Tasarrufun iptali davasının esastan karar bağlanabilmesi için davacının, davalı borçlu nezdinde gerçek ve kesinleşmiş bir alacağının mevcut olması gerekir. Bu husus dava ön şartıdır. İcra takibi kesinleştikten sonraki aşamada menfi tespit davası açılması halinde ise, durum ve koşullara göre, bu dava, eldeki dava bakımından bekletici mesele teşkil edebilir. Somut olayda, davalı/takip borçlusu T6 tarafından işbu dava açıldıktan sonra, 02/03/2018 tarihinde, takibe dayanak senetten dolayı İstanbul Anadolu 28. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/91 Esas sayılı dosyası ile menfi tespit davası açılmıştır Yargısal uygulamalarda tasarrufun iptali davalarından sonra açılan menfi tespit davalarının sırf davayı uzatma amaçlı olduğu gerekçesi ile beklenmesine gerek görülmemekle birlikte, her davanın somut özelliğine göre değerlendirme yapılmak gerektiği, bu cümleden olarak, İstanbul Anadolu 28....
Aynı icra takibi nedeniyle davalı tarafından,Bakırköy ..Asliye Ticaret Mahkemesinin ...esas sayılı dosyası ile 26/09/2014 tarihinde itirazın iptali davası davacı aleyhine açılmış olup, itirazın iptali davasının açılmasından sonra işbu menfi tespit davası 27/09/2022 tarihinde açılmıştır. Menfi tespit davasının itirazın iptali davasından sonra açılmış olması nedeniyle davalının bu davayı açmakta hukuki yararı bulunmamaktadır. Zira menfi tespit davasında ileri sürülebilecek hususlar itirazın iptali davasında da ileri sürülebilecektir. Hukuki yararın varlığı dava şartlarından olup, mahkemece de bu hususun resen dikkate alınması gerekmesi nedeniyle,davacı tarafından açılan menfi tespit davanın hukuki yarar yokluğundan reddedilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Davacı vekili menfi tespit talebi yanında davalıdan olan alacağının tahsili amacıyla da huzurdaki davayı açmıştır.Bakırköy ......
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takipte borçlu, menfi tespit davasının kabulü üzerine icra müdürlüğüne başvurarak, konulan hacizlerin kaldırılmasını talep etmiş, icra müdürlüğünce istemin reddine karar verilmesi üzerine, bu kararın iptali için şikayet yoluyla icra mahkemesine başvurmuş mahkemece şikayet kabul edilerek hacizlerin kaldırılmasına karar verilmiştir. Menfi tespit davasını düzenleyen İİK'nun 72/5. maddesinde; "Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur....
Aynı icra takibi nedeniyle davalı tarafından davacı aleyhine itirazın iptali davası açılmış olup, itirazın iptali davasının açılmasından sonra işbu menfi tespit davası 27/04/2021 tarihinde açılmıştır. Menfi tespit davasının itirazın iptali davasından sonra açılmış olması nedeniyle davalının bu davayı açmakta hukuki yararı bulunmamaktadır. Zira menfi tespit davasında ileri sürülebilecek hususlar itirazın iptali davasında da ileri sürülebilecektir. Hukuki yararın varlığı dava şartlarından olup, mahkemece de bu hususun resen dikkate alınması gerekmektedir. Bu nedenle mahkemece hukuki yarar yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi doğru olmuştur. (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi'nin 16/06/2020 tarih ve 2018/1702 E., 2020/1048 K.sayılı ilamı da bu yöndedir.)...
Bölge adliye mahkemesince; davanın, ibraz tarihi yazılı bulunmayan zamanaşımına uğramış çeke dayalı olarak ciro yolu ile hamil tarafından keşideciye karşı yapılan ilamsız takibe itirazın iptali davası olduğu, sebepsiz zenginleşmeye istinaden açılan davalarda keşidecinin sebepsiz zenginleşmediğini ispat ile mükellef olduğu, menfi tespit davasında verilen cevap ile alacaklı olduğunu ileri süren alacaklı tarafından zamanaşımı süresinin kesildiği, davacının menfi tespit davasında verilen red kararı üzerinden 1 yıllık zamanaşımı süresi geçmeden bu davayı açtığı, davaya konu çeklerin de aralarında bulunduğu menfi tespit davası ile İcra Hukuk Mahkemesinde görülen davalarda, imza inkarında bulunulmayıp bilakis kabul edilerek taleplerde bulunulduğu, borçlu keşidecinin son celsede ileri sürdüğü imza itirazının çelişkili davranış nedeniyle incelenmediği ve davalı şirketin, ticari defter kayıtlarının incelenmesi sonucu çekler nedeniyle borçsuzluğunun tespit edilemediğinin anlaşılmış bulunmasına göre...
