Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı vekili cevabında, davacının takibe itiraz ederek durdurduğunu, bu nedenle menfi tespit davası açılamayacağını, davacının kaçak elektrik kullandığının 01.04.2004 tarihinde tespit edildiğini belirterek davanın reddini istemiştir. Mahkemece iddia, savunma ve toplanan delillere göre, davacının kaçak elektrik kullanmadığının bilirkişi incelemesi sonucu saptandığı, kaçak elektrik tutanağında kaçak hattın nereden ve nasıl çekildiği konusunda açıklık bulunmadığı gerekçesiyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davalı tarafından 11.05.2004 tarihinde başlatılan ilamsız icra takibine borçlu 07.06.2004 tarihinde itiraz ederek takibi durdurmuştur. Takibe itiraz eden ...Ltd.Şti.08.06.2004 tarihinde takip konusu alacaktan dolayı borçlu olmadığının tespitini talep ederek menfi tespit davası açmıştır. Menfi tespit davası açılabilmesinin borçlunun bu davayı açmada hukuki yaranının bulunması gerekir....

    VEKİLİ : DAVA : Menfi Tespit (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) DAVA TARİHİ : 28/06/2021 KARAR TARİHİ : 05/11/2021 YAZIM TARİHİ : Mahkememizde görülmekte bulunan Menfi Tespit (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı tarafından müvekkili aleyhine Bursa 12. İcra Müdürlüğünün ... sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin davalıya herhangi bir borcu olmadığını, icraya konu edilen senedin teminat senedi olduğunu, senedin davalı tarafından aralarındaki anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğunu, buna dair suç duyurusunda bulunulduğunu, bu nedenlerle menfi tespit davası açılmasında hukuki yararı olduğunu, davanın kabulü ile %20 oranında kötü niyet tazminat talebi ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmişlerdir....

      Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit Taraflar arasındaki davada İstanbul Anadolu 30. Asliye Hukuk Mahkemesi ile İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R İstanbul Anadolu 30. Asliye Hukuk Mahkemesince, "...Davacı tarafın menfi tespit istemine konu haciz ihbarnamesinin gönderildiği icra takip dosyasının incelenmesinde; alacaklı tarafın ... Sanayi Ve Ticaret Ltd. Şti, borçlu tarafın ise ... Tic. Ltd. Şti. olduğu, anlaşılmıştır. Bu itibarla icra takip dosyasındaki tarafların her ikisinin de ticari şirket olduğu ve tacir oldukları sabittir. Ticari iş niteliğindeki alacağın takip dosyasından gönderilen ihbarnameye karşı açılan menfi tespit davasının ticaret mahkemesinde görülmesi gerekir" denilmek suretiyle görevsizlik kararı verilmiştir.İstanbul Anadolu 8....

        Taraflar arasındaki karşılıklı itirazın iptali-iflas-menfi tespit davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı her iki davanın da reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı-davalı şirket vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Dava itirazın kaldırılması ve iflas, birleşen dava menfi tesbit istemine ilişkindir....

          Hukuk Dairesi' nce, menfi tesbit davasının reddine ilişkin hükmün onanmasına, menfi tesbit davasının devamı sırasında davalı kooperatif tarafından davacıya ihtarnameler gönderilerek, 17.12.2004 tarihinde ortaklıktan ihraç kararı verildiği, menfi tesbit davası devam ederken ihtarnameler çekilmesi ve ihraç kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğundan ortaklıktan ihraç kararının iptaline karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece; bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda dosya kapsamına göre, menfi tesbit davasında verilen hüküm Yargıtay' ca onanıp kesinleştiğinden bu dava hakkında yeniden karar verilmesine yer olmadığına, birleşen ihraç kararının iptali davası yönünden ise bozma kararı doğrultusunda ihraç kararının iptaline karar verilmiştir. Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre, davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde değildir....

