Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

dosyada unutulan faiz alacağı istemine yönelik olduğunu, dava şartı olan arabuluculuk aşaması yerine getirildiğini anlaşma sağlanamadığını, Davada zamanaşımı hususu bulunmadığını, zamanaşımının müvekkile istirdat konusu paranın iadesinden sonra başlayacağından bu yönde yapılacak olan itirazların yerinde olmayacağını, Menfi tespit davası dosyası yargıtayda karar düzeltme aşamasında olan ve birleştirme talep ettikleri ------- sayılı dosyasından bekletici mesele yapıldığını, bu nedenlerle davamızın hukuki ve fiili irtibattan dolayı ve unutulan bir dava olup fiaz alacağı davamızın ana davamız olan ---- sayılı dosyası ile birleştirilmesine, Fazlaya dair dava ve talep haklarımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik ---- faiz alacağının davanın istirdat konusu icra dosyasındaki faize göre hesap edilerek müvekkile ödenmesine, Yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesine dava ve talep etmiştir....

    Mahkeme dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Kanun koyucu ----davaları belirlerken konusunun alacak ve tazminat olan davalar olması gerektiğini özellikle vurgulamıştır. Bu nedenle menfi tespit davası niteliği gereği bir olumsuz durumun tespiti istemine ilişkindir. Bir miktar paranın ödenmesi veya tazminat talebi yoktur. Bu dava davalı açısından bir alacağın tahsili davasıdır---. Nasıl ki alacak davasına davalı açısından bu bir menfi tespit talebidir ----menfi tespit davasında da davalı açısından bu bir alacak davasıdır nitelendirmesi yapamayız. Bir hukuki durumun savunulması ile dava edilmesi birbirinden farklı kavramlardır.Bu nedenle menfi tespit davaları------değildir. Farklı------- sayılı kararında menfi tespit davaları------yönde karar verildiği bilinmektedir. Ancak eldeki davada ödenen-----bulunmaktadır. Menfi tespit ve istirdat davası birlikte talep edilmiş ise de talep ödenen paranın istirdadına ilişkindir....

      İşbu hükmün de davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi neticesinde Dairemizin 28.05.2018 tarihli ilamıyla davacılardan ...’ın menfi tespite yönelik istirdat talebi hakkında olumlu veya olumsuz bir hüküm kurulmadığı gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece bozmaya uyulmuş ve davacı ...’ın istirdat talebinin reddine karar verilmiştir. Dairemizin 05.11.2015 tarihli bozma ilamında davanın kabulünün gerektiğinin belirtildiği ve mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verildiği nazara alındığında bozmanın gereği yerine getirilerek davacı ...'ın istirdat talebinin kabulüne hükmedlimesi gerekirken yazılı şekilde reddine karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir....

        Davacı vekili, birleşen dosyada, 19.03.2002 tarihli celsede, menfi tespite konu çek bedellerinin istirdat davasına dahil olmadığını beyan etmiş, ayrıca 05.10.2010 tarihli dilekçe ile bilirkişi tarafından tespit edilen 19.699.72 TL. tutarın 5.889.00 TL.'sinin menfi tespit davasının, bakiye 13.810.72 TL.'sinin istirdat davasının konusunu oluşturduğunu, harca esas değer olarak gösterilen 30.000.00 TL.'nin bakiye 10.300.28 TL.'lik kısmından feragat ettiğini belirtmiştir. Mahkemece, istirdat davasının kısmen kabulü ile 13.810.72 TL. alacağın avans faiziyle birlikte davalı şirketten istirdatı ile davacıya ödenmesine karar verildikten sonra, bakiye miktarın 16.189.28 TL. ve davacı vekilinin feragat talebinin sadece 10.300,28 TL. için olduğu gözetilerek fazlaya ilişkin talebin 10.300.28 TL.'sinin feragat nedeniyle, 5.889,00 TL.'lik bölümünün ise esastan reddi gerekirken fazlaya ilişkin 16.189.28 TL.'...

          Menfi tespit davası, 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında ya da icra takibinden sonra borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu dava maddi hukuk ve usul hukuku bakımından genel hükümlere dayalıdır ve normal bir hukuk davası olarak açılır. Diğer bir deyişle kendisine karşı icra takibi yapılmış olan borçlu, ödeme emrine itiraz edilmemiş veya itiraz edilmiş olmakla birlikte yerinde görülmemiş olması sebebiyle icra takibi kesinleşse dahi maddi hukuk bakımından borçlu olmadığını ileri sürebilir. Bunun için, takip devam ederken alacaklıya karşı menfi tespit davası açabileceği gibi, böyle bir menfi tespit davası açmamış ve borcu cebri icra tehdidi altında ödemiş ise ödemiş olduğu paranın kendisine verilmesi için alacaklıya karşı istirdat davası açabilir (Kuru, Baki: İcra ve İflâs Hukukunda Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, Ankara 2003, s. 233)....

