Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacının davası, davalı tarafından tahakkuk ettirilen elektrik faturası bedelinden dolayı borçlu olunmadığının tespitine ilişkin menfi tespit davası olduğu halde, mahkemece davacının talebinin olumlu(müspet) tespit davası gibi değerlendirilerek bu şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir. O halde mahkemece yapılacak iş davacının borçlu olmadığı miktar belirtilerek bu meblağ yönünden borçlu olunmadığının tespitine karar vermekten ibaret olmalıdır. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalının öteki temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 09.11.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    Şti. vekilinin yerinde bulunmayan tüm temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince; Menfi tespit davasının istirdat davasına dönüşmesi ve davaya istirdat davası olarak devam edilmesi İİK'nın 72/VI. maddesinde düzenlenmiş olup, bu madde hükmüne göre borçlu, açtığı menfi tespit davasında ihtiyati tedbir kararı almamış veya verilen ihtiyati tedbir kararının herhangi bir sebeple kaldırılmış olması nedeniyle dava konusu borcu ödemek zorunda kalmış olursa menfi tespit davası yasa gereği kendiliğinden istirdat davasına dönüşür ve davaya istirdat davası olarak devam edilir. Buna göre menfi tespit davasının devamı sırasında borcun herhangi bir nedenle ödendiği iddiası üzerine mahkemece bu iddia araştırılıp ödemenin kanıtlanması halinde, talep olmasa dahi dava kendiliğinden istirdat davasına dönüşeceğinden açılan menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilmelidir. (Emsal Y. 15. ....'...

      Menfi tespit davasında arabulucuya başvurunun zorunlu olup olmamasının incelenmesinde; öncelikle menfi tespit davasıyla ilgili genel bir açıklama yapılmasında ve ilgili yasa düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır. Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır. Menfi tespit davası 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nın 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitidir. Başka bir deyişle hukuki bir yarar bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır....

      İhtiyati hacze itiraz edenler vekili, bankaya karşı açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir kararı verildiğini belirterek ihtiyati haczin kaldırılmasını talep etmiştir. Mahkemece ... 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/300 E. sayılı dosyasında muteriz şirket tarafından menfi tespit davası açıldığı ve icra takibi yapılmaması için ihtiyati tedbir kararı verildiği gerekçesiyle muteriz şirketin itirazının kabulüyle ihtiyati haczin kaldırılmasına, muteriz ... tarafından menfi tespit davası açılmadığından ve diğer itirazların da İİK'nun 265. maddesi kapsamında olmadığından ...'ın itirazının reddine karar verilmiş, kararı ihtiyati haciz isteyen vekili temyiz etmiştir....

        İhtiyati hacze itiraz eden vekili, hesabın kat'ı ihtarından sonra süresinde menfi tespit davası açıldığını ve müvekkilinin borçlu olmadığını bildirerek, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, kat ihtarının tebliğinden itibaren 1 ay içinde menfi tespit davası açıldığı, buna göre hesap özetinin mahkemeye kanaat getirecek nitelikte güçlü delil vasfının bulunmadığı gerekçeleriyle ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar verilmiş, hüküm ihtiyati haciz isteyen vekilince temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve özellikle, hesap kat ihtarının borçluya tebliğinden itibaren 1 aylık süre içinde menfi tespit davası açılmasının hesap özetine itiraz niteliğinde bulunmasına göre ihtiyati haciz isteyen vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 12.03.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          - K A R A R - Davacı vekili, müvekkilinin işletmecisi olduğu Keban oteli nedeni ile davalı kurumun abonesi olduğunu, davalının müvekkili hakkında 16.09.2003 tarih 13.902 YTL bedelli fatura tanzim ettiğini, bu faturaya itiraz edilmesine rağmen sonuç alınamadığını ve müvekkilinin hukuki hakları saklı kalmak üzere davalıyla taksitlendirme sözleşmesi yapılıp, ayrıca menfi tespit davası açıldığını, müvekkilinin davalıya tüm ödemeleri yaptığını, bu arada menfi tespit davasının müvekkili lehine sonuçlanıp, davalının haksız tahsilat yaptığının mahkeme kararı ile tespit edildiğini, müvekkilinin davalıya ödediği bedelin geri alınması için takibe geçtiğini,ancak itiraz nedeni ile takibin durduğunu belirterek itirazın iptali ile %40 tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının menfi tespit davası kesinleşmeden bu davayı açtığını öne sürerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda, taraflar arasında İstanbul 10....

