Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Örneğin kambiyo senedinin zorunlu şekil şartları içermemesi, kambiyo alacağının zamanaşımına uğraması, vadeyi beklemeden istemde bulunulması, ciro zincirindeki kopukluk, başvuru hakkının yitirilmiş olması, senette yazılı kısmi ödeme açıklaması, sorumsuzluk kayıtları ya da bir kambiyo taahhüdünün senet yapma iradesindeki bozukluk nedeniyle sahibini bağlamayacağı yönündeki iddialar hükümsüzlük nedenine dayalı menfi tespit talebine konu oluşturur. Borçlunun, temel borç ilişkisinden dolayı herhangi bir nedenle sorumlu tutulamayacağını ileri sürerek açtığı menfi tespit davası, öğreti ve uygulamada bedelsizliğe dayalı menfi tespit davası olarak adlandırılmaktadır. Bedelsizlik ise, bir kambiyo senedinin ihdasına neden olan temel alacağın herhangi bir nedenle mevcut olmamasıdır (İnan, Nurkut: Türk Hukukunda Hatır Senetleri ve Özellikle Hatır Bonoları, Ankara, 1969, s.16)....

    "İçtihat Metni"Mahkemesi :Sulh Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Dava, davalının takibe koyduğu bonoların kira parası karşılığı verildiği ve bedellerinin ödendiği gerekçesiyle borçlu olunmadığının tespiti ve %40 tazminat talebine ilişkindir. Davalı vekili, takibe konulan senetlerin dükkanda bulunan müvekkiline ait malların davacılara satımı için düzenlendiğini, senet bedelleri ödenmeyince takibe girişildiğini, senetlerin kira bedellerine karşılık olmadığını belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur....

      "İçtihat Metni"Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı dava dilekçesinin yetki yönünden reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında sebze meyve alım satımı konusunda anlaşma yapıldığını, bu çerçevede müvekkilinin davalıya 10.700.-TL.nakit ödeme yaptığını ve 11.000.-TL.bedelli çek verdiğini, ancak davalının teslim etmesi gereken malı teslim etmediğini belirterek müvekkilinin bu çekten dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, süresinde verdiği cevap dilekçesinde, yetki itirazında bulunarak yetkisizlik kararı verilmesini istemiştir....

        İspat yüküne ilişkin bu genel kural, menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir. Menfi tespit davasında kural olarak, hukukî ilişkinin varlığını ispat yükü davalı/alacaklıdadır ve alacaklı hukukî ilişkinin (borcun) varlığını kanıtlamak durumundadır. Keza açılan menfi tespit davasında alacaklı (davalı) nın senedin ihdas (veriliş) nedenini değiştirmesi (tâlil etmesi) hâlinde de kanıt yükü alacaklı davalıya düşer (Çavdar, 755)....

        (Kuru-El Kitabı, s.370 ilâ 372) Menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitine yöneliktir. Başka bir deyişle hukuki bir yarar bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır. Dayanılan hukuki ilişkinin gerçekten mevcut olmadığı icra takibine maruz kalmadan önce (alacaklının harekete geçmesini beklemeden borçlu olmadığının tespitinde korunmaya değer bir yararı bulunması şartı ile) ileri sürülebileceği gibi, icra takibinden sonrada ileri sürülebilir. Borçlunun icra takibinden önce veya sonra menfi tespit davası açabilmesi için borçlu olmadığının tespitinde hukuki yararının bulunması şarttır. Borçlu, belirtilen şekilde takipten önce veya sonra alacaklıya karşı bir menfi tespit davası açar; bu davayı kazanırsa, hakkındaki icra takibi iptal edilir ve borcu ödemekten kurtulur. Ancak, borçlu borcunu icra dairesine ödedikten sonra, artık menfi tespit davası açamaz....

          "İçtihat Metni"Mahkemesi :Sulh Hukuk Mahkemesi Tarih : 17.07.2008 No : 772-1703 Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı kaçak elektrik kullanımı nedeniyle düzenlenen elektrik faturasından dolayı borçlu olmadığının tespitini istemiş, davalı davacının harici hat çekerek sayaca girmeden kaçak enerji kullandığının tutanak ile tespit edildiğini savunmuş davanın reddini istemiştir. Mahkemece, bilirkişi incelemesinin sonucunda harici hat çekilmediğini, kurulu güce göre elektrik tüketiminin normal olduğunu, kaçak enerji tüketiminin oluşmadığını kabule ederek 421,48.-TL kaçak elektrik ceza faturası ve 2.569,83....

