Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Uyuşmazlık haksız hacizden, diğer bir deyişle haksız eylemden kaynaklanmaktadır. Haksız eylemden kaynaklanan tazminat davalarında kural olarak gerçek zarar ilkesi geçerli olup, Türk Borçlar Kanunu uyarınca zararın kanıtlanması davacı tarafa, hükmedilecek tazminatın miktarının belirlenmesi ise hakime aittir. Haksız takip ve haciz kararına dair manevi tazminat talebi yönünden yine TBK’nın 49'ncu maddesindeki koşulların oluşması gerekir. Tüm dosya kapsamındaki talep ve savunmalar içeriği dikkate alındığında davacının haksız eylem nedeniyle maddi manevi tazminat talebinde bulunduğu, talebin Türk Borçlar yasasından kaynaklandığı ve asliye hukuk mahkemesinin görev alanında bulunduğu (Emsal; Yargıtay 4. H.D. 2018/4267 E,2019/2509 K, Yargıtay 4. H.D. 2016/7005 E,2018/4595 K) anlaşılmakla mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

    Buna karşılık, haksız haciz kararı alan alacaklının kusursuz sorumluluğu sadece maddi tazminat bakımından geçerli olup, manevi tazminat yönünden TBK’nın 49. maddesindeki koşulların oluşması gerekir. Bu maddeye dayalı sorumluluk ise, kusura dayalıdır. Bu itibarla, alacaklının kötüniyetli veya iyiniyetli olup olmadığı da sonuca etkili olup, ağır olmasa da kusurlu olması da gerekmektedir. (Bkz. Prof. B. Kuru, İcra ve İflas Hukuku, Ankara, 1993, Cilt 3, Sh.2583 v.d). Başka bir deyişle haksız haciz sebebiyle tazminat davasında manevi tazminata hükmedebilmek için davalı alacaklının icra takibinde kötü niyetli veya ağır kusurlu olması da gerekir. Ayrıca Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nin 07/02/2017 gün ve 2016/15699 Esas, 2017/748 Karar sayılı ilamında da menfi tespit ve kötü niyet tazminatı talepli davaların, genel hükümler ve haksız hacze dayalı tazminat davalarına maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmeyeceği kabul edilmiştir....

    Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2005/506 Esas sayılı dava dosyasında davalı bankaya borçlu olmadığının tespitine karar verildiğini, haciz işlemleri nedeniyle ticari itibarının zedelendiğini, menfi tespit davasında taşınmazlarının üzerindeki haczin kaldırılmasının temini amacıyla dava dosyasında bulunan 23/06/2005 tarihli ve 34.500,00 TL bedeldeki teminat mektubunun mahkemece nakde çevrilmesine karar verildiğini,nakde çevrilen miktarın 6 yıl süresince işletilememesi nedeniyle faiz gelirini de aşan maddi zarara uğradığını beyanla uğradığı maddi ve manevi zararların davalıya ödetilmesi isteminde bulunmuştur. Davalı ise, davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, denkleştirici adalet ilkesine göre maddi zararın hesaplandığı bilirkişi raporu hükme esas alınarak 63.441,79 TL maddi tazminat ile 50.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Dava, haksız eylemden kaynaklanmaktadır....

      Manevi tazminat talebi yönünden bir kimsenin haksız yere icra tehdidi altında bırakılması, yerleşik yargı içtihatları uyarınca onun kişilik haklarına saldırı mahiyeti taşıyan ekonomik bütünlüğünü ve huzurunu bozan bir eylem olarak görülmekle tarafların ekonomik durumları, haksız takip yapılan tutar ve paranın alım gücü nazara alınarak hakkaniyetli görülen manevi tazminat talebinin de tümden kabulüne karar vermek gerekmiş, anlatılanlara göre aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davanın KABULÜNE; A)Menfi tespit yönünden; davacının Antalya ......

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Uyuşmazlık, haksız eylemden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup, mahkemenin hukuki nitelendirmesinin haksız fiil sonucu uğranılan maddi-manevi tazminat olarak belirtilmiş olmasına ve kusursuz sorumluluk türlerinden herhangi birisinin mevcut olmadığının tespit edilmiş olmasına göre inceleme görevi Yargıtay 4.Hukuk Dairesinindir.Ancak, anılan daire dosyayı dairemize göndermiş olduğundan; dosyanın Hukuk Başkanlar Kurulunca temyiz incelemesini yapacak daire belirtilmek üzere dosyanın Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmesine, 31.10.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacılar ... ve ... vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve ... aleyhine 13/10/2015 gününde verilen dilekçe ile haksız eylemden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat ile haksız şikayetten kaynaklanan manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; haksız eylemden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemlerinin kısmen kabulüne, haksız şikayetten kaynaklanan manevi tazminat istemlerinin reddine dair verilen 08/03/2016 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili ile davalılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü....

            Davacı taraf ayrıca, dava konusu edilen borcun tahsili için yürütülen icra takibi dolayısı ile manevi olarak gördüğü zarar için tazminat talebinde bulunmuş ise de, davacının manevi tazminat talebini haklı kılacak ve kendisi için etkili sonuçlar doğurmuş bir iddia ileri sürmemiş ve dolayısı ile manevi olarak uğradığı zararı ispat edememiştir. Bu nedenle davacı tarafın yerinde görülmeyen manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir....

            gelince; Dava, nitelikli kasten yaralama eylemi nedeniyle haksız eylemden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir....

              Hukuk Dairesinin 2014/5192 Esas, 2015/2235 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere; haksız takibe dayalı maddi tazminat istemlerinde, takibin haksız olduğunun sabit olması yeterli olup davalının tazminat ile sorumlu tutulması için kötüniyetli olması gerekmemektedir. Öte yandan, menfi tespit davasına konu olan kötüniyet tazminatı, icra hukukuna özgü götürü bir tazminat niteliğinde olup, kötüniyet tazminatının reddine karar verilmiş olması, genel hükümlere dayanılarak açılan, gerçek zararın tazminine yönelik davalar yönünden engel oluşturmamaktadır. Somut olayda davaya konu icra takibi nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığı tespit edildiğine ve buna ilişkin karar kesinleştiğine göre; yapılan takibin haksız olduğu sübuta ermiştir. Yargıtay kararlarıyla haksız haciz/takip dosyalarında manevi tazminat için benimsenen kötüniyet koşulunun maddi tazminat için de aranması uygun değildir....

                Davacı her ne kadar haksız takip ve kredi kartının üçüncü kişiye tesliminde, açılan ceza davası ve hukuk davalarını takip etmek suretiyle manevi tazminat talebinin bulunduğunu belirtmiş ise de, takibin haksız olduğu anlaşılmakla birlikte, davalının ağır kusurlu ve kötüniyetli olduğu sabit değildir. Davalı tarafından davacı aleyhine sadece haksız icra takibi yapılması veya itirazın iptali amacıyla menfi tespit davası açılması davacının iç huzurunu bozacak nitelikte bir olgu değildir. Manevi tazminat koşullarını düzenleyen Türk Borçlar Kanunu’nun 58. maddesine göre davalının bu haksız eylemi kişinin sosyal, fiziki ve kişilik değerlerine saldırı oluşturacak nitelikte bir eylem olarak da kabul edilemez. Haksız takip ve dava nedeniyle manevi zarara uğranıldığının kabul edilebilmesi için alacaklının takipte kötüniyetli olması, ağır kusurlu davranması ve bu nedenle ağır bir zarar meydana gelmesi gerekir....

                UYAP Entegrasyonu