belirterek müvekkilinin taşınmazı üzerindeki ipoteğin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Dava, ipoteğin fekki talebine ilişkin olup, Hakimler ve Savcılar Kurulunun İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri İş Bölümü ile ilgili 01.09.2020 tarihinden itibaren geçerli İş Bölümü Kararı uyarınca, 18.Hukuk Dairesinin görevine giren dava ve uyuşmazlıkların 6502 s. Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun ile 6098 s.TBK'nın 2.Kısmında düzenlenen ve diğer dairelerin görev alanında kalmayan dava ve işlere bakmakla görevli olması nedeniyle, dava konusu uyuşmazlıkta HSK'nın İş Bölümü Kararı hükümleri uyarınca, istinaf inceleme görevi İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesine aittir. Bu itibarla, HMK. m. 352 uyarınca Dairemizin görevsizliğine ve dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7.Hukuk Dairesi'ne gönderilmesine karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine oybirliğiyle varılmakla aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
Tarafların iddia ve savunmaları, Boğazlıyan İcra Müdürlüğü'nün 2015/1862 esas sayılı dosyası ve alınan kısmen denetime elverişli bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacıların davalı tarafa Boğazlıyan İcra Müdürlüğünün 2012/397 sayılı dosyasına yönelik menfi tespit davasında ispat yükü kendisine düşen tarafça ödeme olgusunun ispat edilemediği ancak davalı tarafından borcun 29.800,00 TL kısmına yönelik kabulü olduğu anlaşıldığından davacının davasının kısmen kabulüne ve ipoteğin fekki talebinin reddine karar vermek gerekmiş, Davacının Menfi tespit davasının KISMEN KABULÜ İLE, Boğazlıyan İcra Müdürlüğünün 2015/1862 esas sayılı dosyasında 29.800,00 TL borçlu olmadığının TESPİTİNE, İpoteğin fekki talebinin REDDİNE..." karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı ve davalı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur....
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre davacı yanın davalıya borçlu olmadığının tespitine, 03.07.2001 tarihli ipoteğin fekkine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve özellikle ipoteğin fekki davasında yetkili mahkemenin HUMK’ nun 13.maddesi uyarınca gayrimenkulün bulunduğu yer mahkemesi olmasına göre davalı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 02.06.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Mahkemece, davanın kabulüne, davacının 17/09/2007 takip tarihi itibariyle davalı Bankaya vadesi gelmiş ve ödenmemiş kredi borcu bulunmadığının tespitine, “takibin iptali”, “ipoteğin fekki” taleplerinin konusuz kalmış olması nedeniyle bu talepler hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davalı banka, takibinde kötü niyetli bulunduğundan takip konusu asıl alacağın %40'ı oranındaki 5.020,80 TL kötüniyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. İcra İflas Kanununun 72. maddesinin 5. fıkrası gereğince menfi tespit davasında alacaklının inkar tazminatına mahkum edilebilmesi için borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan icra takibinin haksız ve kötüniyetle yapılmış olması gereklidir....
Mahkemece, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre, davacı tarafından ipoteğin kaldırılması istemi üzerine davalı tarafından gönderilen ihtarname ile toplam 40.842,58 TL borcun bulunduğu ve banka nezdindeki hesaba depo edilmesi talep edilmiş olup, bu ihtarnameden sonra ve dava tarihinden önce yapılan ödemelerle davalı bankaya kredilerden kaynaklanan borcun kapatıldığı ancak davalının hesap işletim ücreti ve ipotek fek ücreti alacağı bulunduğundan ipoteğin fekkini gerçekleştirmediği daha sonra davalı banka genel müdürlüğünün talebi ve onayı ile 22.06.2016 tarihinde davalı bankanın ipoteği fek ettiği, ipotek senedinin 8. maddesi ile genel kredi sözleşmesi gereği tesis edilen ipoteğin fekki için gerekli giderlerin ve hesap işletim ücretinin davacı tarafından karşılanacağının sabit olduğu ve davanın açıldığı tarih itibariyle davalı bankanın ipotek fek ücreti ve hesap işletim ücreti alacağı olması nedeniyle ipoteği fek etmemekte haklı olduğu gerekçesiyle, davanın konusuz kalması nedeniyle...
Alacaklı bu müddet içinde gelmediği veya gelipte kanunen makbul bir sebep beyan etmeksizin parayı almaktan ve ipoteği çözmekten imtina eylediği takdirde, borçlu borcunu icra dairesine tamamiyle yatırırsa, icra mahkemesi verilen paranın alacaklı namına hıfzına ve ipotek kaydının terkinine karar verir” hükmüne yer verilmiştir. Yukarıda yer verilen yasal düzenlemeden de anlaşılacağı üzere, kendisine bu madde şartlarında ihbar çıkarılan ipotek alacaklısı, ipotek bedelinin günün koşullarına uyarlanması için genel mahkemelerde dava açabilir ve böyle bir dava açtığını belirterek, icra müdürlüğündeki ipoteğin fekki talebine itiraz edebilir. İpotek alacaklısı, böyle bir dava açmadan da, ipoteğin fekki talebi üzerine, ipotek bedelinin günün koşullarına uyarlanması gerektiği sebebi ile borçlunun yatırdığı parayı almaktan ve ipoteği çözmekten imtina edebilir. Bu sebep, İİK'nun 153. maddesinde yazılı "kanunen makbul" sebep niteliğindedir....
Görüldüğü üzere dava konusu her ne kadar bonoya dayalı icra takibine karşı açılan menfi tespit ve ipoteğin fekki ise de, her iki taraf anlatımları ile de, söz konusu bononun taraflar arsındaki işçi işveren ilişkisi kapsamında işçinin işverene verdiği zarar karşılığında düzenlendiği ileri sürülmekte, bu halde uyuşmazlığın davacı ile davalı arasındaki işçi-işveren ilişkisinden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca davanın göreve ilişkin dava şartı eksikliği nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur. HÜKÜM: Yukarıda açıklandığı üzere; 1-Mahkememizin görevli olmaması nedeniyle, HMK'nun 114/.1....
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı davaya konu sözleşmede yer alan karşılıklı edimlerin davacılar tarafından gereği gibi süresinde yerine getirilmediği, bu durumun İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/286 E. dosyasında davacılar tarafından davalıya karşı açılan menfi tespit davasında net olarak ortaya konulduğu ve ilgili kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği, bu nedenle aynı sözleşmeden dolayı davacıların ipoteğin fekki ve cezai şart taleplerinin de haklı olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. IV. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur. B....
Davacının ipoteğin fekkine yönelik istemi Mahkemenize sunulan dilekçe ile müvekkile karşı ileri sürülmüş olup işbu dava açılmadan evvel müvekkilden ipoteğin fekki hiçbir şekilde istenmemiş gerekli ve yeterli olan giderler ödenmemiştir.'' şeklindeki beyanlarla verilen kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Değerlendirme : Dava; konut finansmanı kredi sözleşmesinden kaynaklanan borçlu olmadığının tespiti ile ipoteğin fekki istemine ilişkindir. 6502 sayılı yasanın 4. Maddesinin 3 ve 4. Fıkraları : (3) Tüketiciden; kendisine sunulan mal veya hizmet kapsamında haklı olarak yapılmasını beklediği ve sözleşmeyi düzenleyenin yasal yükümlülükleri arasında yer alan edimler ile sözleşmeyi düzenleyenin kendi menfaati doğrultusunda yapmış olduğu masraflar için ek bir bedel talep edilemez....