Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

A.Ş. üzerinden tanzim ettirmeye başladıklarını, bu hususu belgelemek amacı ile tespit yaptırdıklarını, bu tespit ile davacının sigortalısı olduğu halde poliçelerini yeniletmeyen ve 2 no’lu davalının acenteliğini yaptığı şirketten sigorta yaptıran 277 kişinin tespit edildiğini, davalıların bir süre aynı iş yerinde sonra adres değiştirmek ve bu adrese taşınmak suretiyle farklı sigorta şirketleri için aracılık faaliyetlerini yürütmelerinin davacının piyasadaki haklı itibarından yararlanarak yönlendirmelerinin düşünüldüğünü, davalıların TTK'nın 57. maddesinin 6, 8, 10 numaralı bentlerine aykırı davrandıklarını, bu eylemden davacının maddi ve manevi zarar gördüğünü, itibar kaybına uğradığını ileri sürerek, haksız rekabetin tespitini, men'ini,tespit edilecek haksız rekabetin men'inin tüm sonuçları ile birlikte ortadan kaldırılmasını, davalıların kusurlu hareketleri ile oluşan zararların tazmini için şimdilik 10.000,00 TL maddi tazminat ile 5.000,00 TL manevi tazminatın haksız rekabetin başladığı...

    Bunun sonucu olarak davacı, kendisine karşı müteselsilen sorumlu olan kendi eşi hakkında bu eylemden dolayı, (geçimsizlik veya zina nedeniyle) boşanma davası açmadığı, manevi tazminat istemediği veya dava açıp, sonradan manevi tazminat isteğinden vazgeçtiği veya sadece kendi eşine karşı Türk Medeni Kanunu'nun 174/2 maddesine dayanarak manevi tazminat davası açıp manevi tazminat aldığı hallerde; Türk Medeni Kanunu'nun 161/3 maddesi gereğince kendisine karşı müteselsil sorumlu olan ve eylemin tarafı olan eşini affettiği kabul edileceğinden, eşten manevi tazminat alınan halde ise, manevi tazminatın tekliği ve bölünmezliği ilkesi gereğince davalıdan ayrıca manevi tazminat alınması mümkün olmadığından Borçlar Kanunu'nun 147/2. maddesi gereğince davalının sorumlu tutulması mümkün değildir....

      Bunun sonucu olarak davacı, kendisine karşı müteselsilen sorumlu olan kendi eşi hakkında bu eylemden dolayı, (geçimsizlik veya zina nedeniyle) boşanma davası açmadığı, manevi tazminat istemediği veya dava açıp, sonradan manevi tazminat isteğinden vazgeçtiği veya sadece kendi eşine karşı Türk Medeni Kanunu'nun 174/2 maddesine dayanarak manevi tazminat davası açıp manevi tazminat aldığı hallerde; Türk Medeni Kanunu'nun 161/3 maddesi gereğince kendisine karşı müteselsil sorumlu olan ve eylemin tarafı olan eşini affettiği kabul edileceğinden, eşten manevi tazminat alınan halde ise, manevi tazminatın tekliği ve bölünmezliği ilkesi gereğince davalıdan ayrıca manevi tazminat alınması mümkün olmadığından Borçlar Kanunu'nun 147/2. maddesi gereğince davalının sorumlu tutulması mümkün değildir....

        Bunun sonucu olarak davacı, kendisine karşı müteselsilen sorumlu olan kendi eşi hakkında bu eylemden dolayı, (geçimsizlik veya zina nedeniyle) boşanma davası açmadığı, manevi tazminat istemediği veya dava açıp, sonradan manevi tazminat isteğinden vazgeçtiği veya sadece kendi eşine karşı Türk Medeni Kanunu'nun 174/2 maddesine dayanarak manevi tazminat davası açıp manevi tazminat aldığı hallerde; Türk Medeni Kanunu'nun 161/3 maddesi gereğince kendisine karşı müteselsil sorumlu olan ve eylemin tarafı olan eşini affettiği kabul edileceğinden, eşten manevi tazminat alınan halde ise, manevi tazminatın tekliği ve bölünmezliği ilkesi gereğince davalıdan ayrıca manevi tazminat alınması mümkün olmadığından Borçlar Kanunu'nun 147/2. maddesi gereğince davalının sorumlu tutulması mümkün değildir....

          Bunun sonucu olarak davacı, kendisine karşı müteselsilen sorumlu olan kendi eşi hakkında bu eylemden dolayı, (geçimsizlik veya zina nedeniyle) boşanma davası açmadığı, manevi tazminat istemediği veya dava açıp, sonradan manevi tazminat isteğinden vazgeçtiği veya sadece kendi eşine karşı Türk Medeni Kanunu'nun 174/2 maddesine dayanarak manevi tazminat davası açıp manevi tazminat aldığı hallerde; Türk Medeni Kanunu'nun 161/3 maddesi gereğince kendisine karşı müteselsil sorumlu olan ve eylemin tarafı olan eşini affettiği kabul edileceğinden, eşten manevi tazminat alınan halde ise, manevi tazminatın tekliği ve bölünmezliği ilkesi gereğince davalıdan ayrıca manevi tazminat alınması mümkün olmadığından Borçlar Kanunu'nun 147/2. maddesi gereğince davalının sorumlu tutulması mümkün değildir....

