Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece davacı bankanın kredi sözleşmesinden dolayı takip tarihi itibariyle 8.652.745.875.TL borcu bulunduğu, bankanın 6.000.000.000.TL bedelli çeki tahsil ettiğinin kanıtlanamadığı gerekçesiyle davalıların itirazının iptali ile takibin devamına, menfi tesbit davasının reddine karar verilmiş, hüküm itirazın iptali davasının davalıları ve menfi tesbit davasının davacıları tarafından temyiz edilmiştir....

    Dava İİK'nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davasına ilişkindir. Bu tür davaların görülebilmesi için, diğer dava koşullarının yanında dava dayanağı alacağın varlığının yargılama boyunca devam etmesi gerekir. Davalı borçlu ... tarafından, dava dayanağı takip dosyasındaki borca ilişkin olarak borçlu olmadığının tesbiti istemi ile ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/544 Esas 2016/790 Karar sayılı dosyasından menfi tesbit davasının açıldığı ve yargılamanın davalı borçlu lehine sonuçlandığı ancak kararın kesinleşmediği anlaşılmıştır. Belirtilen menfi tesbit davası, görülmekte olan tasarrufun iptali davasından önce açılmış olduğundan bekletici mesele yapılması gerekmektedir. Bu nedenlerle, .......

      Mahkemece iddia, savunma ve toplanan delilere göre keşidecinin zayi nedeniyle iptal davası açamayacağı, boş olan ve henüz çek vasfı taşımayan çek yaprakları hakkında iptal kararı verilemeyeceği, açılan davanın menfi tesbit davası olarak kabul edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, yetkisiz şahsın düzenlediği çeklerin iptali istemine yönelik bu çeklerden dolayı borçlu olmadığının tespitine ilişkindir. Çeke karşı açılan menfi tesbit davasının çekin hamili, cirantası veya lehdarı aleyhine açılması gerekir. Somut olayda davalı olarak gösterilen ... dava konusu 3934620 nolu çekin cirantası durumundadır. Dava konusu diğer çeklerde ...’ın ismi geçmediğinden bu çekler yönünden anılan gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle reddi isabetsizdir....

        Kararı davacı vekili istinaf etmiş olup, istinaf incelemesi HMK'nun 355.maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlar re'sen gözetilerek yapılmıştır. 2004 sayılı İİK’nun 72. maddesi, “Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir. İcra takibinden önce açılan menfi tesbit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir. İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir. Dosya kapsamında sözleşme mevcut değildir....

          Yerel mahkemenin 2018/9-604 sayı 04.06.2018 tarihli kararının sadece menfi tesbit ve takibin iptali yönünden hüküm kurulmak üzere bozulması gerekirken 11.11.2019 gün ve 2018/2778 esas, 2019/5080 karar sayılı kararla "usule ilişkin kazanılmış hakların" ihlali suretiyle, kötüniyet tazminatı yönünden de bozulması doğru olmadığından davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairenin 11.11.2019 tarihli bozma ilamının kaldırılarak, 04.06.2018 tarihli yerel mahkeme kararının sadece "menfi tesbit ve takibin iptali" yönünden hüküm tesis edilmek üzere bozulması gerekirken, davacı vekilinin karar düzeltme isteminin reddine ilişkin sayın çoğunluk görüşüne karşıyım....

            K A R A R Dava, tasarruf teşvik ve nema alacağının tahsiline yönelik icra takibi sonrasında açılan menfi tespit ve takibin iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın idari yargı yerinde görülmesi gerektiği gerekçesiyle HMK'nın 115. maddesi gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir. İİK'nun 72.maddesine göre "Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir." İcra takibinden önce veya sonra açılan menfi tesbit davasında görevli mahkeme HMK'nın göreve ilişkin hükümlerine göre belirlenir. Uyuşmazlık İş Hukukundan kaynaklanmakta ise menfi tespit isteminin de yine İş Mahkemesinde görülmesi gerekir. Öte yandan 2577 sayılı İYUK'un 2.maddesine göre gerçek kişiler aleyhine idari yargıda idari dava açılması da mümkün değildir....

              K A R A R Dava, tasarruf teşvik ve nema alacağının tahsiline yönelik icra takibi sonrasında açılan menfi tespit ve takibin iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın idari yargı yerinde görülmesi gerektiği gerekçesiyle HMK'nın 115. maddesi gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir. İİK'nun 72.maddesine göre "Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir." İcra takibinden önce veya sonra açılan menfi tesbit davasında görevli mahkeme HMK'nın göreve ilişkin hükümlerine göre belirlenir. Uyuşmazlık İş Hukukundan kaynaklanmakta ise menfi tespit isteminin de yine İş Mahkemesinde görülmesi gerekir. Öte yandan 2577 sayılı İYUK'un 2.maddesine göre gerçek kişiler aleyhine idari yargıda idari dava açılması da mümkün değildir....

                Davalı vekili, davanın bir aylık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, davacının iptali istenen kararla ilgili muhalefet şerhi vermediğini, alınan kararın usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; genel kurul kararının iptali davasının bir aylık hak düşürücü süreden sonra açıldığı, henüz kesin maliyetlerin tesbit edilmediği, kesin maliyetler belirlendiğinde anasözleşmenin 63. maddesi uyarınca denkleştirme yapılacağı gerekçeleriyle genel kurul kararının iptali ve menfi tesbit davasının reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir....

                  na devir ettiğini belirtmiş ve menfi tesbit davasının reddini istemiştir. Mahkemece iddia, savunma ve toplanan delillere göre davacıların sözleşme konusu senedin teminat senedi olduğunu ve iade edilmediğini, icra takibine konulduğunu ve birleşen davada dava konusu edilen senedin teminat senedi olduğunu kanıtladığını birleşen davanın davacısının dava konusu senedin teminat senedi olmadığı iddiasını kanıtlayamadığı gerekçesiyle menfi tesbit davasının kabulüne birleşen alacak davasının reddine karar verilmiş, hüküm asıl davanın davalıları birleşen davanın davacısı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

                    Mahkemece, davacı yanın yasal koşulları oluşmayan cezai şartın iptali ve menfi tespit isteminin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Dava, davalı kurum tarafından davacı tarafa uygulanan ceza-i işlemin iptali talebine ilişkindir. Mahkemece doktor bilirkişiden tekli bilirkişi raporu alınmış ve bu rapora dayanılarak davanın reddi kararı verilmiştir. Mahkemece aldırılan bilirkişi raporunda sözleşme ve mevzuat açısından açık bir değerlendirme yapılmamış, dava konusu cezai işlemin dayanağı, ... Uygulama Tebliği ve taraflar arasındaki sözleşme hükümleri ile birlikte değerlendirilip bilimsel ve teknik bir şekilde ortaya konulmamıştır. Bu haliyle bilirkişi raporu karar vermeye elverişli değildir....

                      UYAP Entegrasyonu