Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Görüldüğü gibi; “menfi tespit” niteliğindeki ödeme emrine itiraz/ödeme emrinin iptali davasının yedi günlük hak düşürücü süre içerisinde açılması zorunlu olduğu gibi, kendisine ödeme emri gönderilen borçlunun itirazları da üç nedenle sınırlandırılmıştır....

    Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili, davalının müvekkili aleyhine kambiyo senedine dayalı takip yaptığını, alacağın tahsili için ilgili dosyadan yenileme emri gönderildiğini, müvekkilinin ödeme emrindeki borçlu şahıs olmadığını, isim benzerliği nedeniyle yanlışlık yapıldığını ileri sürerek, yenileme emrinin iptalini, davalıdan tazminat tahsilini talep ve dava etmiştir....

      Anılan madde ile Kurum alacakları için 6183 sayılı Kanun'un 55. maddesi hükmü uyarınca düzenlenip tebliğ edilen ödeme emirlerine karşı 7 gün içerisinde dava açabilme olanağı bulunmaktadır. Ödeme emrinin iptali istemine ilişkin olarak anılan maddeye dayalı açılacak dava “menfi tespit” niteliğinde olup, “böyle bir borcu olmadığı” veya “kısmen ödendiği” veya “zamanaşımına uğradığı” iddiaları dışında başka bir itiraz nedeni ileri sürülemeyecektir. İtiraz davası için öngörülen 7 günlük sürenin hak düşürücü nitelikte olduğu konusunda kuşku bulunmamaktadır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.4.2001 gün ve 2002/21-201-297, 24.3.2004 gün ve 2004/10164-170 sayılı kararları). Hak düşürücü süre, niteliği itibariyle bir itiraz olup sonuçlarını kendiliğinden meydana getirir, re'sen göz önünde tutulmalıdır....

        Kurum, aynı tarih olan 09.07.2010 tarihli ve toplam 189.123,40 TL bedelli 9 ayrı ödeme emri düzenleyerek davacı şirkete 15.07.2010 tarihinde tebliğ etmiştir. Davacı şirket, süresinde ve 20.07.2010 tarihinde açtığı eldeki dava ile ödeme emirlerinin iptali ve Kuruma 189.123,40 TL yönünden borçlu olmadığının tespitini istemiş ve davadan bir gün sonra 21.07.2010 tarihinde de ödeme emirlerine konu 189.123,40 TL tutarı ihtirazi kayıtla tamamen ödeyip, 16.03.2012 tarihli beyan dilekçesiyle de menfi tespit talebini istirdat talebine çevirip 189.123,40 TL’nin ödeme tarihi olan 21.07.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle tahsilini istemiştir. Hükme dayanak kılınan bilirkişi raporunda; davacı şirketin kayıtları üzerinde yapılan incelemeye göre, davacı şirketin haciz ihbarnamesinin tebliğ edildiği 29.06.2010 tarihi itibariyle prim borçlusu limitet şirkete 12.685,20 TL, ödeme emrinin tebliğ edildiği 15.07.2010 tarihi itibariyle ise 27.995,58 TL borçlu olduğu anlaşılmıştır....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi Davacılar, kurum tarafından gönderilen ödeme emirlerinin iptaline, borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, davanın süre yönünden reddine karar vermiştir. Hükmün davacılar ile davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. K A R A R Dava, ödeme emrinin iptali ve menfi tespit istemine ilişkindir. Mahkemece, 6183 sayılı Kanun'un 58. maddesi gereğince 7 günlük hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....

            "İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi Dava ve birleşen dava, ödeme emirlerinin iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. 1-)Asıl dava yönünden yapılan incelemede; Kurum tarafından, ...sayılı takip dosyaları kapsamında çıkarılan 28.06.2010 tarihli 9 adet ödeme emrinin 30.06.2010 tarihinde bizzat davacıya tebliğ edildiği anlaşılmaktadır....

