Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalılar vekili, taşınmaz üzerinde bina bulunduğunu, kat irtifakı kurulmak suretiyle paylaştırılmasına karar verilebileceğini, ayrıca menfi tespit davası açtıklarını, sonucunun beklenmesi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Mahkemenin ilk hükmünü bir kısım davalı vekili temyiz etmiştir. Dairemizin 08.09.2015 tarihli ve 2014/13837E.- 2015/7954 K. sayılı bozma ilamında, davacı ve bir kısım borçlu davalılar arasında görülen menfi tespit davasının borçlular lehine sonuçlanması halinde ortaklığın giderilmesi davasının sebebi ortadan kalkacağından mahkemece anılan davanın sonucunun beklenmesi gerektiğinden söz edilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece, 12.2.2016 tarihli ve 2015/864 E 2016/81 sayılı direnme Kararında, ‘’....Borçluların ... 4. Asliye Ticaret Mahkemesinde açmış olduğu menfi tespit davasında alacaklının alacağının mevcut olmadığının tespit edilmesi ihtimali mevcuttur....

    Sonuç itibariyle, menfi tespit davasının anılan düzenleme kapsamı dışında tutulduğu sonucuna ulaşılamamaktadır. Menfi tespit davası İcra ve İflas Kanununun 72.maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitidir. Başka bir deyişle hukuki bir yarar bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır. Borçlu belirtilen şekilde takipten önce veya sonra alacaklıya karşı bir menfi tespit davası açar; bu davayı kazanırsa, hakkındaki icra takibi dayanaksız kalır ve borcu ödemekten kurtulur. Ancak borçlu borcunu icra dairesine ödedikten sonra, sırf borçlu olmadığının tespitinde hukuki bir yararı bulunmadığı için artık menfi tespit davası açamaz....

      İİK'nın 89/3. maddesinin, üçüncü cümlesi, "..İkinci ihbarnameye süresi içinde itiraz etmeyen ve zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemeyen veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmeyen üçüncü şahsa onbeş gün içinde parayı icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı teslim etmesi yahut bu süre içinde menfi tespit davası açması, aksi takdirde zimmetinde sayılan borcu ödemeye veya yedinde sayılan malı teslime zorlanacağı bildirilir. Bu bildirimi alan üçüncü şahıs, icra takibinin yapıldığı veya yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde süresi içinde menfi tespit davası açtığına dair belgeyi bildirimin yapıldığı tarihten itibaren yirmi gün içinde ilgili icra dairesine teslim ettiği takdirde, hakkında yürütülen cebri icra işlemleri menfi tespit davası sonunda verilen kararın kesinleşmesine kadar durur..." hükmünü içermektedir....

        Diğer taraftan yargı uygulamasında ticari dava niteliğindeki menfi tesbit davalarında farklı hükümler verilmesi nedeniyle uyuşmazlığın giderilmesi için yapılan başvuru neticesi Yargıtay 19 H.D. 'nin 04/06/2020 gün 2020/85 E. 2020/454 K. sayılı ilamı ile; "H.M.K’nun 106. maddesinde düzenlenen tespit davasının özel bir şekli olan menfi tespit davası, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davası olarak nitelendirilemez. Bu dava sonucunda, borçlunun borçlu olmadığının anlaşılması halinde borçlu olunmayan kısım belirtilmek suretiyle olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştüğü hâllerde dahi olumsuz tespit hükmü kurulması gerekmektedir. Başka bir deyişle, menfi tespit davasının niteliği gereği verilen kararlarda, yalnızca davacının borçlu olup olmadığı belirlenmekte, borçlu olmadığı kısma ilişkin olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır....

