GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Dava dilekçesi: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkiline nişan ve nikahta takılan altın ve paraların davalı tarafından alındığını, ayrıca davalının mehir olarak her biri 22 gram 5 adet bilezik vadettiğini ancak bununda davalı tarafından alınmadığını belirterek altın ve paraların aynen iadesi, mümkün olmadığı takdirde şimdilik 550,00 TL'nin davalıdan tahsilini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile de, dava değerini 16.230,00 TL olarak ıslah etmiştir. Cevap dilekçesi: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıya mehir olarak herhangi bir şey vadedilmediğini, davacıdan da ziynet eşyası alınmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece yapılan yargılama neticesinde; davanın reddine karar verilmiştir....
Erkeğin ziynet alacağı davasına yönelik istinaf istemine gelince; İlk derece mahkemesince tüm dosya kapsamı itibariyle ziynet ve paraların koca tarafından alınıp iade edilmediği kabul edilerek kadının ziynet alacağı davasına yönelik talebinin tamamına karar verilmiştir. Davacı-karşı davalı tanığı Gülhan'ın "Davalının kredi kartı borçları nedeni ile evlendikten 5 ay sonra sürekli olarak altınlar bozduruldu, davalının borçları ödendi" şeklindeki beyanı ile kiralık kasaya ilişkin ziyaret günleri, erkeğin banka hesap hareketleri ve dosya kapsamına göre kadının kendisine takılan ziynet eşyalarının varlığını ve ziynetlerin erkek tarafından borç ödenmek üzere bozdurulup harcandığını ve kendisine iade edilmediği ispatladığı anlaşılmaktadır. Düğün sırasında taraflara takılan/verilen ve ekonomik değer taşıyan her şey ziynet eşyası kapsamındadır. Taraflar arasında ziynet eşyalarının paylaşımı konu sunda bir anlaşma var ise paylaşım buna göre gerçekleştirilecektir....
Davacı (kadın) vekili istinaf dilekçesinde, mehir taleplerinde hangi mahkemenin görevli olduğu hususunun somut olayın özelliklerine göre ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiğini, koca tarafından mehir tarafından kadına ait evlilik sırasında erkek eş tarafından bozdurulan altınların iadesi talep edildiğinde bu davada Aile Mahkemelerinin görevli olduğunu, ancak kendilerinin dayandığı senette de görüldüğü üzere kadına alınacağı vaat edilen ancak alınmayan altınların iadesi ya da bedeli talep edildiğinde uyuşmazlığın aile hukukundan kaynaklanmadığı genel hükümlere dayalı alacak istemi niteliğinde olduğunu, davalının mehir senedinde yazılı altınları davacıya bağışlayacağı taahhüdü altına girdiğini, bu nedenle görevin Asliye Hukuk Mahkemesinde olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın esastan görülmesi için mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı taraf, istinafa cevap vermemiştir. Dava, mehir senedinden kaynaklı alacak davasıdır....
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Tazminat-Yoksulluk Nafakası-Ziynet Alacağı-Mehir Bedeli Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, adli yardımdan yararlanması sebebiyle başlangıçta alınmamış olan aşağıda yazılı karar ve ilam harcı ile temyiz başvuru harcının davacıya yükletilmesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğinin ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi.17.02.2021 (Çrş.)...
