Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bu halde; bilirkişi raporu doğrultusunda müvekkilimin eldeki takip dolayısıyla borçlu olmadığına, fazladan ödenen 1.078,00 TL'nin davalı yandan tahsili ile müvekkilime iadesine karar verilmesini talep ederiz." şeklinde istirdat talebinde bulunduğu, kaldı ki İİK'nun 72/6. maddesi gereğince borçlunun açmış olduğu menfi tespit davasında, dava konusu borcu alacaklıya ödemiş olursa açılmış olan menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edileceği ve bu durumda borçlunun menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştürülerek devam edilmesi için bir talepte bulunmasına gerek olmadığı anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, verilen karar usul ve yasaya uygun olduğundan Adalet Bakanlığı’nın bu yöne ilişen kanun yararına temyiz talebinin reddi gerekir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle Adalet Bakanlığı’nın kanun yararına bozma talebinin reddine, dava dosyasının mahalline iade edilmek üzere Adalet Bakanlığına gönderilmesine, 07.11.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi....

    Davacı vekili, davalının, müvekkilinin oğlu aleyhine icra takibi başlattığını, takibin devamında müvekkilinin oğluna borcu olduğundan bahisle İİK 89. madde gereği haciz ihbarnameleri gönderdiğini, müvekkilinin icra takip borçlusu oğluna borcu olmadığını belirterek menfi tespit ve yapılan tebligatların gönderilmesinde davalının kötü niyetle hareket etmesi sebebiyle rahatsız olduğunu belirterek manevi tazminat isteminde bulunmuştur. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine ve manevi tazminat isteminin reddine karar verilmiştir. Dosya kapsamından; davalının vekili olduğuna dair sunulan herhangi bir vekaletnamenin olmadığı, fakat mahkemece manevi tazminat isteminin reddi sebebiyle davalı lehine hükmün ikinci bendinin üçüncü sırasında vekalet ücreti takdir edildiği anlaşılmaktadır....

      HMK’nın 106. maddesinde düzenlenen tespit davasının özel bir şekli olan menfi tespit davası, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davası olarak nitelendirilemez. Bu dava sonucunda, borçlunun borçlu olmadığının anlaşılması halinde borçlu olunmayan kısım belirtilmek suretiyle olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştüğü hâllerde dahi olumsuz tespit hükmü kurulması gerekmektedir. Başka bir deyişle, menfi tespit davasının niteliği gereği verilen kararlarda, yalnızca davacının borçlu olup olmadığı belirlenmekte, borçlu olmadığı kısma ilişkin olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Bu hüküm, herhangi bir alacağın tahsilini gerektirir nitelikte bir ilam olmadığından esasa yönelik olarak İİK m. 32 uyarınca doğrudan ilamların icrası yolu ile takibe konulamaz. Oysa arabuluculuk sonucu verilen kararlar ilam hükmünde olup, cebri icra yoluna başvurulabilecek niteliktedir....

        Bu durumda yukarıda anılan kanun hükmü gereğince menfi tespit davası devam ederken takip konusu borcun icra tehdidi altında ödenmesi halinde menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştüğü gözetilerek işin esasına girilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde davanın reddinde isabet görülmemiştir." denilmiştir. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde,davalı ..., Şerafettin Özbek ve ... tarafından bono düzenlendiği ve bononun teminat altına aldığı kredinin ... tarafından ödendiği, bononun banka tarafından davalı ... Akyürek'e verildiği, davalı ...'in, diğer davalı ...'...

          DAVA KONUSU : Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)|İstirdat KARAR : Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili aleyhine Bakırköy 3....

          Dava, İİK 72 maddesi gereğince bonodan dolayı borçlu olunmadığının, tespiti, haksız haciz nedeniyle kötü niyet tazminatı, uğranılan zarar ve manevi tazminat talebine ilişkindir....

            HMK’nın 106. maddesinde düzenlenen tespit davasının özel bir şekli olan menfi tespit davası, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davası olarak nitelendirilemez. Bu dava sonucunda, borçlunun borçlu olmadığının anlaşılması halinde borçlu olunmayan kısım belirtilmek suretiyle olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştüğü hâllerde dahi olumsuz tespit hükmü kurulması gerekmektedir. Başka bir deyişle, menfi tespit davasının niteliği gereği verilen kararlarda, yalnızca davacının borçlu olup olmadığı belirlenmekte, borçlu olmadığı kısma ilişkin olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Bu hüküm, herhangi bir alacağın tahsilini gerektirir nitelikte bir ilam olmadığından esasa yönelik olarak İİK'nın 32. maddesi uyarınca doğrudan ilamların icrası yolu ile takibe konulamaz. Oysa arabuluculuk sonucu verilen kararlar ilam hükmünde olup, cebri icra yoluna başvurulabilecek niteliktedir....

            "İçtihat Metni"Mahkemesi :Sulh Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacının keşidecisi olduğu hamiline düzenlenen 25.10.2007 tanzim tarihli 3.543.00 TL.'lik çeke istinaden davalı tarafından, davacı hakkında 12.11.2007 tarihinde icra takibi yapılmış, davacı 08.02.2008 tarihinde menfi tespit ve istirdat davası açma hakkını saklı tutarak borcu ödemiş, aynı tarihde de iş bu menfi tespit davası açılmıştır. Davalı vekili, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne, davacının çekle borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

              Mahkemece, menfi tespit davası sırasında paranın icra dairesine ödenildiği bildirilmemiş böylece davaya istirdat davası olarak bakılamamış ise daha sonra açılacak istirdat davasında bir yıllık hakdüşürücü süre menfi tespit davasının kararının kesinleştiği tarihten itibaren başlayacağı, somut olayda, davalıya ödemenin 14.5.2004 tarihinde yapıldığı, menfi tespit davasının kararının 08.01.2010 tarihinde kesinleştiği, davaya konu icra takibinin başlatıldığı tarih ile menfi tespit davasının kesinleştiği tarih arasında 1 yılı aşkın süre geçtiğinden davanın hakdüşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, 17.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                İİK'nun 72/1. maddesinde; " borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. ", İİK 72/6. maddesinde; " borçlu menfi tespit davası zımnında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edilir. " şeklinde düzenlenmiştir. Tüm dosya kapsamı incelendiğinde; davacı vekilince ... 14. İcra Müdürlüğü'nün ... E. sayılı dosyası, ... Bank ... Şubesi'ne ait ... tarihli ... sayılı 39.600TL bedelli çekteki lehtar imzasının müvekkiline ait olmadığından bahisle borçlu olmadığının tespiti için dava açmış olup, ... 14. İcra Müdürlüğünün ... tarihli yazı cevabı ekinde gönderilen dosya kapak hesabı ve reddiyat makbuzlarından 24/12/2019 tarihinde alacaklıya ödeme yapıldığı, İİK'nın 72/6. Maddesi uyarınca davanın istirdat davasına dönüşmüş olduğu anlaşılmış, alınan bilirkişi raporu ile takibe konu çekteki ... atfen atılı lehtar imzasının ...'...

                  UYAP Entegrasyonu