Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

GEREKÇE : Dava, kira alacağının tahsili için başlatılan icra takibi nedeni ile borçlu olmadığının tespiti ve icra takibinin tedbiren durdurulması dosyasında paranın alacaklıya dava sonuna kadar ödenmemesi yönünde tedbir kararı verilmesi istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davacı vekilinin ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmesi üzerine davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Menfi tespit davası, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu (İİK)’nun 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını, ispat için menfi tespit davası açabilir. İcra takibinden önce açılan menfi tespit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir. İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ise ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez....

İlk derece mahkemesi tarafından yapılan 25/07/2022 tarihli ara karar yargılaması sonucunda; Adana Genel İcra Dairesi'nin 2022/45657 sayılı icra takibini durdurmak amacıyla uygun bulunan teminat karşılığında ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmekle; 2004 sayılı İİK m. 72/3' e göre, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. İİK m. 72/3 hükmü karşısında, dava; icra takibinden sonra açılan menfi tespit davası olduğundan, Adana Genel İcra Dairesi'nin 2022/45657 sayılı takibin durdurulması yönündeki ihtiyati tedbir talebinin reddine, yönelik karar verilmiştir. HUKUKİ SEBEPLER ve GEREKÇE: Taraflar arasındaki dava, Menfi Tespit istemine ilişkindir. Hakimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesi'nin 01/09/2021 tarihinden itibaren geçerli 431 sayılı İş Bölümü Kararı gereği, 10....

Borçlu kiracının ilamsız tahliye talebinden sonra menfi tespit davası açması icra mahkemesinin İİK 269/c maddesi hükmüne göre alacaklı kiralayanın tahliye talebini incelemesine ve tahliye kararı vermesine engel değildir. Ancak menfi tespit davasına bakan mahkeme, borçlu kiracının talebi üzerine ve teminat karşılığında, tahliye kararının icrasının durdurulması için ihtiyati tedbir kararı verebilir. Kaldı ki borçlu kiracı icra mahkemesinin tahliye kararının kesinleşmesinden sonra da menfi tespit davası açabilir zira icra mahkemesi kararları maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmez. İİK'nun 72/V.maddesi gereğince menfi tespit davası borçlu kiracı lehine hükme bağlanırsa ilamsız tahliye takibi derhal durur. Bundan sonra artık icra mahkemesi tahliye kararı veremez. İcra mahkemesinin tahliye kararı vermesinden sonra menfi tespit davası borçlu kiracı lehine hükme bağlanırsa tahliye kararının icrası kendiliğinden durur....

    DELİLLER VE GEREKÇE Dava; icra takibinden kaynaklı menfi tespit davasıdır. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu " Madde 72 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/43 md.) Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir. İcra takibinden önce açılan menfi tesbit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir. İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini istiyebilir. (Değişik fıkra: 09/11/1988 - 3494/6 md.) Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar....

      Mahkemece 11/01/2022 tarihli ara karar ile; "...Huzurdaki dava, borçsuzluğun tespitine yönelik icra takibinden sonra açılmış bir menfi tespit davasıdır. Talep de icra takibinden sonra açılan bir menfi tespit davasına ilişkin bir ihtiyati tedbir talebidir. Öncelikle bu yönüyle İİK'nın 72/3. maddesi uyarınca bu davada ihtiyati tedbir yoluyla takibin durdurulmasına karar verilmesinin mümkün olmadığı kanunun emredici hükmü gereği olup, bu talebin reddi gerekmiştir....

        Maddesi uyarınca icra veznesine giren paranın alacaklıya ödenmemesine dair ihtiyati tedbir kararı verildiği, karara karşı ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurduğu anlaşılmıştır. Dava; niteliği itibari ile İİK'nın 72-(3) maddesi uyarınca, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Bu kapsamda, İİK'nın 72-(3) maddesinde; "İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir." düzenlemesine yer verilmiştir. Bu belirlemelere göre, eldeki dava icra takibinden sonra açılmış menfi tespit davası olup ancak İİK'nın 72-(3) maddesi kapsamında icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesi şeklinde ihtiyati tedbir kararı verilebilir....