            Mahkemece, davalı tarafından başlatılan icra takibinin davacının itirazı sonucu durduğu, takibe devam edilebilmesi için davalının itirazın kaldırılması ya da itirazın iptali davası açması ve olumlu sonuç alması gerektiği, bu haliyle davacının dava açmakta hukuki menfaati bulunmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. İİK’nun 72.maddesi uyarınca, borçlu icra takibinden önce veya takipten sonra borçlu olmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Dava konusu icra takibinin itiraz üzerine durdurulmuş olması, itirazın iptali davası açılmadıkça borçlunun menfi tespit davası açmasına engel oluşturmaz. Somut olayda bu davanın açıldığı tarihte alacaklı tarafından açılmış bir itirazın iptali davası bulunmadığına göre davacının dava açmakta hukuki yararı mevcuttur. Mahkemece bu yönler bakımından yanılgılı değerlendirme sonucu davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddi isabetsizdir....

              Kahramankazan Asliye Hukuk Mahkemesince davacının icra takibinden sonra davalıya borçlu olmadığının tespiti talebi ile menfi tespit davası açtığı, icra takibinin İstanbul İcra Dairelerinde yapıldığı gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir. İstanbul 8. Asliye Hukuk Mahkemesince ise dava konusu uyuşmazlıkta genel yetkili mahkeme davalının yerleşim yeri mahkemesi olup, davalının ve davacının yerleşim yerinin Kahramankazan/Ankara adresi olduğu gerekçesiyle karşı yetkisizlik kararı verilmiştir. İcra ve İflas Kanunu’nun 72/son maddesine göre menfi tespit ve istirdat davaları, takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının ikametgâhı mahkemesinde de açılabilir. Bu madde hükmüne göre menfi tespit ve istirdat davaları ile ilgili yetki düzenlemesi kamu düzenine ilişkin değildir. Davacı menfi tespit talebi ile Kahramankazan'da dava açmış bu suretle... mahkemelerinin yetkisini benimsemiştir....

                Başka bir şekilde ifade etmek gerekirse, menfi tespit davası icra takibinden önce sonuçlanmaz ve ihtiyati tedbir kararı verilmemiş olması (veya ihtiyati tedbir kararının kaldırılması) nedeniyle, (menfi tespit davası görülmekte iken) borç alacaklıya (davalıya) ödenmiş olursa, menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilir (m.72/6); yani menfi tespit davası (kendiliğinden) istirdat davasına dönüşür; bu hâlde mahkeme menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam eder (Kuru, Baki: İstinaf Sistemine Göre Yazılmış İcra ve İflâs Hukuku, Ankara, 2017, s. 146). Bu durumda İİK’nın 72/6 maddesi gereğince bedele dönüşen isteminin temeli menfi tespit davasıdır. Menfi tespit davasında ispat yükü, kural olarak davalı alacaklıya düşer. Davacı (borçlu), davalının (alacaklının) varlığını iddia ettiği hukukî ilişkiyi (meselâ borcu) sadece inkâr etmekle yetinmekte ise, başka bir deyişle bu hukukî ilişkinin (borcun) hiç doğmadığını ileri sürmekte ise ispat yükü davalıya düşer....

                Başka bir şekilde ifade etmek gerekirse, menfi tespit davası icra takibinden önce sonuçlanmaz ve ihtiyati tedbir kararı verilmemiş olması (veya ihtiyati tedbir kararının kaldırılması) nedeniyle, (menfi tespit davası görülmekte iken) borç alacaklıya (davalıya) ödenmiş olursa, menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilir (m.72/6); yani menfi tespit davası (kendiliğinden) istirdat davasına dönüşür; bu hâlde mahkeme menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam eder (Kuru, Baki: İstinaf Sistemine Göre Yazılmış İcra ve İflâs Hukuku, Ankara, 2017, s. 146). Bu durumda İİK’nın 72/6 maddesi gereğince bedele dönüşen isteminin temeli menfi tespit davasıdır. Menfi tespit davasında ispat yükü, kural olarak davalı alacaklıya düşer. Davacı (borçlu), davalının (alacaklının) varlığını iddia ettiği hukukî ilişkiyi (meselâ borcu) sadece inkâr etmekle yetinmekte ise, başka bir deyişle bu hukukî ilişkinin (borcun) hiç doğmadığını ileri sürmekte ise ispat yükü davalıya düşer....

                UYAP Entegrasyonu