            Taraflar arasında harici araç satışı olduğu ve ödenen senetlerin bu araç satışına karşılık olarak verildiği tarafların kabulündedir.2918 sayılı kanunun 20/d maddesi uyarınca harici satışlar geçersiz olup, herkes sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince verdiğini geri isteyebilir.Somut olaydaki uyuşmazlık, davacıya satışı yapılan aracın davalı tarafça başka bir araç olduğunun ileri sürülmesinden kaynaklanmaktadır. Davalı, davacıya başka bir araç sattığını yasal delilerle kanıtlamak zorundadır.Davacı tarafça kabul edilmeyen dava dışı 3. şahıslarla yapılan sözleşmeler davacı aleyhine delil teşkil etmemektedir.Hal böyle olunca Mahkemece davalıdan bu konudaki iddiasını ispat için delilleri sorulmalı , değerlendirme yapılarak sonucuna göre hüküm kurulmalıdır....

              İcra takibinden sonra açılan menfi tespit ve istirdat davalarında yetkili mahkeme İİK'nun 72/son maddesinde özel olarak düzenlenmiştir. Hükme göre, menfi tespit ve istirdat davaları takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir. Somut olayda çek yönünden icra takibinin ...'de açıldığı ve ödeme emrine süresi içerisinde itiraz edilmemesi sebebi ile icra dairesinin yetkisinin kesinleştiği anlaşılmıştır. Yine dosya içerisinde bulunan 19/10/2016 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde davalı şirket merkezinin ... olduğu görülmüştür. Her ne kadar çekin keşide yeri Samsun olarak düzenlenmiş ise de kanunun açık hükmü gereği icra takibi sonrasında açılan menfi tespit davalarında çekin keşide yeri mahkemeyi yetkili hale getirmemektedir (Yargıtay 19. HD'nin 02/04/2013 tarih, 2013/1867 Esas, 2013/5693 Karar sayılı ilamı, Ankara BAM 22....

                Davalı ... vekili bononun 24.09.2001 tarihli gayrimenkul satış protokolü çerçevesinde bakiye alacak için imzalanıp verildiğini, imzanın davacıya ait olduğunu, bononun ...’ a olan borcuna karşılık ...’ a ciro edildiğini belirterek davanın reddini istemiştir. Davalı ... vekili, müvekkilinin iyiniyetli hamil olduğunu, davacının icra mahkemesinde yaptığı imzaya itirazının reddedildiğini belirterek davanın reddini ve tazminata hükmedilmesini istemiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucu imzaya itirazın icra mahkemesince incelendiğini, bu nedenle imza itirazının yeniden incelenmediğini, bononun tüm unsurları taşıdığını bononun karşılıksız olduğu iddiasının da kanıtlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı vekili bonodaki imzanın müvekkiline ait olmadığını ileri sürerek menfi tespit davası açmıştır....

                  Davacılar vekilinin ıslah dilekçesinde menfi tespit istenen tutarların, bilirkişi tarafından dava tarihi itibariyle hesaplanan asıl alacak-işlemiş faiz tutarıyla takip talebindeki asıl alacak-işlemiş faiz tutarı arasındaki farka göre bulunan asıl alacak-işlemiş faiz tutarlarına hasredilmesi gerektiği şeklindeki talebinin ise dosya kapsamı, alınan raporların içeriği ile davanın takip sonrası menfi tespit davası olması, takip tarihinde (kısmen fazla talep de olsa) kesinleşmiş bir alacak olması ve takip tarihi sonrası bu alacakla ilgili takip fer'ileri işlemeye devam ediyor olması nedeniyle, takip sonrası harici tahsilat yapılmasının takip tarihindeki talebi tamamen hatalı-fazla talep olduğu anlamına gelmeyeceği, bu nedenle ıslah dilekçesindeki talebin yasal ve içtihadi dayanağı bulunmadığı, bu şekilde bir menfi tespit hükmü kurulmasının mümkün olmadığı anlaşılmakla, dava ve ıslah dilekçesindeki talepler, son ek kurul raporunda hesaplanan tutarlardan daha düşük olduğundan aşağıdaki şekilde...

                    UYAP Entegrasyonu