            İİK md. 89/3'de “İkinci ihbarnameye süresi içinde itiraz etmeyen ve zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemeyen veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmeyen üçüncü şahsa onbeş gün içinde parayı icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı teslim etmesi yahut bu süre içinde menfi tespit davası açması, aksi takdirde zimmetinde sayılan borcu ödemeye veya yedinde sayılan malı teslime zorlanacağı bildirilir. Bu bildirimi alan üçüncü şahıs, icra takibinin yapıldığı veya yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde süresi içinde menfi tespit davası açtığına dair belgeyi bildirimin yapıldığı tarihten itibaren yirmi gün içinde ilgili icra dairesine teslim ettiği takdirde, hakkında yürütülen cebri icra işlemleri menfi tespit davası sonunda verilen kararın kesinleşmesine kadar durur" hükmüne yer verilmiştir. Bu hüküm uyarınca üçüncü şahıs takibin yapıldığı yer mahkemesinde ya da yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde menfi tespit davası açabilir....

              Mahkemece, asıl dava olan çek iptali davasında 7 adet çekten üçünün davalıda olması nedeniyle 4 çekin iptaline, konusu kalmayan davalı elindeki üç çekten dolayı karar verilmesine yer olmadığına, birleşen menfi tespit davasına konu çeklerdeki imzanın davacıya ait olmaması nedeniyle menfi tespit davasının kabulüyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş olup, hüküm asıl davanın müdahili ve menfi tespit davasının davalısının vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Çek iptali davalarının meşru hamil tarafından açılması mümkün olup, asıl davada aktif dava ehliyeti bulunmayan keşidecinin açtığı çek iptali davası üzerine dört adet çekin iptaline karar verilmesi doğru değil ise de temyiz edenin sıfatına göre temyiz isteminde hukukî yarar bulunmadığından bu yöne ilişkin temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir. 2-Davalı vekilinin üç çeke ilişkin menfi tespit davasına yönelik temyiz istemine gelince, dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici...

                ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR ESAS NO : 2022/634 Esas KARAR NO : 2022/615 DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) DAVA TARİHİ : 08/09/2022 KARAR TARİHİ : 20/09/2022 Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili aleyhinde davalı tarafından---. numaralı dosyaları ile kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibi başlatıldığını, davalı tarafından müvekkilinin iradesinin fesada uğratıldığını, işini kaybetme korkusu ve tehdidi yaratıldığını, baskıyla imzalatıldığını, müvekkilinin davalıya karşı takip dayanağı senetlerden kaynaklanan hiçbir borcu bulunmadığını bu nedenle huzurdaki davayı açmanın hasıl olduğunu, davalının müvekkili aleyhinde aynı konu sebebiyle başlatmış olduğu icra takiplerine karşı ---- Esas sayılı dosyası ile menfi tespit davası açıldığını, menfi tespit davasından sonra yeni açılan icra takiplerine...

                  Bu durumda, mahkemece hükme esas raporu düzenleyen bilirkişi kurulundan kaçırılan fırsat diye adlandırılan menfi zarar miktarı konusunda açıklanan yönteme göre gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınıp, bulunacak menfi zarara, fazla ödeme, gecikme cezası, güncellenmiş teminat miktarı eklenip, geçici kabul kesintileri mahsup edilerek bulunacak miktar üzerinden hüküm kurulması gerekirken, menfi zarar hesabı hususunda eksik inceleme ile daha düşük miktarda alacağa hükmedilmesi doğru olmamış, kararın bozulması uygun bulunmuştur. SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davacının diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 13.01.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                    Dava İİK'nın 72. maddesi gereğince açılmış menfi tespit davası olduğu ve menfi tespit davasın da, kambiyo senetine bağlı olması gibi istisnai durumlar hariç, ispat külfetinin davalıda olduğu dikkate alınarak değerlendirme yapılması gerekir. Borçlu borcun varlığını inkar ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir. Görülmektedir ki, menfi tespit davasında kural olarak, hukukî ilişkinin varlığını ispat yükü davalı/alacaklıdadır ve alacaklı hukukî ilişkinin (borcun) varlığını kanıtlamak durumundadır....

                      UYAP Entegrasyonu