Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. K A R A R Dava, tasarruf teşvik ve nema alacağının tahsiline yönelik icra takibi sonrasında açılan menfi tespit ve takibin iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın idari yargı yerinde görülmesi gerektiği gerekçesiyle HMK'nın 115. maddesi gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir. İİK'nun 72.maddesine göre "Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir." İcra takibinden önce veya sonra açılan menfi tesbit davasında görevli mahkeme HMK'nın göreve ilişkin hükümlerine göre belirlenir. Uyuşmazlık İş Hukukundan kaynaklanmakta ise menfi tespit isteminin de yine İş Mahkemesinde görülmesi gerekir....
tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. K A R A R Dava, tasarruf teşvik ve nema alacağının tahsiline yönelik icra takibi sonrasında açılan menfi tespit ve takibin iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın idari yargı yerinde görülmesi gerektiği gerekçesiyle HMK'nın 115. maddesi gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir. İİK'nun 72.maddesine göre "Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir." İcra takibinden önce veya sonra açılan menfi tesbit davasında görevli mahkeme HMK'nın göreve ilişkin hükümlerine göre belirlenir. Uyuşmazlık İş Hukukundan kaynaklanmakta ise menfi tespit isteminin de yine İş Mahkemesinde görülmesi gerekir. Öte yandan 2577 sayılı İYUK'un 2.maddesine göre gerçek kişiler aleyhine idari yargıda idari dava açılması da mümkün değildir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 22.07.2010 gününde verilen dilekçe ile menfi tespit ve ipoteğin fekki istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 16.02.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, ipoteğin fekki, menfi tespit ve kötü niyet tazminatı isteğine ilişkindir. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın menfi tespit yönünden kabulü ile ipoteğin kaldırılmasına karar verilmiştir. Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir. Dosyada tefhim olunan kısa karar ile gerekçeli kararın farklı olduğu görülmüştür....
Davacı vekilinin, ilerde menfi tespit davası açılması hakkının saklı tutulması suretiyle bu yöndeki eksik harcın yatırılmayacağına ve davaya istirdat talebi üzerinden yargılamaya devam olunması talebine ilişkin 03/02/2023 tarihli beyanı menfi tespit istemli davanın geri alınması mahiyetinde değerlendirilmiş ve davacı tarafından davalı aleyhine açılan menfi tespit istemli davanın geri alınmış olması nedeniyle HMK'nın 123. maddesi uyarınca açılmamış sayılmasına dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Borçlu kiracının ilamsız tahliye talebinden sonra menfi tespit davası açması icra mahkemesinin İİK 269/c maddesi hükmüne göre alacaklı kiralayanın tahliye talebini incelemesine ve tahliye kararı vermesine engel değildir. Ancak menfi tespit davasına bakan mahkeme, borçlu kiracının talebi üzerine ve teminat karşılığında, tahliye kararının icrasının durdurulması için ihtiyati tedbir kararı verebilir. Kaldı ki borçlu kiracı icra mahkemesinin tahliye kararının kesinleşmesinden sonra da menfi tespit davası açabilir zira icra mahkemesi kararları maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmez. İİK'nun 72/V.maddesi gereğince menfi tespit davası borçlu kiracı lehine hükme bağlanırsa ilamsız tahliye takibi derhal durur. Bundan sonra artık icra mahkemesi tahliye kararı veremez. İcra mahkemesinin tahliye kararı vermesinden sonra menfi tespit davası borçlu kiracı lehine hükme bağlanırsa tahliye kararının icrası kendiliğinden durur....