İcra ve İflas Kanununun 72. maddesine koşut bir düzenlemeye 6183 sayılı Kanunda yer verilmemiş olması karşısında, 7 günlük hak düşürücü süreyi geçiren borçlunun, aynı konuda yeni bir menfi tespit davası açma olanağı bulunmamaktadır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 03.10.2007 gün ve 2007/21-623- 717 ve 26.04.2006 gün ve 2006/21-198-249 sayılı Kararları). Ancak,6183 sayılı Kanun'un 79/4. maddesi menfi tespit davası açılabileceğine izin vermiş olmakla birlikte bu yol, üçüncü kişiler bakımındandır. Herhangi bir nedenle itiraz süresininin geçirilmesi halinde üçüncü kişi, haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açmak ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibariyle amme borçlusuna borçlu olmadığını veya malın elinde bulunmadığını ispat etmek zorundadır....
Ödeme emrine süresinde itiraz etmiş borçlunun da menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmaktadır.Çünkü ilamsız takibe itiraz halinde yalnızca takibin durmasını sağlamakta olup icra takibini ortadan kaldırmamaktadır.Takibin iptali ise menfi tespit davasının sonunda hüküm altına alınacak bir sonuçtur.Aksinin kabulü borçluyu,itirazın iptali davasının açılmasını beklemeye zorlamak ve alacaklı tarafından itirazın iptali davası açılana dek sürüncemede kalmış --- altında tutacak olup borçlunun hukuki yararı var kabul edilmelidir.Hukuk Genel Kurulu da bu görüşte olup,Yargıtay dairelerinin eski tarihli kararlarında aksi görüşte kararlar mevcut olsa da güncel kararları da bu yöndedir....
Bu durumda fesihte haklı kabul edilen ... sahibi uğradığı menfi zararın ödetilmesini yükleniciden isteyebilir. (BK.108/II mad.) Menfi (olumsuz) zarar, kısaca sözleşme akdedilmiş olmasaydı uğranılmayacak olan zarar olarak tanımlanabilir. Menfi zarar, “a-Fiili zararlar (sözleşmenin kurulması ve işin görülmesi için yapılan giderler), b-Feshedilen sözleşmeye göre edimin yerine getirileceği düşüncesiyle daha elverişli koşullarla sözleşme yapma imkanından yoksun kalındığı için –kaçırılmış fırsat nedeniyle- doğan zararlardan ibarettir. Davacı da (b) şıkkında açıklanan zararını dava etmiştir. Hükme dayanak bilirkişi kurulu raporunda, menfi zarar 127.160.724.095 TL müsbet zarar 279.551.725.895 TL hesaplanmış, mahkemece menfi zarar tutarına hükmedilmiştir. Oysa bilirkişilerin müsbet zarar ismiyle hesapladıkları tutar yukarda açıklanan menfi zarar hesabına ilişkin yönteme uygundur....
Davacı, İİK’nun 89.maddesi uyarınca çıkarılan haciz bildirisinin tebliğinden itibaren süresinde takip alacaklısına karşı menfi tespit davası açmıştır. İİK 89/3 haciz ihbarnamesini olan 3 kişi haciz ihbarnamelerine karşı şikayet yoluna gidebileceği gibi menfi tespit davası da açabilir. Menfi tespit davasının açıldığı tarihte haciz ihbarnamesi iptali edilmediğine göre üçüncü kişi davacının menfi tespit davası açmakta hukuki yararı vardır. Daha sonra haciz ihbarnamesinin iptal edilmesi halinde menfi tespit davası konusuz kalır. Bu durumda, konusu kalmayan menfi tespit davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına şeklinde hüküm kurulup yargılama gideri vekalet ücreti ve tazminat talebi yönünden dava tarihindeki haklılık durumu gözetilmelidir. Mahkemece bu yönlerin gözetilmemesi isabetsiz ise de temyiz edenin sıfatına göre bozma nedeni yapılmamıştır....
Davalı vekili, sehven başlatılan iki takibin de davacının itirazı üzerine durduğunu, ilamsız icra takibinde borçlunun itirazının üzerinden 1 yılı aşkın süre geçmiş olmasına rağmen itirazın iptali davasının açılmadığını, ipotek de fekkolunduğundan takibe devam imkanının bulunmadığını, anılan takiplerin borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlamadığını, hukuki yararın bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, acentelik sözleşmesine dayalı ilamsız icra takibine davacının itiraz ettiği, davalı tarafından itirazın iptali davası açılmadığı, ipoteğin de takipten önce kaldırıldığı, alacaklının itirazın kesin kaldırılmasını talep edemeyeceği gibi ipotek konusu borcun ödendiği, ipotek daha önce fekkedildiğinden davacının şikayet yoluna giderek takibin iptalini sağlayabileceği, artık menfi tespit davası açmada hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....