          Çünkü, eda davası sonunda verilen hüküm ile, aynı zamanda dava konusu hukuki ilişkinin var olup olmadığı da tespit edilir ve ondan sonra bu tespite dayalı olarak eda hükmü kurulur. Yargıtay'ın kararlı uygulamasına göre de, eda davası açmak mümkün ise, tespit davası açılamaz. Eda davası açmak mümkün ise tespit davası açılamaz kuralının geçerli olabilmesi için, eda davası sonunda verilecek hükmün tespite ilişkin bölümü ile tespit davası sonunda alınacak tespit hükmü arasında, meydana getirdikleri kesin hüküm (m. 237) etkisi bakımından hiçbir fark bulunmaması gerekir. Diğer bir söyleyişle tespit davası ile istenen hukuki korunma, eda davası ile tamamen elde edilebilecekse, o zaman, davacının ayrı bir tespit davası açmakta hukuki yararı yoktur. (Prof. Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, C. II. 2001 baskı s. 1409-1448)....

            Nafaka konusundaki alacağa karşı menfi tespit davasına bakma görevi de aile mahkemesine attir. Görev kamu düzeni ile ilgili olup yargılamanın her aşamasında dikkate alınmalıdır. Bilindiği üzere tespit davaları, bir hakkın veya hukuki ilişkinin var olup olmadığının tespitine ilişkin davalardır. Tespit davası yolu ile, mahkemeden bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığı veya yokluğunun belirlenmesi talep edilir. Tespit davası, genel olarak HMK'nın 106. maddesinde düzenlenmiştir. Bunun dışında bazı tespit davalarını düzenleyen özel Kanun hükümleri vardır. (Mesela TMK'nın m. 26, İİK'nın m. 69, 72, 89/3, TTK'nın m 56/1-a gibi) Bir tespit davasının açılabilmesi için şu iki şartın birlikte bulunması gerekir. 1-Tespit konusu hak ve hukuki ilişkiler olabilir. 2-Davacının bir hakkının veya hukuki ilişkinin var olup olmadığının hemen tespit edilmesinde hukuki yararı bulunmalıdır....

              GEREKÇE Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanın menfi tespit istemine ilişkindir. Menfi tespit davası 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nun 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitidir. Borçlu belirtilen şekilde takipten önce veya sonra alacaklıya karşı bir menfi tespit davası açar; bu davayı kazanırsa, hakkındaki icra takibi dayanaksız kalır ve borcu ödemekten kurtulur. Dava devam ederken borç ödenmiş davaya istirdat davası olarak devam edilir....

                Maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasına ilişkin eldeki davada esasa girmeden önce öncelikle hukuki yarar konusunda değinmek de fayda bulunmaktadır.Ödeme emrine itiraz etmemiş olan borçlu cebri icra tehdidi altında olacağından menfi tespit davası açmakta hukuki yararı vardır.Her ne kadar dava dilekçesi ile gecikmiş itiraz yoluna başvurulduğu beliritlmiş ise de dava açıldığı sırada hukuki yarar mevcuttur....

                  Menfi tespit davasında arabulucuya başvurunun zorunlu olup olmamasının incelenmesinde öncelikle menfi tespit davasıyla ilgili genel bir açıklama yapılmasına ve ilgili yasa düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır. Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır. Menfi tespit davası 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nın 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitidir. Başka bir deyişle hukuki bir yarar bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır....

                    Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; İİK'nın 89/3. maddesi uyarınca 3. haciz ihbarnamesine karşı açılacak menfi tespit davasının 3. haciz ihbarnamesinin tebliğinden itibaren 15 günlük hak düşürücü süre içinde açılması zorunlu olup bu sürede açılmayan menfi tespit davasının reddi gerektiğini belirtmiştir. Mahkemece; " ikinci ihbarnameye süresi içinde itiraz etmeyen ve zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemeyen üçüncü şahsın on beş gün içinde menfi tespit davası açması gerekeceğinden ikinci ihbarnameye süresi içinde itiraz etmeyen ve zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemeyen üçüncü şahsın on beş gün içinde menfi tespit davası açması gerekeceği" gerekçesi ile; Davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine, karar verilmiştir. Davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur....

                    UYAP Entegrasyonu