İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; davanın, menfi tespit davası olduğu, dava şartı arabuluculuğa ilişkin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 4. maddesinde "...diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar para olan alacak, tazminat, itirazın iptali, menfi tespit ve istirdat davalarında, dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması 01 Eylül 2023 tarihinden itibaren dava şartıdır.." denilmek suretiyle arabuluculuğa başvurunun dava şartı olarak tayin edildiği ve taraflarca dava ikame edilmeden önce arabuluculuğa başvurulmadığı gerekçesiyle 6325 sayılı Kanunun 18/A-2 maddesi ile HMK'nın 115/2. maddesi gereğince, davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmiştir....
Mahkemece; menfi tespit davasından istirdat davasına dönüşen işbu davaya esas olmak üzere aldırılan 16.03.2015 tarihli ek raporda davacının icra takibi nedeniyle 11.800.-TL borçlu olduğu, bu miktar üzerinden yapılan hesap ve davacı tarafından ödenen 09.01.2014 tarihinde, 1.500.-TL, 14.02.2014 tarihinde 13.518,68.-TL olmak üzere toplam 15.018,68.-TL nazara alınarak, tüm icra harç ve giderleri ve ferileriyle birlikte BK'nın 100. maddesine göre yapılan hesap sonucunda istirdatı talep olunabilecek miktarın 469,49.-TL olduğu kanaatiyle; menfi tespit davasından dönüşen istirdat davasında 469,49.-TL fazla ödemenin 14.02.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, alacak yargılamayı gerektirdiğinden icra inkar tazminatı isteminin reddine, karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
İstinaf Sebepleri Şikayetçi borçlu istinaf dilekçesinde; mahkeme kararının gerekçesinde yer alan, dava konusu ödemenin yanlışlıkla yapılan bir ödeme olmadığını, menfi tespit davasının kabul edilmiş olmasının ödemeyi hükümsüz kılmayacağı, zira bu kabul edildiği taktirde hiçbir icra dosyasının infazının sağlanamayacağı ve icra dosyalarının sürekli açık kalacağı, ilgili istemin genel mahkemelerde istirdat davası olarak görülmesi gerektiği, şeklindeki ifadelerin hukuka aykırı olduğunu, İİK'nın 361. maddesinin uygulanması için ortada yanlışlıkla yapılmış bir ödeme olmasının zorunlu olmadığını, her ne sebeple olursa olsun borçludan fazla para tahsil edilen her durumda anılan maddenin uygulanabileceğini, menfi tespit davasının reddi kararının kesinleşmediğini ileri sürerek mahkeme kararının kaldırılması ile şikayetin kabulünü talep etmiştir. C....
Dava dosyası incelendiğinde, bu aşamadaki talep ve davanın niteliğine göre, 6325 sayılı Yasa'nın 18/A maddesinde de davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek/sunmak zorunda olması, öte yandan 05/04/2023 tarihli ve 32154 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren 7445 sayılı "İcra İflas Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"un 31. maddesi ile 6102 sayılı TTK'nun 5/A maddesinin birinci fıkrasında yer alan "paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında" ibaresi "para olan alacak, tazminat, itirazın iptali, menfi tespit ve istirdat davalarında," şeklinde değiştirilmiş olması, ancak, yapılan değişiklik, 7445 sayılı Kanun'un 43/1-a maddesi uyarınca 1 Eylül 2023 tarihinden itibaren yürürlüğe gireceğini, bu nedenle, 01/09/2023 tarihine kadar ticaret mahkemeleri nezdinde açılacak itirazın iptali, menfi tespit ve istirdat davalarında...
Bunun için, takip devam ederken alacaklıya karşı menfi tespit davası açabileceği gibi, böyle bir menfi tespit davası açmamış ve borcu cebri icra tehdidi altında ödemiş ise ödemiş olduğu paranın kendisine verilmesi için alacaklıya karşı istirdat davası açabilir . Başka bir şekilde ifade etmek gerekirse, menfi tespit davası icra takibinden önce sonuçlanmaz ve ihtiyati tedbir kararı verilmemiş olması (veya ihtiyati tedbir kararının kaldırılması) nedeniyle, (menfi tespit davası görülmekte iken) borç alacaklıya (davalıya) ödenmiş olursa, menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilir istirdat davasına dönüşür; bu hâlde mahkeme menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam eder . Bu durumda İİK’nın 72/6 maddesi gereğince bedele dönüşen isteminin temeli menfi tespit davasıdır. Menfi tespit davası devam ederken, icra takibi konusu borcun bir kısmı ödenirse, menfi tespit davası ödenen borç kesimi için (kısmi) istirdata dönüşür....