Mahkememizce yapılan değerlendirmede iik 89/3 maddesi gereğince 3.şahsa gönderilen 3. haciz ihbarnamesi üzerine 3. şahıs icra takibinin yapıldığı veya yerleşim yerinin bulunduğu yerdeki mahkemeye 15. gün içinde menfi tespit davası açabilir süresinde açılan menfi tespit davası üzerine hakkındaki takip kendisi hakkında durur. Mahkememiz kural olarak tacirlerin ticari işletmeleri ile ilgili uyuşmazlıklarda görevlidir. Somut uyuşmazlık takip alacaklısı ile 3. şahıs arasında gerçekleştiğinden bu davanın görülme yeri asliye ticaret mahkemesi değildir. Kaldı ki dava mutlak ticari davalardan da değildir. Davalı alacaklı ile doğrudan bir ilişkiye dayalı menfi tespit davası açılmadığından açılan menfi tespit davasının takip borçlusu ile olan ilişkiye dayalı olması karşısında dava dilekçesinin görev yönünden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Süresinden sonra yapılan temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 1.6.1990 gün ve ¾ sayılı İçtihatı Birleştirme Kararında Yargıtay tarafından da karar verilebileceği kabul edilmiş olmakla, temyiz isteğinin reddi gerekmiştir. 2-İflâs ödeme emrine itiraz eden borçlunun, iflâs davası sırasında tüm savunma sebeplerini ileri sürme imkânı bulunduğundan bu konuda ayrıca bir menfi tespit davası açmasında hukukî yararı olmaması nedeniyle menfi tespit davasının reddi gerektiğinin düşünülmemesi doğru olmadığı gibi farklı yargılama usullerine tâbi olan iflâs davası ile menfi tespit davasının birleştirilerek görülmesi de isabetli değildir. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenle temyiz eden vekilinin iflâs davasına yönelik temyiz isteminin süreden reddine, (2) numaralı bentte gösterilen nedenle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 16.2.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Yapılan bir icra takibine itiraz üzerine, alacaklı tarafından itirazın iptali davası açılması durumunda, menfi tespit davasında ileri sürülebilecek iddialar itirazın iptali davasında savunma sebebi olarak ileri sürülebileceğinden, bu durumda borçlunun ayrı bir menfi tespit davası açmakta hukuki yararı yoksa da, henüz alacaklı tarafından itirazın iptali davasının açılmamış olduğu durumda ise böyle bir imkan söz konusu olmadığından, borçlunun, itirazın iptali davasının açılmasını beklemeden menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunduğunun kabulü gerekir. Zira yapılan itiraz üzerine takip durmuşsa da, takibe itiraz sadece takip hukuku ile ilgili bir sonuç olup, kesin hükmün sonuçlarını doğurmaz....
Yukarıda yapılan açıklamalar neticesinde menfi tespit davasında arabucuya başvurulmasının dava şartı olup olmadığının irdelenmesi gerekmektedir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 106. maddesinde düzenlenen tespit davasının özel bir şekli olan menfi tespit davası, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davası olarak nitelendirilemez. Bu dava sonucunda, borçlunun borçlu olmadığının anlaşılması halinde borçlu olunmayan kısım belirtilmek suretiyle olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştüğü hâllerde dahi olumsuz tespit hükmü kurulması gerekmektedir. Başka bir deyişle, menfi tespit davasının niteliği gereği verilen kararlarda, yalnızca davacının borçlu olup olmadığı belirlenmekte, borçlu olmadığı kısma ilişkin olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Bu hüküm, herhangi bir alacağın tahsilini gerektirir nitelikte bir ilam olmadığından esasa yönelik olarak İİK m. 32 uyarınca doğrudan ilamların icrası yolu ile takibe konulamaz....
Bunun için, takip devam ederken alacaklıya karşı menfi tespit davası açabileceği gibi, böyle bir menfi tespit davası açmamış ve borcu cebri icra tehdidi altında ödemiş ise ödemiş olduğu paranın kendisine verilmesi için alacaklıya karşı istirdat davası açabilir. (Kuru, Baki: İcra ve İflâs Hukukunda Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, Ankara 2003, s. 233) Menfi tespit davası icra takibinden önce sonuçlanmaz ve ihtiyati tedbir kararı verilmemiş olması (veya ihtiyati tedbir kararının kaldırılması) nedeniyle, (menfi tespit davası görülmekte iken) borç alacaklıya (davalıya) ödenmiş olursa, menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilir (m.72/6); yani menfi tespit davası (kendiliğinden) istirdat davasına dönüşür; bu hâlde mahkeme menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam eder (Baki Kuru, İstinaf Sistemine Göre Yazılmış İcra ve İflâs Hukuku Ders Kitabı, Ankara, 2017, s. 146)....