            Bu sebeple itirazın iptali davası açıldıktan sonra takip konusu borçla ilgili olarak borçlunun menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmamaktadır. Zira menfi tespit davasında ileri sürebileceği borçla ilgili iddiasını itirazın iptali davasında savunma sebebi yapabilmekte ve savunmayla ilgili tüm delillerini gösterebilmektedir. Somut olaya gelindiğinde, davacı kendisi aleyhine itirazın iptali davası açılmasından sonra, itirazın iptali davasına konu faturalardan kaynaklanan cari hesaptan dolayı borçlu olmadığının tespitini ve ödediği 100.000,00 TL’nin istirdadını istediğinden, gerek menfi tespit ve gerekse istirdat talebi yönünden hukuki yararının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece yukarıda açıklanan ilkeler ve olgular gözetilerek davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir....

              göre davacıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2- İİK.nun 72/6. maddesi,” Borçlu, menfi tesbit davası zımmında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edilir. “ gereğince menfi tespit davası kendiliğinden istirdat davasına dönüşeceği gibi, davacılar da bu hususta ayrıca talepte bulunmuştur....

                Dosya kapsamından, davacı her ne kadar menfi tespit ve yaptığı ödemelerin istirdadını istemiş ise de, davacının yaptığı ödemelerin herhangi bir takip prosedürü içerisinde ya da cebri icra tehdidi altında yapılmadığı, buna göre davacının talebinin İİK’nın 72. maddesi kapsamında “menfi tespit ve istirdat” davası niteliğinde olmadığı; Türk Borçlar Kanunu’nun 78. maddesi (BK’nın 62. maddesi) kapsamında olduğu anlaşılmaktadır. Ödeme tarihi itibariyle yürürlükte olan 818 sayılı BK’nın 62. maddesinde “Borçlu olmadığı şeyi ihtiyariyle veren kimse hataen kendisini borçlu zan ederek verdiğini ispat etmedikçe onu istirdat edemez. Müruru zamana uğramış olan bir borcu eda yahut ahlaki bir vazifeyi ifa için verilen şey, geri alınamaz.” denilmektedir. Mahkemece, öncelikle davalının zamanaşımı itirazı tartışılmadan işin esası hakkında karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir....

                  Eldeki asıl davada davacı menfi tespit davası yanında TTK 792.maddesi uyarınca çek istirdadı isteminde de bulunmuştur.İcra takibinde takipten sonra açılan menfi tespit davasında İİK 72/3 maddesi uyarınca takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak icra veznesine giren paranın alacaklıya ödenmemesine karar verebilir. Bu durumda verilecek ihtiyati tedbir kararı ancak davanın taraflarını bağlar. Buna göre menfi tespit davasında ancak davanın tarafı olan borçlu yönünden işlem yapılamayacaktır. Bir başka anlatımla bir borçlu tarafından menfi tespit davası açıldığında borcun tarafından yatırılması halinde alacaklıya ödeme yapılmayacak, menfi tespit davası açmayan borçluların durumu bu tedbirden etkilenmeyecek; alacaklı da dilediği borçluya keşideciye başvurabilecektir. Davacının asıl davada davalı-alacaklıya yönelttiği diğer talep ise istirdat istemidir. İstirdat son hamile yöneltilir. Son hamilin de asıl davada davalı olduğu anlaşılmaktadır....

                    Dava İİK 72. maddesine göre açılan menfi tespit ve istirdat istemine ilişkindir. Alacaklı tarafından itirazın iptali davası açılması durumunda, menfi tespit davasında ileri sürülebilecek iddialar itirazın iptali davasında savunma sebebi olarak ileri sürülebileceğinden, bu durumda borçlunun ayrı bir menfi tespit davası açmakta hukuki yararı yoksa da, henüz alacaklı tarafından itirazın iptali davasının açılmamış olduğu durumda ise böyle bir imkan söz konusu olmadığından, borçlunun itirazın iptali davasının açılmasını beklemeden menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunduğunun kabulü gerekir. Zira yapılan itiraz üzerine takip durmuşsa da, takibe itiraz sadece takip hukuku ile ilgili bir sonuç olup, kesin hükmün sonuçlarını doğurmaz....

                      UYAP Entegrasyonu