Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı vekili, borçtan kurtulanın dava dışı....olduğunu, bu nedenle husumetin takip borçlusuna yöneltilmesi gerektiğini, İİK.nun 72.maddesi uyarınca menfi tespit, istirdat davası açma hakkının sadece borçluya ait olduğu, açılacak davanın davacısının borçlunun olması gerektiğini, üçüncü kişi olamayacağını, davacı ile takip borçlusu arasında organik bağ bulunduğunu, yapılan devir işleminin muvaazalı olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, davacı tarafından yapılan ödemenin takip borçlusunun borcunu ifa niteliğinde olduğu, menfi tespit ve istirdat davasında davacı sıfatının takip borçlusuna ait bulunduğu, borcu ödemiş olan 3.kişinin takip alacaklısına karşı menfi tespit ve istirdat davası açamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

    Bunun için, takip devam ederken alacaklıya karşı menfi tespit davası açabileceği gibi, böyle bir menfi tespit davası açmamış ve borcu cebri icra tehdidi altında ödemiş ise ödemiş olduğu paranın kendisine verilmesi için alacaklıya karşı istirdat davası açabilir. (Kuru, Baki: İcra ve İflâs Hukukunda Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, Ankara 2003, s. 233) Menfi tespit davası icra takibinden önce sonuçlanmaz ve ihtiyati tedbir kararı verilmemiş olması (veya ihtiyati tedbir kararının kaldırılması) nedeniyle, (menfi tespit davası görülmekte iken) borç alacaklıya (davalıya) ödenmiş olursa, menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilir (m.72/6); yani menfi tespit davası (kendiliğinden) istirdat davasına dönüşür; bu hâlde mahkeme menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam eder (Baki Kuru, İstinaf Sistemine Göre Yazılmış İcra ve İflâs Hukuku Ders Kitabı, Ankara, 2017, s. 146)....

      Asliye Hukuk Mahkemesinde açtıkları menfi tespit davasında her iki senetten dolayı 1.500.000.000 TL borçlu olmadıklarına karar verilerek kesinleştiğini, davalının haksız tahsil ettiği paranın faiz ve fer'ileriyle birlikte tahsili için başlattıkları icra takibinin itiraz sonucu durduğunu belirterek, itirazın iptaliyle takibin devamına, % 40 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, alacağın icra marifetiyle 24.08.1999 tarihinde tahsil edilmesine rağmen menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştürülmediğini, istirdat davası için yasada öngörülen 1 yıllık hak düşürücü sürenin geçirildiğini belirterek davanın reddini istemiştir....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : İstirdat-Menfi tespit Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı istirdat ve menfi tespit davasına dair karar, davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Davacılardan ... tarafından Av. ...'a verilen vekaletnamede davadan feragat yetkisi olmadığı anlaşıldığından, davadan feragat yetkisini içeren vekaletnamenin ilgilisinden temin edilerek evraka eklenmesi ve bundan sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere gönderilmesi için dosyanın mahalline GERİ ÇEVRİLMESİNE,13.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

          İcra takip dosyasının incelenmesinde; kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla başlatılan takip, nedeniyle menfi tespit-istirdat davası açıldığı, davanın görüldüğü ... 20. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2011/468 Esas sayılı dosyasında 31.01.2012 tarihinde "...takibe konu alacak yönünden davacının borçluya borçlu olmadığının tespiti ile bu dosyada tahsil edilen 156.565,68 TL'nin davalıdan istirdadına" karar verildiği, alacaklı vekilinin anılan davada hükmedilen miktarla ilgili olarak tahsil ve cezaevi harcı miktarının mahsubu yapılarak dosyaya depo edilecek miktarın belirlenmesini istediği, İcra Müdürlüğü'nce talebin reddedildiği anlaşılmaktadır. Menfi tespit istirdat davası sonucunda; Mahkemece 156.565,68 TL'nin davalıdan istirdadına karar verildiğine göre, alacaklı vekilinin talebinin reddi yönündeki İcra Müdürlüğü kararı yerindedir....

