Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki itirazın iptali ve menfi tespit davasından dolayı yerel mahkemece verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Kapatılan 18. Hukuk Dairesinin 26/11/2015 gün 2015/12033 E. - 2015/17322 K. sayılı ilâmıyla onanmasına karar verilmiş, süresi içinde davalı ve karşı davacı tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içindeki tüm belgeler incelenip gereği düşünüldü: KARAR İtirazın iptali istemli asıl davada 5.841,54.-TL menfi tespit istemli karşı davada 7.000.-TL değer gösterilmiş, mahkemece asıl davanın kısmen kabulüne 3.971....

    Mahkemece, toplanan delillere göre davacının taraflar arasındaki daha önceden görülen menfi tespit davası sırasında 4.500 YTL’lik senede karşılık 6.000 YTL değerindeki ineklerini rızasıyla verdiği ve o davada alacaklı olduğunu ileri sürmediği, davacının menfi tespit davası kesinleştikten sonra alacaklı olduğunu düşünerek takip başlatıp itirazın iptali davası açmasının hakkaniyete uygun olmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 01.06.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      Davalı vekili cevabında, müvekkilinin alacağını tahsil için giriştiği icra takibine davacı borçlunun itirazı üzerine itirazın iptali için dava açtıklarını ve davanın derdest olup, sözkonusu davadan üç ay sonra açılan bu dava da hukuki yarar bulunmadığını müvekkilinin davacıya sattığı malların ayıpsız olduğunu ve süresinde bir ayıp ihbarının da bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan delillere göre itirazın iptali davası açılmasından sonra borçlunun menfi tespit davası açmasında hukuki yarar olmadığı, borçlunun itirazın iptali davasında borçlu olmadığı savunmasını ileri sürebileceği, açılmış ve görülmekte olan dava da savunma olarak ileri sürülebilecek hususlar için ayrı bir tespit davası açmakta hukuki yarar bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

        Mahkemece, dosya kapsamı ve benimsenen bilirkişi kurulu raporuna göre; sabit ve peşin ödemeli üye olduğuna dair genel kurul kararı olmayan davacının, eşitlik ilkesi gereği diğer ortaklarla aynı parasal yükümlülükleri olduğu, davacının ödediği altı adet bono bedeli düşüldükten sonra şerefiye ve aidat borcu toplamının 70.580,00 TL olduğunun sübut bulduğu gerekçesiyle davacının menfi tesbit isteminin 24.780,00 TL'lik kısmının kabulüne, kooperatifin itirazın iptali isteminin 70.603,00 TL üzerinden kısmen kabulüne, kısmen reddine davalı ... Ltd. Şti.'nin menfi tespit davasında husumet ehliyeti olmadığından bu şirket aleyhine açılan menfi tespit davasının reddine karar verilmiştir. Kararı, asıl davada davalı-birleşen davada davacı kooperatif vekili temyiz etmiştir....

          Davalı vekili, sehven başlatılan iki takibin de davacının itirazı üzerine durduğunu, ilamsız icra takibinde borçlunun itirazının üzerinden 1 yılı aşkın süre geçmiş olmasına rağmen itirazın iptali davasının açılmadığını, ipotek de fekkolunduğundan takibe devam imkanının bulunmadığını, anılan takiplerin borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlamadığını, hukuki yararın bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, acentelik sözleşmesine dayalı ilamsız icra takibine davacının itiraz ettiği, davalı tarafından itirazın iptali davası açılmadığı, ipoteğin de takipten önce kaldırıldığı, alacaklının itirazın kesin kaldırılmasını talep edemeyeceği gibi ipotek konusu borcun ödendiği, ipotek daha önce fekkedildiğinden davacının şikayet yoluna giderek takibin iptalini sağlayabileceği, artık menfi tespit davası açmada hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....

