Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Gönderilen 1. ve 2. haciz ihbarnamelerine süresinde itiraz etmeyen davacı üçüncü kişi zimmetinde sayılan bu borcu ödemekten kurtulmak için takip alacaklısına karşı, takip borçlusunun kendisinden böyle bir alacağı olmadığını tespit için menfi tespit davası açabilir. İİK 89/3 maddesi gereği açılan bu menfi tespit davasının davacısı yürütülen icra takibinin borçlusu olmayan üçüncü kişidir. İş bu davanın İİK’nın 89/3. maddesine göre açılan borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Dava dilekçesindeki açıklamalar ve davanın dayandırıldığı vakıalar da davacının isteminin bu yönde olduğunu göstermektedir. İİK 89. maddesi özel bir düzenleme olup, buna dayandırılan menfi tespit davası açılabilmesinin koşulları belirtilmiştir. Davacı haciz ihbarnamesinin kendisine tebliği üzerine eldeki davayı açmıştır. Hal böyle iken, yerel mahkemece işin esasına girilip varılacak sonuca göre hüküm kurulması gerekir....

    - K A R A R - İhtiyati haciz isteyen vekili Genel Kredi Sözleşmesinin asıl borçlusu ile kefilleri hakkında ihtiyati haciz isteminde bulunmuş, talep uygun görülerek mahkemece ihtiyati haciz kararı verilmiştir. ihtiyati hacze itiraz edenler vekili,müvekkilleri tarafından aynı konuda alacaklı bankaya karşı menfi tespit davası açıldıktan 8 ay sonra ihtiyati haciz kararı verildiğini, görevli mahkemenin menfi tespit davasına bakan ... 6. Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, görevsiz mahkemece verilen ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Mahkemece, ihtiyati haciz isteyen bankanın ... 6....

      tarafından açılan menfi tespit davasını dava şartı kapsamında olmadığının kabul edilmesinin hakkaniyete, eşitliğe ve evrensel hukuk prensiplerine aykırı olduğu, ayrıca 2004 sayılı İcra İflas Kanunu'nun (2004 sayılı Kanun) 72 nci maddesinin altıncı fıkrasındaki düzenleme dikkate alındığında menfi tespit davası açıldıktan sonra, borçlu icra tehdidi altında borcu ödemek zorunda kalırsa, menfi tespit davasına aynı dosya üzerinden ve kendiliğinden istirdat davası olarak devam edileceği, menfi tespit davasının bir nevi alacak davasına dönüşeceği, alacak davasının da dava şartı arabuluculuk kapsamında olduğu, bu durumda eldeki dava menfi tespit davası olarak devam ederken yargılamaya devam edip, istirdat davasına dönüşünce bu dava alacak davasıdır ve dava şartı kapsamındadır demenin hukuk güvenliğini ortadan kaldıracağı, bu nedenle de menfi tespit davalarının da dava şartı arabuluculuk kapsamında olduğunun kabulü gerektiği, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu'nun (6325 sayılı...

        - K A R A R - Mahkemece davanın reddine dair verilen karar davacı vekilinin temyizi üzerine Dairemizin 11.12.2013 günlü kararıyla onanmış olup, bu karara karşı davacı vekilinin karar düzeltme isteminde bulunması üzerine yeniden yapılan inceleme sonunda; Dava İİK.nun 72. maddesine dayalı menfi tespit davası olup yargılama sonucunda verilecek hüküm borçlu olunulmayan miktarın tespiti şeklinde olmalıdır. Ne var ki mahkemece kurulan hüküm olumlu tespit niteliğinde olup karar açıklanan yasa hükmüne aykırıdır. Öte yandan menfi tespit davasının yargılaması sırasında davacı vekilinin vermiş olduğu dilekçelerden dava konusunu ilgilendiren senetlerle ilgili Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunulduğu bildirilmiştir. Davacı vekili karar düzeltme dilekçesi ve ekindeki belgeler ile davalı sanık hakkında kamu davası açıldığını ve ... 1....

