in senedin teminat amacıyla verildiğini ispatlayacak yazılı delil sunamadığı, yemin delilinden vazgeçtiğini belirttiği, bu nedenle asıl dava olan menfi tespit davasının reddi gerektiği, birleşen dava yönünden ise tapulu taşınmazın satışının resmi şekilde yapılması gerektiği halde birleşen davanın davacısı ... ile bu davada davalı olan... ... arasında adi yazılı şekilde taşınmaz satış vaadi sözleşmesi yapıldığı, geçersiz sözleşme nedeniyle tarafların aldıklarını iade ile yükümlü oldukları davalı-birleştirilen davanın davacısı ...'un geçersiz sözleşmeden dolayı birleştirilen davanın davalısı...'ten, senetten dolayı da davacı- birleştirilen davanın davalısı ...'...
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 20/01/2022 NUMARASI : 2019/143 ESAS 2022/50 KARAR DAVA KONUSU : Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan) KARAR : Davacı tarafından davalı aleyhine Afyonkarahisar 2....
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Sulh Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı, davalıdan satın aldığı kamyonet karşılığında toplam 5000 TL'lik senet verdiğini, ancak davalının satışı gerçekleştiremediği gibi aracı da geri aldığını bildirerek davalı tarafından takibe konulan senetler nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, aracın geri alınmadığını bildirerek davanın reddini savunmuştur....
Mahkemece; taraflar arasındaki protokolde takibe konu senedin teminat senedi olarak düzenlendiğinin ve aracın satışının davalı tarafa yapıldıktan sonra senedin geçersiz sayılacağının belirtildiği, araç satışının resmi şekilde yapılmaması nedeniyle geçersiz olduğu, geçersiz olan satış sözleşmesi gereğince verilen teminat senedinin de geçersiz olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, takibe konu bono nedeniyle davacının, davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere, taraflar arasında düzenlenen 19.03.2010 tarihli protokol uyarınca yapılan araç satışı, 2918 Sayılı Kanunun 20/d maddesi uyarınca resmi şekilde yapılmaması nedeniyle geçersiz olduğundan taraflar söz konusu protokol uyarınca aldıklarını iade ile yükümlüdür....
Menfi tespit davasında öncelikli olarak bir alacağın varlığının tartışıldığı bu nedenle alacaklıya dava açarken arabulucuya başvurma dava şartının tabi tutulması ancak aynı konu ve alacakla ilgili borçlu tarafından açılacak menfi tespit davasının arabuluculuğa başvurma dava şartına tabi tutulmaması hak arama yönünden eşitsizliğe yol açacağından menfi tespit davasında zorunlu arabuluculuk kapsamında olduğunun kabulü gerekir. Somut uyuşmazlıkta, davanın tarafların ticari işletmesiyle ilgili taşınmaz satışı ve buna ilişkin ipotek sebebiyle borçlu bulunmadığından ipoteğin kaldırılmasına ilişkin menfi tespit davası olduğu, bu tür davaların TTK'nın 3 ve 4(1) maddeleri uyarınca nispi ticari dava niteliğinde olduğundan, taraflar dava konusu hak üzerinde serbestçe tasarruf edebilmektedirler....
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili tarafından; "....Tek taraflı olarak cezai şart hükümleri denebilecek hükümler konulduğunu, alacaklı davalı tarafından özellikle tarafların şirketinin niteliği için önemli olan yerlerin satışı yoluna gidilerek ama şirketin nitelşiği olan dolğal kaynak sularının yerini bu şekilde hukuk aracılığı ile haksız elde etme olduğunu, mahkemece halen dava sanki icra takibinden sonra açılmış menfi tespit davası gibi tespti yapılması ve bu dava şartları aranması hukuksuz olduğunun kadar alenen yanlış olduğunu, davanın konusu taraflar arasındaki cezai şart sözleşmesinin kesin hükümle geçersiz, mutlak butlanla geçersiz ve şeklen geçersiz olduğu şeklinde olmasına karşın mahkemenin yanlış hukuki tasfir ile davayı icra takibi sonrası açılan menfi tespit davası olarak adletmesinin hukuken yanlış olduğunu, davalı taraf konu icra takibi sayesinde cezai şart olan rakamın yaklaşık 3 katı kadar alacaklı hale geldiği gibi, icra takibine dayalı olarak 4 tane taşınmaz saşıtı yaptırdığı...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit-istirdat davasının bozmaya uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü....
Mahkemece, taşınmaz satışı dışında taraflar arasında başka bir ilişki bulunmadığı, davacının 20.000 TL senet bedeline mahsuben 13.000 TL ve 7.000 TL olmak üzere iki ödeme yaptığı, bu ödemelerin başka bir bonoya ilişkin olduğunun davalı tarafından ispatlanamadığı, bono üzerinde “nakden” ibaresinin yer almasına rağmen taraflar arasındaki ilişkinin taşınmaz satışı olduğu gerekçeleriyle davanın kabulüne karar verilmiş, kararı davalı vekili temyiz etmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 12.12.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
İSTİNAFA CEVAP : Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın istinaf talebinin reddine karar verilmesini istemiştir G E R E K Ç E Uyuşmazlık, harici taşınmaz satışı nedeniyle icra takibinden sonra açılan menfi tespit istemine ilişkindir. İDM'nce yukarıda gösterilen gerekçelerle menfi tespit isteminin reddine davalı lehine%20 oranında tazminata hükmedilmesine karar verilmiştir. 6100 sayılı HMK'nun 355. maddesi gereğince re'sen gözetilecekler dışında istinaf dilekçesinde gösterilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan incelemede; (I) Çeşme İcra dairesinin 2017/516 Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde 08/08/2017 tarihinde başlatılan ilamsız icra takibinde davalı alacaklı (alıcı) tarafından 20.000,00 TL'nin ödenmesinin talep edildiği, ödeme emrinin 21/08/2017 tarihinde 7201 sayılı Teb. Kanunun 21/2 fıkrası gereğince tebliğ edildiği anlaşılmaktadır....
Belirttiğim gibi senetler benim kazanç kaybımdan dolayı ortaya çıkan zararımın tazmini için aramızdaki taşınmaz satışı ve bedelin ödenmesinden sonraki bir tarihte düzenlenmiştir. Plaka fiyatı şuanda taşınmazın fiyatından daha yüksektir. Ben karşı tarafın sözlerine güvenerek böyle bir alışverişe girdim. Neticede zarara uğradım. Bu senetler de zararın ödenmesi için verilmiş senetlerdir. " demiştir. Dava kambiyo senedinden kaynaklanan menfi tespit talebine ilişkindir. Kural olarak kambiyo senetleri soyut borç ikrarını içeren senetlerdir. Kambiyo senetlerinde soyutluk prensibinin en önemli işlevi ispat açısından kendisini gösterir. Buna göre, bir kambiyo senediyle borç altına giren kimse, borçlu olmadığını iddia ediyor ise bu hususu ispat etmekle yükümlüdür. Bu bakımdan kambiyo senedinin bedelsiz olduğu iddiasıyla açılan menfi tespit davasında ispat külfeti davacı borçluya düşer....