Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Başka bir anlatımla, 6183 sayılı Kanunda, 2004 sayılı Kanunun 72. maddesine koşut bir düzenleme bulunmadığı gibi, 6183 sayılı Kanunda menfi tespit davasına, “Üçüncü şahıslardaki menkul malların, alacak ve hakların haczi” başlıklı, 08.04.2006 günü yürürlüğe giren 5479 sayılı Kanunun 5. maddesi ile değiştirilen 79. maddesinde “…Herhangi bir nedenle itiraz süresinin geçirilmesi halinde üçüncü şahıs, haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açmak ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibarıyla amme borçlusuna, borçlu olmadığını veya malın elinde bulunmadığını ispat etmek zorundadır. …” düzenlemesi ile yalnız üçüncü kişiler yönünden yer verilmiş, bu hak ve olanak, kamu alacağı borçluları için tanınmamıştır....

    Kesinleşen idari para cezasına karşı İş Mahkemesinde menfi tespit ve itiraz davası açılamaz....

      aleyhine 24/03/2014 gününde verilen dilekçe ile 6183 sayılı Kanun'un 79. maddesine dayalı menfi tespit istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 25/03/2015 günlü kararın ve temyiz isteminin süre nedeniyle reddine dair verilen 23/10/2019 günlü ek kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Hükmü temyiz eden davalı tarafa kararın tebliğ edildiği tarih ile temyiz dilekçesinin mahkemeye verildiği tarih arasında yasada öngörülen temyiz süresi geçmiştir. Mahkemece bu yön belirlenmek suretiyle verilen temyiz isteminin reddine ilişkin kararda bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Bu nedenle yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddi ile temyiz isteminin reddine ilişkin hükmün ONANMASINA 07/12/2020 gününde oy birliğiyle karar verildi....

        Hukuk Dairesi Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 27/06/2016 gününde verilen dilekçe ile 6183 sayılı Kanun'un 79. maddesine dayalı menfi tespit istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 11/04/2017 günlü karara karşı davalı vekilinin istinaf başvurusu üzerine yapılan incelemede; istinaf başvurusunun kısmen kabulüne dair verilen 10/04/2019 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. HMK 362/1-a ve 362/2. maddeleri gereğince temyiz edenin sıfatına göre, hükmedilen ya da mahkemece kabul edilmeyen bölümünün miktar veya değeri 58.800,00 TL'yi geçmeyen davalara ilişkin bölge adliye mahkeme kararlarının temyizi kabil değildir.Bu nedenle davalı vekilinin temyiz dilekçesinin reddi gerekmiştir....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ...Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı aleyhine 07/08/2012 gününde verilen dilekçe ile 6183 sayılı Kanun'un 79. maddesine dayalı menfi tespit istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 16/12/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı kurum vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dosya içeriğinden; davanın 07/08/2012 tarihinde açıldığı, mahkemece gerekçeli karar başlığında dava tarihinin sehven 01/11/2013 tarihi yazılmış olduğu anlaşılmakla birlikte, bu husus mahallinde düzeltilebilir maddi hata niteliğinde görülmekle bozma nedeni yapılmamıştır....

            Somut olayda; davacı adına düzenlenen bir ödeme emrinin bulunmaması karşısında, 6183 sayılı Yasanın 55. maddesi kapsamında davacı adına düzenlenmiş ve anılan Yasanın 58. maddesi uyarınca tebliğ edilmiş bir ödeme emrinin ya da başlatılmış bir icra takibinin bulunmaması, yapılan bu tebligatın ödeme emri niteliğinde olmayıp borç bildirim yazısından ibaret bulunması karşısında, davanın menfi tespit davası olarak kabul edilip esastan karara bağlanması gerekirken, yazılı biçimde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. 2) Dava, dava dışı ...tarafından ... aleyhine açılan ve kesinleşen davada 12.03.1998-12.03.2003 tarihleri arasındaki hizmetlerinin tespitine karar verilmesi neticesinde, davalı kurum tarafından söz konusu döneme ilişkin olarak ödenmeyen prim ve gecikme zamlarının ödenmesine ilişkin olarak gönderilen borç yazısı üzerine, davacı kurumun borçlu olunmadığının tespitine karar verilmesi istemine ilişkin olup mahkemece yapılan yargılama sonunda hüküm altına alınıp...

              Hak düşürücü süre, niteliği itibariyle bir itiraz olup, sonuçlarını kendiliğinden meydana getirir, resen gözönünde tutulmalıdır. 6183 sayılı Yasa'nın 58. maddesi uyarınca açılacak itiraz davası bir "menfi tespit" davası niteliğindedir. Ne var ki, kamu alacağına ilişkin takip kesinleştikten sonra yeni ve ayrı bir menfı tespit davası açılmasına anılan Yasa hükümleri cevaz vermemektedir....

                tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. İnceleme konusu olayda;davacıya ait işyerinde kaçak inşaat yıkımı sırasında ... ,... , ... ve ... 'in kazalanması ile ilgili ihbar üzerine yapılan denetim sonucu düzenlenen kontrol memuru raporuyla, 5510 sayılı yasanın 8. Maddesinde öngörülen sigortalı işe giriş bildirgesinin Kuruma sigortalının çalışmaya başlamadan önce verilmemesi nedeniyle 5510 sayılı yasanın 102.maddesi gereğince davacıya idari para cezası uygulanmıştır.Davacı iş bu dava ile idari para cezasının iptali ile kazalı ... 'nın işvereni olmadığının tespitini talep etmiştir....

                  Özetle; mahkemenin muhtelif prim alacakları yönünden usulüne uygun ödeme emri tebliğ edilip edilmediği, ödeme emirlerinin kesinleşip kesinleşmediği bu duruma göre davacının 6183 sayılı Yasada öngörülen 7 günlük itiraz süresine tabi olup olmadığı, davanın süresinde açılıp açılmadığı, bu sonuca göre 09.091994 tarihinden sonra temsil ve imza yetkisi bulunmayan davacının sorumlu olup olmayacağı hususları araştırılmaksızın prim borçlarını da içeren haczin salt idari para cezası yönünden inceleme yapılarak, 5510 sayılı Yasanın 80 ve 5510 sayılı Yasanın 88. Maddelerine göre "Kurumun 6183 sayılı Yasaya göre takip edilen prim ve diğer alacaklarının, idari para cezası da dahil olmak üzere amme alacağı olup imtiyazlı alacak olduğu, 506 sayılı Yasanın 121 ve 5510 sayılı Yasanın 93....

                    Hukuk Dairesinin temel görevi 22 Ocak 2015 tarih ve 29244 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 19 Ocak 2015 tarih ve 8 sayılı Kararında belirtildiği üzere “Sosyal Güvenlik Hukuku”ndan kaynaklanan davalarla sınırlıdır. Dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucu: Yerel mahkeme kararındaki niteleme ve temyizin kapsamı dikkate alındığında uyuşmazlık, 6183 sayılı Yasanın 79. maddesinden kaynaklı menfi tespit istemine ilişkin olup, tanımlanan niteliği ile Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin görev alanına girdiği düşünülmektedir. 11 Nisan 2015 tarih ve 29323 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 6644 sayılı Kanunun 2. maddesi ile değişik 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 60. maddesi uyarınca görevli Yargıtay Dairesinin belirlenebilmesi için dosyanın Hukuk İşbölümü İnceleme Kuruluna gönderilmesi gerekmiştir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle dava dosyasının HUKUK İŞBÖLÜMÜ İNCELEME KURULUNA GÖNDERİLMESİNE, 28/10/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                      UYAP Entegrasyonu