          Menfi tespit davası, 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun (İİK) 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında ya da icra takibinden sonra borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu dava maddi hukuk ve usul hukuku bakımından genel hükümlere dayalıdır ve normal bir hukuk davası olarak açılır. Eş söyleyişle kendisine karşı icra takibi yapılmış olan borçlu, ödeme emrine itiraz edilmemiş veya itiraz edilmiş olmakla birlikte yerinde görülmemiş olması sebebiyle icra takibi kesinleşse dahi maddi hukuk bakımından borçlu olmadığını ileri sürebilir. Bunun için, takip devam ederken alacaklıya karşı menfi tespit davası açabileceği gibi, böyle bir menfi tespit davası açmamış ve borcu cebri icra tehdidi altında ödemiş ise ödemiş olduğu paranın kendisine verilmesi için alacaklıya karşı istirdat davası açabilir (Kuru, Baki: İcra ve İflâs Hukukunda Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, Ankara 2003, s. 233)....

            Öte yandan menfi tespit davasında, alacaklı olarak kim taraf gösterilmiş ise, dava sonunda verilen karar, sadece ona karşı hüküm ifade eder. Somut olayda, takip alacaklısı bonoda ciranta olup, keşideci ve lehtar hakkında takip yapmıştır. Menfi tespit davası, keşideci ile lehtar arasında görülmektedir. Yukarıdaki yasa hükmü gözetildiğinde, alacaklı cirantanın taraf olmadığı menfi tespit davasında verilen karar alacaklıyı bağlamaz. Takip alacaklısı 3. kişi ciranta olup, menfi tespit davasının tarafı değildir. Bu nedenle anılan karar ile senedin iptal edilmiş olması, ona karşı hüküm ifade etmez. O halde mahkemece, borçlunun, TTK.nun 687/1.maddesinde belirtildiği üzere, alacaklı hamilin bonoyu iktisap ederken bile bile zararına hareket ettiğini iddia ve ispat edemediği gibi, İİK.nun l69-a/1. maddesinde öngörülen nitelikte bir belge ile de iddiasını kanıtlayamadığı dikkate alınarak istemin reddine karar verilmesi gerekirken, kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....

              getirdiğini, müvekkilinin davalı alacaklı şirket nedeni ile İİK'nın 89.maddesindeki özel nitelikli menfi tespit davası açma süresini kaçırdığından genel hükümlere dayanarak menfi tespit davası açmasında hukuki menfaatinin bulunduğunu belirterek müvekkilinin davalılara davaya konu İstanbul 9....

              tespit davası açmasında hukuki menfaatinin bulunduğunu belirterek müvekkilinin davalılara davaya konu İstanbul ......

                İtiraz davası için öngörülen 7 günlük sürenin hak düşürücü nitelikte olduğu konusunda kuşku bulunmamaktadır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.4.2001 gün ve 2002/21-201-297 ve 24.3.2004 gün ve 2004/10164-170 sayılı Kararları). Hak düşürücü süre, niteliği itibariyle bir itiraz olup sonuçlarını kendiliğinden meydana getirir, resen gözönünde tutulmalıdır. Ödeme emrinin iptali istemine ilişkin olarak anılan maddeye dayalı olarak açılacak dava “menfi tespit” niteliğinde olup,”böyle bir borcu olmadığı” veya “kısmen ödendiği” veya “zamanaşımına uğradığı” iddiaları dışında başka bir itiraz nedeni ileri sürülemeyecektir. Kamu alacağına ilişkin olarak anılan madde kapsamında öngörülen menfi tespit davası dışında, yeni ve ayrı bir menfi tespit davası açılmasına anılan kanun hükümleri cevaz vermemektedir....

                  Bu nedenle, davacının, takibe konu icra dosyasından dolayı borçlu olmadığının tespiti davası açmakta hukuki yararı vardır. Diğer taraftan, davalı/alacaklının alacağını isteme ve dava açma tehdidi altında bulunması nedeniyle de davacının menfi tespit davasını açmakta hukuki yararı vardır. Tüm bu açıklamalar ve özellikle İİK'nın 72. maddesinde icra takibinden önce de menfi tespit davası açılmasına cevaz verilmesi karşısında, ilk derece mahkemesince, davacı borçlunun menfi tespit davası açmakta hukuki yararının bulunduğunun kabulünde hukuka aykırılık bulunmadığı kabul edilmiştir (Yargıtay 19. HD. 2018/1968 E. 2018/5367 K. 31.10.2018 tarihli kararı). Menfi tespit davasında dava borçlu lehine hükme bağlandığında borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, davacının talebi üzerine haksız takip/kötü niyet tazminatına hükmedileceği İİK'nın 72/5. maddesinde hükme bağlanmıştır....

                    UYAP Entegrasyonu