          Kural olarak, borçlu tarafından İİK’nun 72/3. maddesi koşullarında menfi tespit davası açılması halinde, alacağın %15’inden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat karşılığında mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesi istenebilir. İİK'nun 72/4 maddesinde ise; ''Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar'' hükmü yer almaktadır. Anılan yasal düzenleme uyarınca menfi tespit davasında ''davanın reddi'' ile birlikte tedbir kararının kendiliğinden ortadan kalkacağı ve ihtiyati tedbir kararının kalkması için mahkeme kararının kesinleşmesi koşulunun bulunmadığı açıktır. Öte yandan, İİK'nun 72/4. maddesinin kesin (mutlak) hükmü sebebiyle HMK'nun 397/2. maddesinin uygulanması mümkün değildir. Ancak ...nun 72/4. Maddesi uyarınca alacaklıya menfi tespit davasının reddi halinde ödenecek olan para, tedbir kararı gereğince icra veznesine dosya borcuna karşılık yatırılan para olup bu para karar kesinleşmeden alacaklıya ödenir....

            Kural olarak, borçlu tarafından İİK’nun 72/3. maddesi koşullarında menfi tespit davası açılması halinde, alacağın %15’inden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat karşılığında mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesi istenebilir. İİK'nun 72/4 maddesinde ise; ''Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar'' hükmü yer almaktadır. Anılan yasal düzenleme uyarınca menfi tespit davasında ''davanın reddi'' ile birlikte tedbir kararının kendiliğinden ortadan kalkacağı ve ihtiyati tedbir kararının kalkması için mahkeme kararının kesinleşmesi koşulunun bulunmadığı açıktır. Öte yandan, İİK'nun 72/4. maddesinin kesin (mutlak) hükmü sebebiyle HMK'nun 397/2. maddesinin uygulanması mümkün değildir. Ancak İİK.nun 72/4. Maddesi uyarınca alacaklıya menfi tespit davasının reddi halinde ödenecek olan para, tedbir kararı gereğince icra veznesine dosya borcuna karşılık yatırılan para olup bu para karar kesinleşmeden alacaklıya ödenir....

            Esas sayılı dosyasından yapılan takibe konu çekin iptali ile borçlu olmadığının tespitine dair açılacak olan menfi tespit davası öncesi zorunlu dava şartı olan arabuluculuk safahatından dolayı, tedbir kararı verilmesini, menfi tespit davasına konu takibe dair tedbir talebinin teminatsız olarak ancak kabul edilmez ise uygun görülecek teminat miktarı üzerinden takibin durdurulması ile icra kasasındaki paranın alacaklı yana ödenmemesi yönünden tedbir kararı verilmesini, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı yana üzerine bırakılmasına talep etmiştir....

              Yukarıda yapılan açıklamalar neticesinde menfi tespit davasında arabucuya başvurulmasının dava şartı olup olmadığının irdelenmesi gerekmektedir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 106. maddesinde düzenlenen tespit davasının özel bir şekli olan menfi tespit davası, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davası olarak nitelendirilemez. Bu dava sonucunda, borçlunun borçlu olmadığının anlaşılması halinde borçlu olunmayan kısım belirtilmek suretiyle olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştüğü hâllerde dahi olumsuz tespit hükmü kurulması gerekmektedir. Başka bir deyişle, menfi tespit davasının niteliği gereği verilen kararlarda, yalnızca davacının borçlu olup olmadığı belirlenmekte, borçlu olmadığı kısma ilişkin olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Bu hüküm, herhangi bir alacağın tahsilini gerektirir nitelikte bir ilam olmadığından esasa yönelik olarak İİK m. 32 uyarınca doğrudan ilamların icrası yolu ile takibe konulamaz....

              UYAP Entegrasyonu