            Tüketici mahkemesinin 27/09/2018 tarih, 2018/228- 623 E.K sayılı kararı olduğu, davanın menfi tespit olarak açıldığı, ıslah ile borcun tamamının ödendiği ve müddeabihi ıslah ederek 10.298,21 TL nin davalıdan alınarak davacıya verilmesinin talep edildiği, mahkeme gerekçesinde maaş haczi nedeniyle tahsil edilen tutarların borçtan sorumlu olmayan alacaklı T3 alınması nedeniyle istirdat talebinin kabul edildiği ve belirli bir miktarın davalıdan alınarak davacı T3 verilmesine şeklinde hüküm bulunduğu, kural olarak tespit davalarının kesinleşmeden icra takibine konu edilemeyeceği ancak menfi tespit sırasında haciz baskısı altında para tahsili halinde menfi tespit davasının artık istirdat davasına kendiğilinden dönüşeceği, zaten ilam davacısının ıslah talebinde bulunarak istirdat talep ettiği ve mahkemece belirli miktar paranın ilam davalısından alınıp, davacısına verilmesine şeklinde likit bir hüküm kurulduğu, istirdat davasının bir bakıma alacak niteliğinde olduğu, para alacaklarına ilişkin...

            Menfi tespit davasında öncelikli olarak bir alacağın varlığının tartışıldığı ve davanın devamı sırasında cebri icra tehdidi altında ödeme yapılması durumunda menfi tespite ilişkin talebin istirdat talebine dönüşmesi kuvvetle muhtemel olduğu , alacak ve tazminat ilişkin istirdat taleplerinin arabuluculuk dava şartına tabi olduğu tartışmadan varestedir....

            Takibe konu ilamın konusunun menfi tespit davasından dönüşen istirdat davasından kaynaklanmadığı, menfi tespit talebinin reddine karar verildiği ve istirdat talebine ilişkin hüküm kurulduğu, istirdat kararının icrası için kesinleşmesi gerekmediğinden dosya kapsamı, delil durumu, gerekçe değerlendirildiğinde mahkeme kararında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmadığı görülmekle istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1- b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur....

            vekilinin yazılı delil ibraz edemediği gibi yemin deliline de başvurmayacaklarını mahkemeye bildirdiği , bu nedenle asıl dava olan menfi tespit davasının yerinde olmadığı, birleştirilmesine karar verilen istirdat davasında ise, davalı ...’ın emniyetçe alınan 15.10.2001 tarihli ifadesinde senedi bir otomobil satımı nedeniyle birleşen davanın davacısı ...’den aldığını ifade ederek senedi talil ettiği ve ispat külfetinin bu durumda yer değiştirerek davalı ...’a geçtiği, davalının araç satımı hususundaki savunmasını ispat edemediği için birleştirilen istirdat davasının haklı olduğu gerekçesiyle asıl dava olan menfi tespit davasının reddine, birleştirilmesine karar verilen istirdat davasının ise kabulüne karar verilmiş, hüküm asıl davanın davacıları olan Ali Özgür Ulusoy ile ... vekili ve birleştirmesine karar verilen davanın davalısı olan ... vekilince temyiz edilmiştir....

              Somut olayda uyuşmazlık, menfi tespit, istirdat ile tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.Dosya kapsamından tarafların 2005 yılında boşandıkları anlaşılmaktadır.Davacı, boşanma sonrsında davalı eşi ve çocukları ile birsüre biraya gelerek birlikte yaşadıklarını idda ederek bu dönem için davlı tarfından talep edilen nafaka yönünden borçlu olmadığının tespit edilmesine, ödediği nafakaının istirdatına ve bu dönmede kendi adına kayıtlı olan ancak yarı hissesini davalıya devrretini belirttiği taşınmazın tapusunun iptali ile tamamının adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir. Dava mal rejimi tasfiyesinden kaynaklanan bir dava olmayıp,boşanan eşler arasında nafaka alacağından kaynaklanan menfi tespit, istirdat ile tapu iptal ve tescil davasıdır. Bu durumda uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir....

                UYAP Entegrasyonu