Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Önemle vurgulamak gerekir ki, kanunda da menfi tespit davası açılmasını yasaklayan bir hüküm de bulunmamaktadır (Halil Özdemir; T4 6183 Sayılı Yasaya Göre Ödeme Emri Ve İptali Davaları, Sicil İş Hukuku Dergisi, S:31, Yıl:2014, s. 101- 102). 6183 sayılı Kanun'da menfi tespit davasına, "Üçüncü şahıslardaki menkul malların, alacak ve hakların haczini" düzenleyen 6183 sayılı Kanun'un 30.3.2006 tarihli ve 5479 sayılı Kanun ile değişik 79. maddesinde "...Herhangi bir nedenle itiraz süresinin geçirilmesi hâlinde üçüncü şahıs, haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açmak ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibarıyla amme borçlusuna borçlu olmadığını veya malın elinde bulunmadığını ispat etmek zorunda..." olduğuna ilişkin düzenleme ile üçüncü şahıslar yönünden yer verilmiş ise de, bu olanak, kamu alacağı borçluları yönünden öngörülmemiştir....

Dava, 6183 sayılı Yasa’nın 79/4 maddesine dayalı olarak açılan menfi tesbit davasına ilişkindir.    1-Anılan yasa maddesinde "Herhangi bir nedenle itiraz süresinin geçirilmesi halinde üçüncü şahıs, haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açmak ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibarıyla amme borçlusuna borçlu olmadığını veya malın elinde bulunmadığını ispat etmek zorundadır.' şeklinde ifade edildiği üzere, haciz ihbarnamesine 7 günlük sürede itiraz etmeyen üçüncü kişilerin 1 yıl içinde genel mahkemelerde menfi tesbit davası açma hakkı bulunmaktadır. Somut olayda, davalı kurum tarafından 3.467,63 TL borç için 02.01.2012 tarihinde haciz ihbarnamesi düzenlenmiş ve bu ihtarname davacıya 17.01.2012 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen davacı 06.02.2012 tarihinde itiraz etmiş ise de yapılan itiraz süresinde olmamıştır....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi DAVA TÜRÜ : TESPİT Y A R G I T A Y K A R A R I Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun iş bölümüne ilişkin 02/07/2021 tarih, 211 sayılı kararı uyarınca yeniden düzenlenen iş bölümüne göre; 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usûlü Hakkında Kanun uyarınca yapılan takiplerden (Sosyal Güvenlik Kurumunun süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsiline ilişkin olarak) kaynaklanan tüm davalar (ödeme emrine itiraz, menfi tespit, haczin kaldırılması, haczedilemezlik) ile Sosyal güvenlik mevzuatı kapsamında kurum aleyhine açılan alacak ve tespit davaları sonucu verilen hüküm ve kararların temyizen incelenmesi görevi Yargıtay 10. Hukuk Dairesine aittir. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın niteliğine ve Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun anılan kararına göre, inceleme konusu karar, Yargıtay 21....

      usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı Hazine vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir. 2-Dava, 6183 sayılı Kanununun 79.maddesine dayalı olarak açılan menfi tespit davasına ilişkindir....

        Davalı T3nca 6183 sayılı Kanun hükümlerine dayanılarak dava dışı borçlu Aykut Özcan aleyhine başlatılan takip kapsamında davacıya 6183 sayılı Kanun'un 79. maddesi gereğince haciz bildirisi tebliğ edilmiştir. Ancak davacı haciz kararının kendisine tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içerisinde üçüncü kişi olarak haciz kararına karşı itiraz etmemiştir. İtiraz süresini kaçıran 3. şahıs olan davacı 6183 sayılı Kanun'un 79/4.maddesi gereğince iş bu menfi tespit davasını açmıştır....

