Diğer yandan 5510 sayılı yasanın 88. maddesinin 16. fıkrasında; Kurumun süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı yasanın 51, 102, 106. maddeleri hariç diğer maddelerinin uygulanacağının, 19. fıkrada ise Kurumun prim ve diğer alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı yasanın uygulanmasından doğacak uyuşmazlıkların çözümlenmesinde Kurumun alacaklı biriminin bulunduğu yer iş mahkemesinin yetkili olduğunun öngörülmesi karşısında, davanın iş mahkemesinde görülmesi ve sorumluluğun da 6183 sayılı yasanın 35. maddesi kapsamında irdelenmesi gerektiği kanaatinde olduğumdan aksi yöndeki çoğunluk görüşüne katılamıyorum....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. KARAR Davacı,davalı ile aralarında 6183 sayılı yasanın 79. maddesine paralel düzenlemeler içeren bir protokol yaptıklarını,bu protokole göre davalının elektronik ortamda hacizler bildirimleri yaptığını,davalının gönderdiği 05.04.2010 tarihli haciz bildiriminin teknik bir sorundan dolayı 8. günde gönderilebildiğini,borçlunun hesaplarındaki mikatrların haciz bildirimine konu borcu karşılamadığını ancak süresinde bildirimi yapılamadığından 6183 sayılı yasanın 79. maddesine göre menfi tespit davası açılması gerektiğini belirterek; borçlu üçüncü kişi ......
Menfi tespit davası açılması halinde mahkemece bu 6183 sayılı Kanun'un 10. maddesinde sayılan türden teminat karşılığında takip işlemlerinin durdurulmasına karar verilebilir (m.79/4). 6183 sayılı Kanun ile menfi tespit davasına, “Üçüncü şahıslardaki menkul malların, alacak ve hakların haczini” düzenleyen 6183 sayılı Kanunun 5479 sayılı Kanun ile değişik 79. maddesinde üçüncü şahıslar yönünden yer verilmiş ise de, asıl borçlu yönünden yukarıda açıklanan mevzuat uyarınca ödeme emrinin iptali istemine ilişkin olarak açılacak davaların 7 günlük hak düşürücü süre içinde açılması gerekir ise de; 3. şahıslar yönünden dava açmanın aynı süre ile sınırlandırılması aksine bir kuralın gerek 6183 sayılı gerekse 506 sayılı Yasa'da yer almaması nedeniyle doğru değildir....
Zira, tahsil edilmesi istenen alacak, kamu alacağı niteliğinde imtiyazlı olup sürüncemede kalması önlenerek, hızla tahsili sağlanmak istenmektedir. 6183 sayılı Kanunda, İcra ve İflas Kanununun 72. maddesine koşut bir hükme yer verilmemiş bulunması karşısında, Yasada öngörülen 7 günlük itiraz süresini geçiren kamu alacağı borçlusu, aynı konuda yeni bir menfi tespit, istirdat davası açamayacaktır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 26.04.2006 gün ve 2006/21-198 Esas, 249 Karar sayılı Kararı). 6183 sayılı Kanun ile menfi tespit davasına, “Üçüncü şahıslardaki menkul malların, alacak ve hakların haczini” düzenleyen 6183 sayılı Kanunun 5479 sayılı Kanun ile değişik 79. maddesinde üçüncü şahıslar yönünden yer verilmiş ise de, bu olanak, kamu alacağı borçluları yönünden tanınmamıştır....
Ticaret ve....Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belli edilmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi gereği düşünüldü: K A R A R Dava 6183 saylı Kanunun 79. maddesine dayalı olarak açılan menfi tesbit davasına ilişkindir. ...Ticaret Mahkemesince, davalı .....tacir sıfatının bulunmadığı, davanın Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Kanunun 79. maddesi uyarınca açılmış davacı şirketin borçlu olmadığının tespitine ilişkin bulunduğu, bu davada amaç haciz ihbarnamesinin tebliğ edildiği tarih itibariyle davacının, davalı .....borçlu bulunmadığının saptanmasına yönelik olduğu; 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 79. maddesi uyarınca kamu idaresine borçlu olan kişinin 3. kişilerdeki mal ve alacağının haczi için yapılan tebligat üzerine 3.kişiye menfi tespit davası açma imkanı getirildiği; bu hükme göre haciz bildirisini alan 3. kişi 7 gün içinde itirazda bulunmamışsa, haciz bildirisinin tebliğinden itibaren 1 yıl...
