminat amacıyla verilen çekin ödendiği iddiasına dayalı menfi tespit istemine ilişkin bulunduğu, öte yandan İİK.nun 71.maddesinin menfi tespit davası ile ilgili olmayıp madde başlığından da anlaşılacağı üzere “İcra Mahkemesi Kararıyla Takibin Talik veya İptali”ni hükme bağladığı, menfi tespit davasıyla icra takibinin talik veya iptali...

            Davalı, menfi tespit istenen bir takım davalarla ilgili derdest itirazın iptali davasının bulunduğunu, diğer talep edilen davalarla ilgili olarak ise harcın tamamlanmadığını, davacının bu davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir....

              Menfi tespit davasında arabulucuya başvurunun zorunlu olup olmamasının incelenmesinde; öncelikle menfi tespit davasıyla ilgili genel bir açıklama yapılmasına ve ilgili yasa düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır. Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır. Menfi tespit davası 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nın 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitidir. Başka bir deyişle hukuki bir yarar bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır....

                Menfi tespit davası icra takibinden önce sonuçlanmaz ve ihtiyati tedbir kararı verilmemiş olması (veya ihtiyati tedbir kararının kaldırılması) nedeniyle, (menfi tespit davası görülmekte iken) borç alacaklıya (davalıya) ödenmiş olursa, menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilir (md.72/6); yani menfi tespit davası (kendiliğinden) istirdat davasına dönüşür; bu halde mahkeme menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam eder. Bu durumda İİK'nın 72/6 maddesi gereğince bedele dönüşen isteminin temeli menfi tespit davasıdır. Menfi tespit davasında ispat yükü, kural olarak davalı alacaklıya düşer. Davacı (borçlu), davalının (alacaklının) varlığını iddia ettiği hukuki ilişkiyi (mesela borcu) sadece inkar etmekle yetinmekte ise, yani bu hukuki ilişkinin (borcun) hiç doğmadığını ileri sürmekte ise ispat yükü davalıya düşer. Çünkü hukuki ilişkinin (borcun) varlığını iddia eden davalı olduğu için, ispat yükü davalı alacaklıya düşer (HMK. md. 190; TMK. md. 6)....

                  Menfi tespit davasında arabulucuya başvurunun zorunlu olup olmamasının incelenmesinde; öncelikle menfi tespit davasıyla ilgili genel bir açıklama yapılmasına ve ilgili yasa düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır. Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır. Menfi tespit davası 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nın 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitidir. Başka bir deyişle hukuki bir yarar bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır....

                  Yukarıda açıklandığı üzere ilamlı icra takibine dayanak ilam menfi tespit- istirdata ilişkin olduğundan uyuşmazlığın çözümünde İİK'nın 72. maddesinde düzenlenmiş olan menfi tespit ve istirdat davalarının açıklanması gerekmektedir. 18. Kendisine karşı ilamsız icra takibi yapılmış olan borçlu, ödeme emrine itiraz edilmemiş veya itiraz edilmiş olmakla birlikte yerinde görülmemiş olması sebebiyle icra takibi kesinleşmiş olsa dahi maddi hukuk bakımından borçlu olmadığını ileri sürebilir. Bunun için, takip devam ederken alacaklıya karşı menfi tespit davası açabileceği gibi, böyle bir menfi tespit davası açmamış ve borcu cebri icra tehdidi altında ödemiş ise, ödemiş olduğu paranın kendisine verilmesi için alacaklıya karşı istirdat davası açabilir (Kuru, B.: İcra ve İflâs Hukukunda Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, Ankara 2003, s. 233). 19....

                    UYAP Entegrasyonu