        Dava 6183 Sayılı Yasanın 79.maddesi gereğince açılmış menfi tespit istemine ilişkindir. 5510 Yasanın 88.maddesi uyarınca kurum alacaklarının tahsilinde 6183 Sayılı Yasanın uygulanması gerektiği,aynı yasanın 101.maddesinde de bu kanunun uygulanmasından doğacak uyuşmazlıkların çözümlenmesinde alacaklı Sigorta Müdürlüğünün bulunduğu yer iş mahkemesi yetkili olduğu düzenlenmiştir. Somut olayda, davalı SGK tarafından dava dışı borçlunun prim borcu nedeniyle davacı idareye gönderilen haciz ihbarnamesine davacı tarafından yasal süre içerisinde cevap verilmemesi nedeniyle davacı tarafından 6183 Sayılı Yasanın 79 maddesi gereğince davalıya borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin olup uyuşmazlığa Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından bakılmıştır. Oysa görev hususu res'en dikkate alınarak yukarıdaki yasal düzenleme gereğince davaya iş mahkemesinde bakılmak üzere dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetli görülmemiştir....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Menfi Tespit K A R A R Taraflar arasındaki uyuşmazlık, kat mülkiyeti kanunundan kaynaklı ortak gider alacağı için yapılan icra takibi nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. Yargıtay Başkanlar Kurulu'nun 14.01.2017 tarih ve 1 sayılı kararı ile hazırlanan, 20.01.2017 günlü ve 2017/1 sayılı Yargıtay Büyük Genel Kurulunca kabul edilip 27.01.2017 tarihli ve 29961 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak 01.02.2017 günü yürürlüğe giren Hukuk Daireleri'ne ilişkin iş bölümü uyarınca, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (20.) Hukuk Dairesi'nin görevi cümlesinden bulunmakla, dosyanın anılan Daire Başkanlığı'na GÖNDERİLMESİNE, 08.02.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

            Özel Daire'ce, yukarıda yazılı gerekçelerle karar bozulmuş, yerel mahkemece; "menfi tespit davasının her zaman açılabileceği, 6183 sayılı Kanun'da menfi tespit davasıyla ilgili bir düzenleme yapılmamış olmasının menfi tespit davası açma hakkı bulunmadığı şeklinde yorumlanamayacağı, 6183 sayılı Kanun'da idareye itiraz için öngörülen 7 günlük sürenin menfi tespit davası açma süresi olarak kabul edilemeyeceği" gerekçeleriyle önceki kararda direnilmiştir. Özel Daire ile yerel mahkeme arasındaki uyuşmazlık; 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'da ödeme emrinin iptaline ilişkin davanın içeriğinin belirlenmesi; adli yargıda açılması gereken bir davanın (yanlış yargı yoluna başvurularak) idari yargıda açılmış olmasının hak düşürücü süreye etkisi noktalarında toplanmaktadır....

              (Ek cümle:16.06.2009 - 5904 S.K./35.mad) Şu kadar ki hazırlanan tarifede; genel bütçeye, il özel idareleri, belediye ve köylere ait vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler ve bunların zam ve cezaları ile tarifelere ilişkin davalar ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun uygulanmasından doğan her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarı maktu olarak belirlenir. Avukatlık ücretinin takdirinde, hukuki yardımın tamamlandığı veya dava sonunda hüküm verildiği tarihte yürürlükte olan tarife esas alınır.” düzenlemesi yer almakta olup; açık yasal düzenleme karşısında, 6183 sayılı Yasanın uygulanmasından kaynaklanan davada, mahkeme için, öngörülen maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gereğinin gözetilmemiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir....

                Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/356 Esas - 2020/42 Karar sayılı 06/02/2020 tarihli kararının KALDIRILMASINA, 3- Düzelterek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle; a)Davacının, davalı T5 aleyhine açtığı 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanun'un 79. maddesine dayalı menfi tespit davasının husumet yönünden REDDİNE, b)Davacının, davalı T3 aleyhine açtığı 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanun'un 79. maddesine dayalı menfi tespit davasının REDDİNE, c)6183 sayılı Yasa’nın 79/4 maddesinin son cümlesi gereğince ret edilen 1.206.154,16 TL alacağın %10'u olan 120.615,42 TL inkâr tazminatının davacıdan alınarak davalı vergi dairesine verilmesine, ç)Davacının peşin yatırdığı 17.911,40 TL harçtan alınması gereken 179,90 TL harcın mahsubu ile Hazineye gelir kaydına, artan 17.731,5‬0 TL peşin harcın talebi halinde davacıya iadesine, d)Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, e)Davalı T3 tarafından yapılan 50,00 TL yargılama...

                UYAP Entegrasyonu