Zira, tahsil edilmesi istenen alacak, kamu alacağı niteliğinde imtiyazlı olup sürüncemede kalması önlenerek, hızla tahsili sağlanmak istenmektedir. 6183 sayılı Kanunda, İcra ve İflas Kanununun 72. maddesine koşut bir hükme yer verilmemiş bulunması karşısında, Yasada öngörülen 7 günlük itiraz süresini geçiren kamu alacağı borçlusu, aynı konuda yeni bir menfi tespit, istirdat davası açamayacaktır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 26.04.2006 gün ve 2006/21-198 Esas, 249 Karar sayılı Kararı). 6183 sayılı Kanun ile menfi tespit davasına, “Üçüncü şahıslardaki menkul malların, alacak ve hakların haczini” düzenleyen 6183 sayılı Kanunun 5479 sayılı Kanun ile değişik 79. maddesinde üçüncü şahıslar yönünden yer verilmiş ise de, bu olanak, kamu alacağı borçluları yönünden tanınmamıştır.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 03.10.2007 gün ve 2007/21-623 Esas, 2007/717 Karar sayılı kararı da aynı yöndedir....
davacı hakkında ödeme emri tanzim edildiği ve usulüne uygun şekilde tebliğ edildiği kabul edilerek yazılı şekilde karar verildiği anlaşılmakta ise de, verilen kararın eksik inceleme ve yazılı değerlendirmeye dayalı olduğu anlaşılmaktadır. 6183 Sayılı Yasaya uygun şekilde haciz yapabilmek için usulünce bir ödeme emrinin tebliği gerektiği dikkate alınarak mahkemece öncelikle yapılan haczin usulüne uygun olup olmadığının tespiti bakımından, haciz kararında ilgi tutulan 2003/1006 Sayılı takip nedeniyle davacı adına tanzim edilmiş bir ödeme emri tebliğinin varlığının Kurumdan sorulmak suretiyle araştırılması, var ise hak düşürücü süre irdelemesi yapılması, yok ise, davalı Kurumca davadan önce davacının itirazlarına verilen cevaplar da dikkate alınarak, davanın menfi tespit istemine ilişkin olduğunun kabulü ve davacı hakkında 506 Sayılı Yasanın 80, 6183 Sayılı Yasanın 35 veya mükerrer 35’inci madde şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği hususunda irdeleme yapılarak, davacının ortaklık ve hisse...
Eldeki davada dayanak olan 21/01/2021 tarih 4242 sayılı haciz bildirgesi e-tebliğ suretiyle 26/01/2021 tarihinde davacıya tebliğ edilmiş, davacı 7 günlük yasal sürede bu borca itiraz etmemiş ve haciz bildirisi kesinleşmiştir. Eldeki menfi tespit davası ise bir yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra 28/08/2022 tarihinde açılmıştır. Emsal nitelikteki Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi'nin 2022/134 E. 2023/676 K. Sayılı ilamı, Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi'nin 2022/681 E. 2022/776 K. Sayılı ilamı ve Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi'nin 2022/1035 E.2024/413 K. Sayılı ilamında da açıklandığı üzere 6183 sayılı yasanın 79/4 maddesi uyarınca açılacak menfi tespit davası için öngörülen süre hak düşürücü süre niteliğindedir. Yapılan açıklamalar doğrultusunda davanın hak düşürücü süre nedeni ile usulden reddine, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 79/4....
Dava, 6183 sayılı Yasa’nın 79/4 maddesine dayalı olarak açılan menfi tesbit davasına ilişkindir. 1-Dosyadaki yazılara toplanan delillere hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre davalı vekilinin aşağıda yazılı bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2.Davacı banka, davalı vergi idaresinin kendisine gönderdiği haciz ihbarnamesine 6183 sayılı Yasa'nın 79. maddesin de belirtilen 7 günlük sürede itiraz etmediğinden borç uhtesinde sayılmıştır. Ancak yine anılan yasanın 79/4. maddesine göre 1 yıl içinde genel mahkemlerde menfi tesbit davası açma hakkı bulunduğundan, buna göre davacı eldeki davayı açmıştır....
Dava 6183 sayılı yasanın 79.maddesi uyarınca açılmış menfi tespit davasıdır....