            Bunun sonucu olarak davacı, kendisine karşı müteselsilen sorumlu olan kendi eşi hakkında bu eylemden dolayı, (geçimsizlik veya zina nedeniyle) boşanma davası açmadığı, manevi tazminat istemediği veya dava açıp, sonradan manevi tazminat isteğinden vazgeçtiği veya sadece kendi eşine karşı Türk Medeni Kanunu'nun 174/2 maddesine dayanarak manevi tazminat davası açıp manevi tazminat aldığı hallerde; Türk Medeni Kanunu'nun 161/3 maddesi gereğince kendisine karşı müteselsil sorumlu olan ve eylemin tarafı olan eşini affettiği kabul edileceğinden, eşten manevi tazminat alınan halde ise, manevi tazminatın tekliği ve bölünmezliği ilkesi gereğince davalıdan ayrıca manevi tazminat alınması mümkün olmadığından Borçlar Kanunu'nun 147/2. maddesi gereğince davalının sorumlu tutulması mümkün değildir....

              Bunun sonucu olarak davacı, kendisine karşı müteselsilen sorumlu olan kendi eşi hakkında bu eylemden dolayı, (geçimsizlik veya zina nedeniyle) boşanma davası açmadığı, manevi tazminat istemediği veya dava açıp, sonradan manevi tazminat isteğinden vazgeçtiği veya sadece kendi eşine karşı Türk Medeni Kanunu'nun 174/2 maddesine dayanarak manevi tazminat davası açıp manevi tazminat aldığı hallerde; Türk Medeni Kanunu'nun 161/3 maddesi gereğince kendisine karşı müteselsil sorumlu olan ve eylemin tarafı olan eşini affettiği kabul edileceğinden, eşten manevi tazminat alınan halde ise, manevi tazminatın tekliği ve bölünmezliği ilkesi gereğince davalıdan ayrıca manevi tazminat alınması mümkün olmadığından Borçlar Kanunu'nun 147/2. maddesi gereğince davalının sorumlu tutulması mümkün değildir....

                HMK'nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Talep, trafik kazasından kaynaklanan manevi tazminat istemiyle açılan davada, ihtiyati haciz talebinin kabulü kararına yönelik itirazın reddi kararının kaldırılması istemine ilişkindir. Somut uyuşmazlıkta zarar haksız eylemden kaynaklandığından, manevi tazminat haksız eylemin gerçekleştiği tarihte muaccel hale gelmektedir. Buradaki "muacceliyet" kavramı, alacaklı tarafından talep ve dava edilebilir hale gelmiş olma anlamındadır. Bu itibarla dosyada bulunan bilgi ve belgeler de dikkate alındığında haksız fiil (yaralanma) tarihi itibarıyla davacının manevi tazminat alacaklarının muaccel hale geldiğinin kabul edilmesi gerekmektedir. Diğer yandan manevi tazminat miktarının takdiri hâkime aittir....

                Bu kuralın haksız eylemden kaynaklanan tazminat ve alacak isteklerinde de uygulanması gerektiği belirgindir. Çünkü bu isteklerde de para alacağına kavuşulması amaçlanmaktadır. Yargıtay'ın istikrar kazanmış ilke ve uygulamalarına göre, haksız eylemden kaynaklanan zarar haksız eylemin gerçekleştiği tarihte muaccel hale gelmektedir. Buradaki “muacceliyet” kavramı, alacaklı tarafından talep ve dava edilebilir hale gelmiş olma anlamındadır(Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, 24/05/2016 gün ve 2016/4517- 6851 E.K. sayılı ilamı).İhtiyati haciz talep edenin alacağının kaynağı haksız fiil hukuki nedenine dayalıdır. Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin uygulamasına göre haksız eylemden kaynaklanan tazminat talepleri bakımından da İİK'nun 257 ve devamı maddeleri uygulanabilecektir....

                Hukuk Dairesinin 2022/487 E.2022/422 K.sayılı ilamı ile ''dava konusunun kaçak elektrik kullanıldığından bahisle maddi ve manevi tazminat davası olduğundan ''bahisle görevsizlik kararı verilmiştir. Dosyada yapılan incelemede,''Davacının kaçak elektrik kullanımına ilişkin Istanbul Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/1057 E.sayılı dosyası ile açılan menfi tesbit davasının bilirkişi ücretinin yatırlmaması nedeniyle esastan reddedildiğini ve dosya istinaf aşamasındayken davalı tarafın aleyhine takibe geçerek banka hesaplarına ve tapu kayıtlarına haciz koydurduğunu,verilen kararın Bölge Adliye Mahkemesince bozularak kesin olarak hükme bağlandığını beyanla ,HAKSIZ OLARAK YAPILAN HACİZLER nedeniıyle ticari itibarının zedelenip kredi alamadığı ve manevi olarak da zarara uğradığından bahisle maddi ve manevi tazminat isteminde bulunduğu anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince de dava haksız haciz nedeniyle maddi ve manevi tazminat davası olarak nitelendirilerek karar verilmiştir....

                UYAP Entegrasyonu