Hukuk Dairesi 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun (2797 sayılı Kanun) 40 ıncı ve Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 18 inci maddeleri uyarınca yapılan ön incelemede; dava konusu uyuşmazlığın niteliği ve temyizin kapsamının, mehir senedine dayalı kişisel eşya (çeyiz ve ziynet eşyası) alacağı istemine ilişkin olduğu anlaşılmıştır. Yargıtay Büyük Genel Kurulunun dairelerin ... bölümüne ilişkin 25.01.2023 tarihli ve 1 sayılı kararı uyarınca dosyayı inceleme görevi Yargıtay 2. Hukuk Dairesine ait olduğundan, 2797 sayılı Kanun’un 60 ıncı maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca gerekli inceleme yapılmak üzere dosyanın ilgili daireye gönderilmesine karar vermek gerekir. KARAR Açıklanan sebeple; Dosyanın YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 11.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Dava dilekçesi: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı eşinden dayak yedikten sonra hiçbir şey almadan evi terk etmek zorunda kaldığını, davalılardan ekte sunulan mehir senedinde yazılı eşya ve altınlar defalarca istenmesine rağmen alınamadığını belirterek mehir senedindeki eşyaların aynen iadesi, olmadığı takdirde teslim tarihindeki değerlerinin yasal faiziyle birlikte tahsilini, altınların ise aynen iadesini talep etmiş, cevaba cevap dilekçesi ile de, ziynet eşyalarının davalı Ahmet tarafından koyun, kuzu alacağım diyerek elinden alındığını belirtmiş, ıslah dilekçesi ile de, altın alacağı yönünden 60.907,50 TL, eşya alacağı yönünden 10.450,00 TL olmak üzere dava değerini 71.357,50 TL olarak belirlemiştir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Davacının iddiasının mehir olarak düğünde takılan ziynet eşyalarının davalı tarafından iade edilmediği yönünde olup, iddianın mahiyeti gereği kişisel eşyanın iadesi mahiyetinde olduğu, dolayısıyla aile mahkemesinde görülmesinde isabetsizlik olmadığı, davacının iddiası kapsamında işbu davanın mehir senedine değil, zilyetliğe dayalı olup, senette taraf imzalarının olmamasının sonuca etkili olmayacağı, davacıya iddia ettiği miktarda altının düğünde takıldığı ve bunların davalı tarafça harcandığının davacı tanık beyanlarıyla sabit olduğu gözetilerek davanın kabulünün isabetli olduğu anlaşılmakla, davalının istinafının reddine dair aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Taraflar evlenirken mehir senedi düzenlendiği, davacının beyanı ve davacı tanıklarının beyanı ile 100 gram altın ile mehir senedindeki diğer eşyaların alınarak davacıya teslim edildiğinin anlaşıldığı, davacı tarafça bunların davalı tarafta kaldığının iddia edildiği, davalının en son müşterek haneden ayrılırken mehir senedinde belirtilen eşyalarını yanına almadığının dosya kapsamı ile sabit olduğu bu nedenle mehir senedinde belirtilen eşyalar yönünden davanın kabulünde isabetsizlik olmadığı, her ne kadar davalı, mehir senedinde geçen bir kısım eşyaları davacıya teslim ettiğini iddia etmiş ise de, 12/12/2016 tarihli belgenin davacıya ait çeyiz eşyaları ile baba evinden getirdiği şahsi eşyalara ilişkin olduğu, dolayısıyla bu belgenin mehir senedindeki eşyaları kapsadığı yönünde bir değerlendirme yapılamayacağı, 250 gram mehir altınının hiç takılmadığının iddia edildiği, bu kapsamda mehirden kaynaklı edimi ifa ettiğini ispat külfetinin senet...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Evlenmenin İptali-Karşılıklı Boşanma-Ziynet Alacağı Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı-davalı tarafından her iki boşanma davası ve fer'ileri ile ziynet ve mehir alacağı yönünden temyiz edilerek; temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; duruşma için belirlenen 23.02.2016 günü temyiz eden davacı-davalı ... vekili Av. ... ile karşı taraf davalı-davacı ... vekili Av. ... geldiler. Gelenlerin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü....
Mehir eşyalarının da düğün sırasında alındığının sabit olduğu, ancak davalı Kudret'in eşyaların kendisinde olduğunu kabul etmesi sebebi ile eşyalar yönünden davalı Kudret'e karşı açılan davanın kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik olmadığı anlaşılmakla davalı Kudret'in bu yöne temas eden istinafının reddine karar verilmiştir. Davalı İbrahim'in mehir eşyalarını alarak mehir nedeni ile edimini yerine getirdiği, taraflarla aynı evde de oturmadığı, bu nedenle davalı İbrahim'in mehirden kaynaklı sorumluluğunun kalmadığı, hal böyle olunca davalı İbrahim yönünden açılan davanın kabulünün hatalı olduğu anlaşılmakla davalı İbrahim'in bu yöne temas eden istinafının kabulüne karar verilmiştir....