            Mahkemece; asıl ve birleşen davaların kısmen kabulüne dair verilen karar, taraf vekillerince temyiz edilmiş ve Dairece verilen 19/03/2018 tarihli ve 2017/12690 E. 2018/2602 K. sayılı kararla; bozma kararı sonrası birleştirilen itirazın iptali davası açısından bilirkişi raporu alınmadan hüküm kurulduğu, ayrıca hem menfi tespit hem de itirazın iptali davası açısından kısmen kabulüne karar verilmiş olmasının çelişki yarattığı ve bu çelişkinin giderilmesi ve davacının ceza dosyasına sunduğu 2.239TL’lik makbuzun da bilirkişilerin hazırlayacağı raporda dikkate alınması gerektiği gerekçesi ile bozulmuştur. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde; alınan bilirkişi raporu ile davacının kaçak elektrik tespit tutanağına göre oluşan borcu ödediği gerekçesiyle, asıl davanın kabulü ile davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, birleşen davanın reddine karar verilmiş, karar asıl dava yönünden davalı vekilince temyiz edilmiştir....

              Ltd Şti vekili cevap dilekçesinde; anılan davanın hiçbir hukuki dayanağı yoktur, şöyle ki; derdestlik ve hukuki yarar yokluğu nedeniyle işbu menfi tespit davasının reddi gerektiğini, alacaklının ilamsız icra takibinde ödeme emrine itirazın tebliğinden itibaren 1 yıl içinde genel mahkemelerde itirazın iptali davası açabileceğini(İİK.m.67) itirazın iptali davası genel hükümlerine göre görülen bir dava olması nedeniyle borçlu takibe itirazında bildirdiği itiraz sebepleriyle bağlı olmadan bütün savunma sebeplerini bu davada ileri sürebileceğini, bu nedenle itirazın iptali davası açıldıktan sonra takip konusu borçla ilgili olarak borçlunun menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmadığını, zira menfi tespit davasında ileri sürülebileceği borçla ile ilgili iddiasını itirazın iptali davasında savunma sebebi yapabileceğini ve savunma ile ilgili tüm delillerini gösterebileceğini, bu durumda davacının bütün savunma sebeplerini itirazın iptali davasında ileri sürebileceğinden borçlunun bu olasılıkta...

                Mahkemece, taraflar arasında kesinleşen bir menfi tespit davası hükmü mevcut olup, davalının açtığı menfi tespit davasının redle sonuçlanıp, kesinleştiği, söz konusu mahkeme kararında belirlenen hesap üzerinden hüküm kurulması gerektiği sonucuna ulaşıldığı, alacağın kaynağı haksız fiile dayalı olduğu ve likit bir alacak bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-Davacı vekilinin temyizine gelince; dava itirazın iptali istemine ilişkin olup, icra takip tarihi itibariyle alacak borç durumunun tespiti ile sonucuna uygun karar verilmesi gerekir. Mahkemece bu yön gözardı edilerek tutanak tarihi itibariyle alacak borç durumunu belirleyen ......

                  Ltd.Şti.nde olan çeke dayalı alacak istemine yönelik başlatılan takibe itiraz üzerine itirazın iptali davası aynı mahkemede açılmış, iki dava arasındaki fiili ve hukuki irtibat nedeniyle birleştirme kararı verilerek yargılamaya menfi tespit dava dosyası üzerinden devam edilmiştir. Mahkemece benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda menfi tespit davasının reddine, birleştirilen itirazın iptali davasının ise kısmen kabulüyle, asıl alacak tutarı 695.000.000.-TL. ile işlemiş faiz tutarı 343.653.700.-TL.ye yönelik itirazın iptaline, takibin bu kısım üzerinden devamına, asıl alacak tutarının % 40’ı oranında 278.00.-YTL. icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir....

                    İtirazın iptali davasının devamında tarafların 07.02.2014 tarihli borç tasfiye protokolü düzenledikleri görülmektedir ve itirazın iptali davasının halen derdest olduğu anlaşılmıştır. Uyuşmazlık için itirazın iptali davası açıldığında aynı konuda menfi tespit davası açılmasında hukuki yarar bulunmamaktadır. Davacı bu davada ileri sürdüğü tüm itirazlarını itirazın iptali davasında da ileri sürme hakkına sahiptir. Bu durumda davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddi gerekirken yazılı şekilde reddi doğru değil ise de bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı HMK.'nun geçici 3. maddesi ve 5236 sayılı Kanun'un geçici 2. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.'nun 5236 sayılı Kanun'un 16. maddesiyle değiştirilmeden önceki 438/son maddesi gereğince mahkeme kararının gerekçesinin düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir....

                      UYAP Entegrasyonu