Öncelikle, menfi tespit davası ile ilgili genel bir açıklama yapılmasında ve ilgili yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır; Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır. Menfi tespit davası 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. İcra takibinden önce açılan menfi tespit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde on beşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir. İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ise ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez....
İstinafa konu menfi tespit davası ise 06/05/2019 tarihinde açılmış ve aynı icra dosyasından dolayı borçlu olmadığının tespitine yönelik olduğu görülmüştür. Borçlu hakkında yapılmış bir takibin bulunduğu ve alacaklının itirazın iptali davası açmadığı durumlarda borçlunun itirazın iptali davasının açılmasını beklemeden menfi tespit davası açmada hukuki yararı vardır. Ancak menfi tespit davasından önce açılan itirazın iptali davasından sonra menfi tespit davası açılması durumunda hukuki yararın bulunup bulunmadığının mahkemece değerlendirilmesi gerekir. Somut olayda, yapılan bir icra takibine itiraz üzerine, alacaklı tarafından “itirazın iptali” davası açılması durumunda, menfi tespit davasında ileri sürülebilecek iddialar, itirazın iptali davasında savunma sebebi olarak ileri sürülebileceğinden, bu durumda borçlunun ayrı bir menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmadığı açıktır....
- K A R A R - Borçlunun ihtiyati hacze konu bono için açmış olduğu menfi tespit davasının reddine dair verilen karar nedeniyle mahkemece alacağın ilama dayalı olduğunun kabul edildiği anlaşılmaktadır. Ancak menfi tespit davasının reddine ilişkin karar bir eda hükmü olmayıp, tespit hükmüdür. Bu nedenle alacağın dayanağı bono olup, bedelsizlik iddiası ile açılan menfi tespit davasının reddine ilişkin mahkeme kararı değildir. Alacaklı da ihtiyati haciz istemini menfi tespit davası sonucunda verilen ilama değil, bonoya dayandırmıştır. Bu nedenle teminatsız ihtiyati haciz kararı verilmesine imkân veren İcra ve İflâs Kanunu'nun 259,II hükmünün somut olayda uygulanma olanağı bulunmadığı gözetilmeden, teminatsız ihtiyati haciz kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 11.04.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi....
sayılı dosyasında menfi tespit davası açtığını 19.02.2007 tarihinde icra müdürlüğüne bildirdiği, şikayetçi 3. kişi ... tarafından açılan menfi tespit davası sonucu verilen ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 20/09/2013 tarih ve 2007/234 E. - 2013/366 K. sayılı kararı ile ...’nın 56.008,48 TL. borçlu olduğunun tespitine karar verildiği, kararda faize ilişkin hüküm kurulmadığı, bahse konu kararın Yargıtay ... HD.'nin 12/03/2015 tarih, 2014/5134 E. - 2015/2978 K. sayılı ilamı ile onanarak kesinleştiği görülmüştür. Somut olayda; menfi tespit davası sonucunda, şikayetçi 3. kişi ...’na 29/07/2015 tarihi itibariyle 110.365,48 TL.'...
TL tutarındaki borcun ödendiğini, ancak bu ödemelerin faiz ve masraflardan düştüğünü, bu hususun müvekkilini zarara uğrattığını, talep edilen faizin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, zaman aşımına uğramış borcun müvekkilinden talep edilemeyeceğini, müvekkilinin dava dışı takip borçlusu davalı şirkete borçlu olmadığının tespit edilmesini, dava değerinin %20 sinden az olmamak üzere davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Menfi tespit davasının kısmi açılamayacağını, ödeme yapıldıktan sonra menfi tespit davası açılamayacağını, ödeme emrine itiraz etmeyip zaman aşımı itirazını ileri sürmeyen ve borcu kabul edip ödeme yapan kişinin menfi tespit davası açmakta hukuki yararının bulunmadığını, davanın öncelikle usulden, aksi takdirde esastan reddini talep etmiştir. Antalya ... İcra Müdürlüğünün ... esas sayılı dosyasının UYAP sistemi üzerinden gönderilen evraklarının incelenmesinde; Toplam ......
