Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Sayısında kayıtlı "İş Ortaklığı Sözleşmesi" imzalandığını, Bu sözleşme gereğince, adi ortaklıkta davalı şirketin % 51, müvekkili şirketin ise % 49 oranında ortak olduklarını, Davalı şirketin, adi ortaklığın % 51 hissesine sahip olduğu gibi adi ortaklığı temsil ve banka hesaplarını kontrol etme yetkisi bulunduğunu, davalı, bankalarda işlem yapma yetkisini kötüye kullandığını ve müvekkilinin % 49 oranında ortağı olduğu adi ortaklığa ait banka hesabına, ihale makamı (TC Devlet Demir Yolları işletmesi Genel Müdürlüğü) tarafından ihale bedeli olarak ödenen bedelleri kendi hesabına aktardığını, Adi ortaklığın hesapları incelendiğinde davalının, adi ortaklığa 2.037.873,29-TL borçlu olduğu, müvekkili şirketin ise adi ortaklıktan 821.056,33- TL alacaklı olduğunun anlaşıldığını, Davalı şirketin adi ortaklığa olan borcunun tamamının, ihale makamı tarafından, yüklenilen iş bedeli olarak adi ortaklığa ait banka hesaplarına ödenen paraların doğrudan davalı şirkete ait banka hesaplarına aktarılmasından...

    - K A R A R - Davacı vekili, müvekkili ile davalıların bir süre kuyumculuk işinde ortak çalıştıklarını, aralarındaki anlaşmazlık üzerine davalıların müvekkilinin iş yerinde tespit yaptırdıklarını ve aralarında 25/12/2009 tarihinde "adi ortaklık hisse devir ve ibraname protokolü" düzenlediklerini ve davalıların hisselerini müvekkiline devrederek ortaklıktan ayrıldıklarını ancak aralarındaki husumetin devam ettiğini, müvekkilinin dava dışı ......

      Davadaki ileri sürülüşe ve hükmüne uyulan dairemiz bozma ilamında açıklanan hususlara göre davacı ile davalı arasında BK.nun 520 ve devamı maddelerinde düzenlenen şekilde adi ortaklık sözleşmesinin kurulduğu ve uyuşmazlığında adi ortaklık hükümlerine göre çözümlenmesi gereklidir. Dairemiz bozma ilamında da açıklandığı üzere taraflar arasındaki adi ortaklığın 1979 yılında kurulup bilahare 1996 yılında sonlandırıldığı, 100 parsel numaralı taşınmazın ortaklık sırasında alındığı ve davalı 2010/7960-17434 adına 30.4.1992 tarihinde tescil edildiği, bilahare müteahhite kat karşılığında 8 daire karşılığı verildiği, anılan dairelerin ferdileştirilmesi sonucunda 17.4.2003 tarihinde davalı adına tescil edildiği anlaşılmaktadır. Dosya kapsamından ve dairemiz bozma kararında açıklanan olgular karşısında taraflar arasında adi ortaklık kurulduğu ve 100 parsel numaralı taşınmazında adi ortaklık konusu olduğunun kabulü gerekir....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Menfi tespit Uyuşmazlık adi senetten kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkindir. Davanın dayanağı kira sözleşmesi olmadığından, temyiz inceleme görevi Yargıtay 13. Hukuk Dairesine aittir. Ama ne var ki, anılan daire başkanlığı tarafından da görevsizlik kararı verildiğinden, görevli dairenin belirlenmesi için dosyanın Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulu'na sunulmak üzere Yargıtay Birinci Başkanlığı'na gönderilmesine, 12.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

          CEVAP : Davalı Vekili, Cevap Dilekçesinde Özetle; Ciro yoluyla edindiği bonoların borçlusunun dava dışı ...İnş.Tur.San.Tic.Ltd.Şti. ile davacının oluşturduğu adi ortaklık olduğunu, adi ortaklığın taraflarına ayrı ayrı ödeme emri gönderilerek icra takibin kesinleştiğini, adi ortaklık sözleşmesi uyarınca bono altında imzası bulunanın ortaklığa temsile yetkili olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME: Dava; Senede Dayalı İcra Takipleri Nedeniyle Menfi Tespit İstemine İlişkindir Taraflar Arasındaki Uyuşmazlık, Davacının Adi Ortaklık Tarafından Düzenlenen Bonolardan Dolayı Şahsi Sorumluluğunun Bulunup Bulunmadığı Hususlarına İlişkindir. Mahkememiz 2019/343 E. 2019/1048 K....

            Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; menfi tespit davasında ispat külfeti davacı bir kısım ödeme yaptım diyerek kendi üstüne aldığını ve 365. gr altından dolayı borçlu olduğunu, ödediği kısmi senetle ispatlaması gerektiği, 160 gr altını kabul ettiği ancak geriye kalan 205 gr altını nasıl ödediğini senetle ispat etmesi gerektiği, mahkemenin ispat külfetinin kimde olduğunu irdelemeden karar verdiğini, kötüniyte tazminatına hükmedilmesi gerektiği belirtilerek Mahkeme kararı istinaf edilmiştir. HMK 355 madde uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucu; Dava, adi ortaklık sonucu verildiği iddia edilen altının geri alınamadığı iddiası ile başlatılan takip nedeniyle İİK 72/3 maddesi uyarınca menfi tespit talebidir....

            İcra Hukuk Mahkemesinin 2021/1112 e 2021/1440 k sayılı kararı ile adi ortaklığın tüzel kişiliği olmadığından adi ortaklık adına takip başlatılamayacağından iptaline karar verildiği, mahkememizde görülmekte olan menfi tespit talebine ilişkin dava dilekçesinde de davalı olarak yine "İş Ortaklığının" gösterildiği, Adi Ortakların ayrı ayrı davalı gösterilmesi yoluna gidilmediği, buna göre davanın taraf ehliyeti olmayan adi ortaklığa karşı açılmış olması, adi ortaklığın taraf sıfatı bulunmaması nedeniyle davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

              Ödeme emrinin iptaline yönelik dava “menfi tespit” niteliğinde olup, maddede belirtilen; “böyle bir borcu olmadığı”, “kısmen ödendiği” veya “zamanaşımına uğradığı” yönündeki iddialar dışında yeni ve ayrı bir itiraz nedeni ileri sürülemeyecektir. İcra ve İflas Kanununun 72. maddesine benzer bir düzenlemeye 6183 sayılı Kanunda yer verilmemiş olması karşısında, 7 günlük hak düşürücü süreyi geçiren borçlunun, aynı konuda yeni bir menfi tespit davası açma olanağı bulunmamaktadır. “Üçüncü Şahıslardaki Menkul Malların, Alacak ve Hakların Haczi”ni düzenleyen 6183 sayılı Kanunun 79. maddesi sadece üçüncü şahıslar yönünden menfi tesbit davasına yer vermiş, bu olanak Kamu alacağı borçluları yönünden tanınmamıştır....

                İnceleme elemanı adi ortaklık şeklindeki organizasyonun % 50 paylı paydaşı olan ortağın işletmeden ayrılması sırasında payına isabet eden emtiayı maliyet bedeli ile kendi adına fatura etmesini, emtianın işletmeden çekilmesi olarak kabul etmiş ve emsal bedelle değerleme yaparak bulunan matrah farkı üzerinden ortaklar adına dava konusu tarhiyatı önermiştir. Gerçek kişilerden oluşan adi ortaklığın, ortaklarından birinin ortaklıktan ayrılmasıyla ortaklık fiilen sona ermiştir. Eleştiri konusu yapılan "işletmeden çekme" olgusu ancak, faaliyetine devam eden bir ticari organizasyonda gerçekleşebilir. Nitekim söz konusu emtia kişisel ihtiyaç için çekilerek, bu amaca tahsis edilmemiş, ortaklıktan ayrılma tarihinden yaklaşık bir yıl 10 ay sonra kurulan ferdi işletmeye ortaklıktan fatura edilen maliyet bedeli ile kaydedilmiştir....

                  Yargıtay 3.Hukuk Dairesince 13.05.2014 tarihli ve 2014/2566 E., 2014/7375 K.sayılı kararı ile; “…Dava konusu uyuşmazlık, adi ortaklık ilişkisinden kaynaklı alacağın tahsili talebine ilişkindir. Borçlar Kanunu hükümlerine göre adi ortaklık sözleşmelerinin yazılı şekilde yapılması şekil şartı olmayıp ispat koşulu yönünden değerlendirme yapılmalıdır. Davacı taraf aralarında ortaklık bulunduğunu iddia etmekte, davalı ise bunu inkâr etmektedir. Taraflar arasında 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 620 ve devamı maddelerinde (818 sayılı BK.nun 520 ve devamı maddelerinde) düzenlenen adi ortaklık ilişkisinin bulunduğu dosyada mevcut tanık beyanlarında ve yazılı belgelerden açıkça anlaşılmaktadır. Bu durumda, davalı yönetici ortağın, ortaklıktan kaynaklı yükümlülüğünü yerine getirip getirmediği noktasında durulmalıdır. Bir ortak tarafından sermaye payının istenmesi, aynı zamanda ortaklığın feshi ve tasfiyeyi de kapsar....

                    UYAP Entegrasyonu