İcra ve İflâs Kanunu’nun 72. maddesinin beşinci fıkrası gereğince borçlunun açmış olduğu menfi tespit davasında ihtiyati tedbir kararı almamış veya verilmiş olan ihtiyati tedbir kararının herhangi bir sebeple kaldırılmış olması nedeniyle dava konusu borcu alacaklıya ödemiş olursa açılmış olan menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilir. Bu durumda borçlunun menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştürülerek devam edilmesi için bir talepte bulunmasına gerek yoktur. Borcun ödenmiş olduğunu öğrenen mahkemenin yukarıda yazılı yasa hükmü gereğince davaya kendiliğinden istirdat davası olarak devam etmesi gerekir (Çavdar, S.: İtirazın İptali, Borçtan Kurtulma, Menfi Tespit ve İstirdat Davaları, Ankara, 2007, s. 803). Nitekim aynı ilkeler, Hukuk Genel Kurulunun 24.11.2020 tarihli ve 2017/(19)11-948 E., 2020/933 K.; 18.12.2018 tarihli ve 2017/3-1526 E., 2018/1948 K. sayılı kararlarında da benimsenmiştir....
Borcun ödenmiş olduğunu öğrenen mahkemenin yukarıda yazılı yasa hükmü gereğince davaya kendiliğinden istirdat davası olarak devam etmesi gerekir (Çavdar, S.: İtirazın İptali, Borçtan Kurtulma, Menfi Tespit ve İstirdat Davaları, Ankara, 2007, s. 803). Nitekim aynı ilkeler, Hukuk Genel Kurulunun 24.11.2020 tarihli ve 2017/(19)11- 948 E., 2020/933 K.; 18.12.2018 tarihli ve 2017/3- 1526 E., 2018/1948 K. sayılı kararlarında da benimsenmiştir....
İcra ve İflâs Kanunu’nun 72/6. maddesi uyarınca “Borçlu, menfi tesbit davası zımmında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edilir”. Anılan madde uyarınca menfi tespit davası icra takibinden önce sonuçlanmaz ve ihtiyati tedbir kararı verilmemiş olması yahut ihtiyati tedbir kararının kaldırılması nedeniyle, dava sırasında borç alacaklıya (davalıya) ödenmiş olursa, menfi tespit davası kanunun açık hükmü gereği (kendiliğinden) istirdat davasına dönüşür. Bu hâlde mahkeme menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam eder, davacının talep sonucunu değiştirmesi için ıslah yoluna başvurmasına ya da karşı tarafın (alacaklının) muvafakati gerekmez.” 3. Değerlendirme 1....
Menfi tespit ve istirdat davalarına ilişkin hususlar 2004 sayılı İcra İflas Kanunu'nun 72. maddesinde; ''Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir. Menfi tesbit ve istirdat davaları, takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir. Davacı istirdat davasında yalnız paranın verilmesi lazım gelmediğini ispata mecburdur.'' şeklinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitine yöneliktir. Başka bir deyişle hukuki yararın bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır. Dayanılan hukuki ilişkinin gerçekten mevcut olmadığı icra takibine maruz kalmadan önce ileri sürülebileceği gibi, icra takibinden sonra da ileri sürülebilir....
Davacılar, menfi tespit ile birlikte istirdat talebinde bulunmuşlardır. Davanın 7155 sayılı Yasa'nın 20. maddesi ile TTK’nın 5. maddesine eklenen 5/A maddesinin yürürlüğe girmesinden sonra açıldığı uyuşmazlık konusu değildir. Bahse konu maddeye göre TTK’nin 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. Uyuşmazlık, birlikte açılan istirdat davası ile menfi tespit davasında arabulucuya başvurmanın dava şartı olup olmadığı hususunda toplanmaktadır. Bir miktar paranın ödenmesi ve iadesine ilişkin açılan istirdat davasında arabuluculuk dava şartı olarak aranmakta ise de, menfi tespit davası, bir miktar paranın ödenmesi talebine ilişkin olmadığından menfi tespit davalarında arabuluculuğa başvuru dava şartı olarak aranmamaktadır....