İddianın ileri sürülüş biçimine ve dosya kapsamına göre, dava, kambiyo senedine dayalı menfi tespit istemine ilişkindir. HSK'nın 564 ve 586 sayılı İstanbul Bölge Adliye Mahkemeleri işbölümüne ilişkin kararı gereğince "6102 sayılı Türk Ticaret Kanununda yer alan ticari işletme, ticaret sicili ve unvanı, haksız rekabet, ticari defterler, acente, şirketler (anonim, limited, kollektif ve komandit), kıymetli evrak (poliçe, bono, çek ve diğerleri), yolcu ve eşya taşıma, deniz ticareti (gemi, donatma iştiraki, deniz kazaları, deniz taşımaları), sigorta (hayat, mal, sorumluluk ve deniz sigortaları) ve ilişkilerinden ve sigorta sözleşmesinden kaynaklanan prim alacaklarına ilişkin davalar ile 6098 sayılı TBK'nın 520 vd. maddelerinde düzenlenen simsarlık (tellallık) sözleşmesinden kaynaklanan davalar sonucu verilen hüküm ve kararlar,"a ilişkindir....
H.D'sinin 04/06/2020 tarih, 2020/237 E.-2020/805 K.sayılı Bölge Adliye Mahkemeleri Hukuk Daireleri'nin kesin nitelikteki kararları arasındaki uyuşmazlığın giderilmesine yönelik kararında menfi tespit davaları yönünden zorunlu arabuluculuk dava şartı bulunmadığına karar verilmiş ise de bu kararın tüketici işlemi olmayan menfi tespit davaları için geçerli olacağı zira 7251 sayılı Kanun'un 59.maddesiyle 6502 sayılı Kanun'a eklenen 73/A.maddesiyle açıkça tüketici işlemlerinde dava şartı olarak arabuluculuk dava şartının getirildiği anlaşılmakla arabuluculuk dava şartı yerine getirilmediğinden davanın usülden reddine karar verilmiştir....
Asliye Ticaret Mahkemesince ise tarafların tacir olmadığı, bononun 6102 sayılı kanunda düzenlendiği ancak bonoya dayalı menfi tespit davalarında senedin ihdas sebebine göre bir görev ayırımı yapmak gerektiği, davaya konu bononun satım sözleşmesinden değil, simsarlık sözleşmesi sebebiyle simsar ... tarafından (emlakçının) müşterisinden simsarlık ücreti için aldığı bir bono olduğu ve davanın mutlak ticari dava olarak kabul edilemeyeceği, 6502 sayılı Kanun 3 ünü maddesinin l inci fıkrasında sözleşmelerinin tüketici işlemi olduğunun belirtildiği, anılan Kanuna göre dava açan kişinin tüketici vasfına haiz olması da aranmadığı, her türlü tüketici işlemi ile ilgili açılan davada Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verildiği anlaşılmaktadır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 22 nci maddesinin ikinci fıkrası şöyledir: “İki mahkemenin aynı dava hakkında göreve veya yetkiye ilişkin olarak verdikleri kararlar kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleştiği...
Tüketici Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, menfi tespit istemine ilişkindir. Samsun 1. Asliye Hukuk Mahkemesince uyuşmazlığın su aboneliği sözleşmesinden kaynaklanması nedeniyle tüketici mahkemesinde çözümlenmesi gerektiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Samsun 1....
MAHKEMENİN GEREKÇESİ Dava, simsarlık sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine yönelik yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır. Görev hususu 6100 sayılı HMK 1. ve devamı maddelerde düzenlenmiştir. HMK 1 maddesine göre '' Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar kamu düzenindendir. '' Görevsizlik kararı kamu düzenine ilişkin olmakla yargılamanın her aşamasında re'sen nazara alınması gerekir. Simsarlık sözleşmesi 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 520 ila 525. maddelerinde düzenlenmiş olup; her iki tarafın tacir olup ticari işletmesini ilgilendirmesi halinde simsarlık sözleşmesinden kaynaklanan davalar ticari dava niteliğinde olacak, uyuşmazlığı çözmekle görevli mahkeme asliye ticaret mahkemesi olacaktır....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE Dava, kredi sözleşmesinden kaynaklanan, İİK'nun 72. Maddesi gereği icra takibinden sonra menfi tespit istemine ilişkindir. Davacı Antalya Banka Alacakları İcra Müdürlüğü'nün ... esas sayılı takip dosyası yönünden borçlu olmadığının tespitini talep etmiş, ilgili icra dosyasının dayanağı kredi sözleşmeleri dosyamız arasına alınmıştır....
Aynı Kanunun 520 - 525 maddelerinde düzenlenen simsarlık sözleşmesi ise “simsarın (tellâlın), taraflar arasında bir sözleşme kurulması imkanını hazırlamasına veya kurulmasına aracılık etmeyi üstlendiği ve bu sözleşmenin kurulması halinde ücrete hak kazandığı sözleşmedir. Simsar, ancak yaptığı faaliyet sonucunda sözleşme kurulursa ücrete hak kazanır”. TTK'nın 4/1-c maddesine göre, tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın komisyon sözleşmesinden (532 - 545 maddeler) doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Tellallık (simsarlık) sözleşmesinden doğan hukuk davaları ise, TTK'nın 4. maddesi anlamında ticari dava sayılmamıştır. Somut olayda, taraflar arasındaki uyuşmazlığın, emlak satışına yapılan aracılık karşılığında sözleşme ile kararlaştırılan ücretten kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Buna göre taraflar arasında 6098 sayılı TBK’nın 520 vd. maddelerinde düzenlenen simsarlık (tellâllık) sözleşmesi bulunmaktadır....
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2021/973 Esas KARAR NO : 2022/130 DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) DAVA TARİHİ : 25/11/2021 KARAR TARİHİ : 09/02/2022 GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 03/03/2022 Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dilekçesinde özetle; davalı tarafından müvekkiline karşı Büyükçekmece .........
Somut olayda uyuşmazlık, 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 520 ve devamı maddelerinde düzenlenen simsarlık sözleşmesinden kaynaklanan alacak davası niteliğinde olup olup, davanın mutlak ticari nitelikte bulunmadığı anlaşıldığından, uyuşmazlığın genel hükümler çerçevesinde Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 Sayılı HMK.’nın 21. ve 22. maddeleri gereğince Ankara 19. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 31.05.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Uyuşmazlık, davacının takip konusu bonodan dolayı simsarlık sözleşmesi kapsamında sorumlu olup olmadığı, simsarlık sözleşmesinin geçerli olup olmadığı ve kararın usul ve yasaya uygun bulunup bulunmadığına ilişkindir. TBK'nın 520/3 maddesinde simsarlık sözleşmesinin yazılı şekilde yapılması gerektiği belirtilmiş olup yazılı şeklin unsurlarının mevcut olup olmadığının genel hükümlere göre belirlenmesi gerekir. TBK'nın 14. maddesi uyarınca, sözleşmede tarafların imzalarının bulunması şarttır. Diğer yandan, bu belgenin simsarlık sözleşmesi sayılabilmesi için simsarlık sözleşmesinin asli unsurlarını da içermesi gerekir. Bu hukuki açıklamalara göre somut olaya gelindiğinde; davalının simsarlık sözleşmesi olarak dayandığı sözleşmenin simsarlık sözleşmesinin unsurlarını taşıdığı anlaşılmaktadır. Sözleşmede mülk sahibinin imzasının bulunmamasının simsarlık sözleşmesinin geçerliliğine etkisi yoktur....