Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Ltd Şti ile davalı banka arasında imzalanan ikinci genel kredi sözleşmesinde ve bonoda davacının kefil olarak imzasının bulunmaması nedeniyle ikinci kredi sözleşmesinde davacı tarafından ödenen taksit miktarları toplamı olan 97.992,15.-TL’nin avans faizi ile birlikten davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 19/03/2013 tarihli genel kredi sözleşmesinden dolayı davacının davalıya 58.795,51 TL borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, davalı banka tarafından davacıdan istenen 156.868,74.-TL kredi borcu ve 400.000.-TL’lık teminat bonosundan dolayı davacının borçlu olmadığının tespitine ilişkin menfi tespit davasıdır. Mahkemece, davacının bonodan dolayı menfi tespit talebinin kabulüne, krediden dolayı da borçlu olmadığının tespiti ile bu kredi borcu nedeniyle davalı bankaya ödenen 97.992,15....

    "İçtihat Metni"Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit -istirdat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı banka ile dava dışı ... arasında imzalanan Genel Nakdi ve Gayri Nakdi Kredi Sözleşmesini davacı ... müteselsil kefil olarak imzalamıştır Davacı banka kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için borçlu ve kefil hakkında icra takibi yapmıştır. Dava, kredi borcunun kredi borçlusu tarafından ödendiği kredi borçlusunun aracındaki rehnin kaldırıldığı dolayısı ile davalı bankaya borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Davalı vekili, davanın reddini istemiştir. Davacı takipten ve davadan sonra ödemeleri yapmıştır....

      gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-Dava, kredi sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit ve istirdat istemlerine ilişkindir....

        Davalı vekili, kredi kartının davacının imzası alınmak suretiyle bizzat kendisine teslim edildiğini, kredi kartından yapılan harcamalardan davacının sorumlu olduğunu belirterek, davanın reddine ve %40 oranında tazminata karar verilmesini istemiştir. Mahkemece yapılan yargılama ve toplanan deliller doğrultusunda, sözleşmedeki imzanın davacının eli ürünü olmadığının belirlendiği gerekçesiyle davanın kabulüne, icra takibinden dolayı borçlu olunmadığının tespitine, %40 oranında tazminata ve 3.476,66 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir. Dava taraflar arasında düzenlendiği belirtilen kredi kartı sözleşmesinden kaynaklanan alacak nedeniyle menfi tespit ve istirdat istemine ilişkindir....

          ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA GEREKÇELİ KARAR ESAS NO : 2021/277 Esas KARAR NO : 2022/652 DAVA : Menfi Tespit (Kefalet Sözleşmesinden Kaynaklanan) DAVA TARİHİ : 04/05/2021 KARAR TARİHİ : 23/09/2022 GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 26/09/2022 Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kefalet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; Davalı banka tarafından dava dışı ...'e kullandırılan 100.000,00-TL tutarlı 18.05.2015 tarihli genel kredi sözleşmesinde müvekkilin kefil sıfatıyla yer almasına rağmen genci kredi sözleşmesinde yer alan kefiller kısmında bulunan yazı ve rakamlar müvekkilin kendi el yazısı ürünü olmadığından 6098 sayılı Yasa m.583 gereği ortada geçerli bir kefalet sözleşmesi bulunmadığının tespiti ile müvekkil aleyhine başlatılan ... icra Dairesi’nin ... Esas sayılı dosyası bakımından müvekkilin borçlu olmadığı yönünde menfi tespit kararı verilmesi ile ilgili ... İcra Dairesi’nin ......

            Menfi tespit ve istirdat davaları 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun (İİK) 72. maddesinde düzenlenmiştir. Maddeye göre; borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Borçlu, menfi tespit davası zımmında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa davaya istirdat davası olarak devam edilir. İspat yüküne ilişkin yukarıda açıklanan genel kural menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da, tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir....

              tarihinden itibaren davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davanın menfi tespit ve istirdat davası olması nedeniyle menfi tespit davası yönünden davacı yararına maktu vekalet ücretine, istirdat davası yönünden talep olunan miktar dikkate alınarak taraflar yararına nispi vekalet ücretine hükmedilmesine, yargılama giderlerinin ise istirdat davasına konu edilen talep miktarı ile kabul miktarı dikkate alınmak suretiyle paylaştırılmasına karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

                Başka bir şekilde ifade etmek gerekirse, menfi tespit davası icra takibinden önce sonuçlanmaz ve ihtiyati tedbir kararı verilmemiş olması (veya ihtiyati tedbir kararının kaldırılması) nedeniyle, (menfi tespit davası görülmekte iken) borç alacaklıya (davalıya) ödenmiş olursa, menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilir (m.72/6); yani menfi tespit davası (kendiliğinden) istirdat davasına dönüşür; bu hâlde mahkeme menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam eder (Kuru, Baki: İstinaf Sistemine Göre Yazılmış İcra ve İflâs Hukuku Ders Kitabı, Ankara, 2017, s. 146). Bu durumda İİK’nın 72/6 maddesi gereğince bedele dönüşen isteminin temeli menfi tespit davasıdır. Menfi tespit davasında ispat yükü, kural olarak davalı alacaklıya düşer. Davacı (borçlu), davalının (alacaklının) varlığını iddia ettiği hukukî ilişkiyi (meselâ borcu) sadece inkâr etmekle yetinmekte ise, yani bu hukukî ilişkinin (borcun) hiç doğmadığını ileri sürmekte ise ispat yükü davalıya düşer....

                  İtirazın iptali davasından önce menfi tespit davası açılması durumunda sonra açılacak itirazın iptali davasında hukuki yararın var olduğu kabul edilmektedir. Menfi tespit davası sonucunda (davanın reddi) alınan kesin hüküm itirazın iptali davası açılmaksızın icra takibinin devamını sağlamayacaktır. Menfi tespit davasından sonra karşılık dava veya ayrı bir dava olarak itirazın iptali davası açılması mümkündür (Kuru, B.: İcra ve İflas Hukukunda Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, Ankara 2003, s. 87- 88, 119). İtirazın iptali davası, menfi tespit davasından daha geniş talepli bir dava olduğu için aralarında derdestlik anlamında bir ilişki bulunmamaktadır....

                  "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Uyuşmazlık; genel kredi sözleşmesine kefaletten kaynaklanan menfi tespit ve istirdat istemine ilişkindir. SONUÇ: Davanın bu niteliğine göre, inceleme görevi Yargıtay 11. Hukuk Dairesinindir. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere Yargıtay 11. Hukuk Dairesine gönderilmesine 20/10/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi....

                    UYAP Entegrasyonu