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit istemine ilişkin davada Kayseri 1. Aile ve 2. Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belli edilmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi gereği düşünüldü: K A R A R Dava, yoksulluk ve iştirak nafakasından dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, tarafların boşandıkları, yoksulluk ve iştirak nafakası için 4.200.00.- YTL: değer gösterilerek 29.01.2007 tarihinde sulh hukuk mahkemesinde menfi tespit davası açıldığı, davacının menfi tespit talebinde bulunduğu, uyuşmazlığın aile hukukunu ilgilendirdiği anlaşılmaktadır. Somut oluyda; iştirak ve yoksulluk nafakası nedeniyle menfi tespit talebinde bulunulduğuna göre, aile hukukundan kaynaklanan bir uyuşmazlık olduğu anlaşılmakla, 4787 Sayılı Yasa uyarınca görevli mahkeme, Kayseri 1. Aile Mahkemesidir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Menfi tespit Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı menfi tespit davasına dair karar, davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Dava, kira borcu bulunmadığına ilişkin menfi tespit ve depozito bedelinin iadesi istemine ilişkindir. Mahkemece, depozito bedelinin iadesi isteminin kabulüne, 1.300 TL kira borcuna yönelik menfi tespit isteminin reddine kararv erilmiştir....
Davacının menfi tespit davası açabileceğini kabul eden mahkeme kararının onanması gerektiğinden sayın çoğunluğun bozmaya ilişkin görüş ve düşüncesine katılamıyorum....
Anılan hüküm uyarınca söz konusu teminat mektubu menfi tespit davasının kesinleşmesi halinde paraya çevrilerek, ilamda hükmedilen kötüniyet tazminatı olan 65.583 TL’nin tahsilinde kullanılacaktır. Somut olayda ise menfi tespit davasının reddi kararının kesinleşmesinden önce mahkemeye verilen teminat mektubunun paraya çevrilmesi mümkün değildir. Menfi tespit davasına bakan ticaret mahkemesi de icra mahkemesine yazdığı 06/08/2015 tarihli yazısında bu yönde görüş bildirmiştir. Bu nedenle alacaklının bu yöndeki talebini reddeden icra müdürlüğü kararı isabetli olup bu kararın iptali yönündeki şikayetin reddine ilişkin mahkeme kararının onanması yerine asıl alacağın %15 tutarı dışında kalan teminat mektubu kısmının paraya çevrilerek alacaklıya ödenmesi yerindeki Dairemizin sayın çoğunluğunun görüşüne katılmıyorum....
Bu aşamada eda davası açma hakkı olmayan üçüncü kişinin eda davasının öncüsü olan menfi tespit davasını açmada hukuki yararı vardır. Bu genel menfi tespit davası İİK m. 89 da belirtilen özel menfi tespit davasından farklıdır. İİK m. 89 daki özel menfi tespit davasının sebebi (dayandığı vakıa) üçüncü kişinin takip borçlusuna borçlu olmadığı vakıasıdır. Üçüncü kişinin açacağı genel menfi tespit davasının sebebi ise, takip alacaklısının, üçüncü kişinin takip borçlusuna borçlu olmadığını bildiği halde, kötü niyetle onu hataya düşürerek borcun üçüncü kişinin zimmetinde sayılmasını sağlamış olan kötü niyetli alacaklıya borçlu olmadığı vakıasıdır Üçüncü kişinin on beş gün içinde menfi tespit davası açmamış olması üzerine, takip alacaklısı ile üçüncü kişi arasında bir icra takibi varmış, bu takip kesinleşmiş ve üçüncü kişi bu icra takibinin borçlusu olmuş gibi hukuki durum doğmuştur (borç üçüncü kişinin zimmetinde sayılmıştır)....