              Görüldüğü gibi; “menfi tespit” niteliğindeki ödeme emrine itiraz/ödeme emrinin iptali davasının yedi günlük hak düşürücü süre içerisinde açılması zorunlu olduğu gibi, kendisine ödeme emri gönderilen borçlunun itirazları da üç nedenle sınırlandırılmıştır. Kanun koyucu tarafından, tahsil edilmesi istenen alacak, kamusal nitelikte imtiyazlı olduğundan sürüncemede kalması önlenerek, hızla tahsilinin sağlanması istenmiş, bu nedenle kamu alacağına ilişkin takip kesinleştikten sonra, yeni ve ayrı bir menfi tespit davası açılması yönünde herhangi bir hüküm öngörülmemiştir....

                Davanın yasal dayanağını oluşturan 6183 sayılı Kanun'un 58. maddesinde ödeme emrine karşı dava açma süresi 7 gün ile sınırlandırmıştır. İtiraz davası için öngörülen 7 günlük sürenin hak düşürücü nitelikte olduğu konusunda kuşku bulunmamaktadır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.4.2001 gün ve 2002/21-201-297 ve 24.3.2004 gün ve 2004/10164-170 sayılı Kararları). Ödeme emrinin iptaline yönelik dava “menfi tespit” niteliğinde olup, maddede belirtilen; “böyle bir borcu olmadığı”, “kısmen ödendiği” veya “zamanaşımına uğradığı” yönündeki iddialar dışında yeni ve ayrı bir itiraz nedeni ileri sürülemeyecektir. İcra ve İflas Kanununun 72. maddesine koşut bir düzenlemeye 6183 sayılı Kanunda yer verilmemiş olması karşısında, 7 günlük hak düşürücü süreyi geçiren borçlunun, aynı konuda yeni bir menfi tespit davası açma olanağı bulunmamaktadır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 03.10.2007 gün ve 2007/21-623- 717 ve 26.04.2006 gün ve 2006/21-198-249 sayılı Kararları)....

                  İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; davacının 08/09/2012- 17/03/2016 tarihleri arasında dava dışı şirkette üst düzeyde sorumluluk taşıyan muhasebe müdürü olduğu, dava dışı şirketin davacının şirketi münferiden temsile yetkili muhasebe müdürü olduğu dönemi kapsayan 2013- 2015 dönemlerine ait vergi borçlarından dolayı kurum tarafından 31.06.2016 tarihli ödeme emri tanzim edildiği, söz konusu ödeme emrinin davacıya 07.02.2017 tarihinde tebliğ edildiği, davacı tarafından ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren 7 günlük süre içerisinde ödeme emrinin iptali talebi ile dava açılmadığı, dosya kapsamında davacı yanca, ödeme emri tebliğinin usulüne uygun olmadığı ileri sürülmediği gibi hakdüşürücü sürede ödeme emrinin iptalinin de talep edilmediği, 6183 sayılı Kanunda, İcra ve İflas Kanununun 72. maddesine koşut bir hükme yer verilmemesi karşısında, yasada öngörülen 7 günlük itiraz süresini geçiren kamu alacağı borçlusunun aynı konuda...

                  Görüldüğü gibi; “menfi tespit” niteliğindeki ödeme emrine itiraz/ödeme emrinin iptali davasının yedi günlük hak düşürücü süre içerisinde açılması zorunlu olduğu gibi, kendisine ödeme emri gönderilen borçlunun itirazları da üç nedenle sınırlandırılmıştır. Davanın yasal dayanağını oluşturan 6183 sayılı Kanunun 58.maddesine göre; kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahıs, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren yedi (7) gün içinde alacaklı tahsil dairesine ait itiraz işlerine bakan vergi itiraz komisyonu nezdinde itirazda bulunabilir. İtiraz etmezse borç kesinleşmiş olur. Diğer taraftan 6183 sayılı Kanunun 54. maddesi hükmü uyarınca da süresinde ödenmeyen amme alacağı tahsil dairesince cebren tahsil olunur. Amme borçlusunun borcuna yetecek miktarda mallarının haczedilerek paraya çevrilmesi de maddede belirtilen cebren tahsil şekillerinden birisidir....

                    UYAP Entegrasyonu