Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

CEVAP: Davalı vekili tarafından Mahkememize sunulan 10/05/2017 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; açılan davanın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, miras bırakanın sağlığında mallarını mirasçıları arasında makul ölçüler içerisinde, dengeli bir biçimde paylaştırmışsa artık mirasçıdan mal kaçırmak onları aldatmak kastı ve iradesi bulunmadığından muris muvazaasından söz edilemeyeceğini, murisin sağlığında davalı dışındaki mirasçıları arasında dengeli tasarruflarda bulunduğunu, dava konusu taşınmazların davalıya mehir olarak verildiğini, dava konusu taşınmazların devrinin mehir olarak gerçekleştiğini, müvekkilinin murisin ikinci eşi olduğunu, murisin davacının saklı payını ihlal ve mal kaçırma kastı ile hareket etmediğini, evlilik birliği devam ederken dava konusu taşınmazları davalıya mehir olarak devrettiğini, bu nedenle davacının haksız ve yasal dayanaktan yoksun davasının reddine, yargılama giderlerinin davacı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir....

Aile Mahkemesinin 2020/39- 133 E-K sayılı kararı ile boşandıklarını, kararın temyiz incelemesinde olduğunu, davalının mehir senedi ile 250 gram altının müvekkiline verileceğini taahhüt ettiğini ancak edimini yerine getirmediğini, 250 gram altının aynen olmadığı takdirde bedelinin tahsiline karar verilmesini istediklerini, müvekkiline nişan ve düğünde ziynet eşyası takıldığını, ziynet eşyalarından 5 adet çeyrek altın ve 125,86 gram ağırlığında 5 adet 22 ayar bileziğin 24/12/2018, tarihinde 22 ayar zincirin 01/01/2019 tarihinde davalı tarafından bozdurulduğunu, 14 adet çeyrek altının da davalı tarafından bozdurulduğunu, davalının 24/12/2018 tarihinde bozdurduğu ziynet eşyaları ile aynı gün 34 XX 417 plaka sayılı aracı satın aldığını, diğer ziynet eşyalarından elde ettiği kazançla bedelli askerlik borcunu ve düğün salonu borcunu ödediğini, ziynet eşyalarından araç alınan kısma ilişkin değer artış payı talepleri olduğunu, geriye kalan zincir ve 14 adet çeyrek altının aynen iadesine, mümkün...

Davacı vekili dilekçesi ile; 23.08.2008 tarihli mehir senedinde yazılı ziynet ve çeyiz eşyalarının aynen iadesi, bu mümkün olmadığı takdirde fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak kaydıyla 2.000 TL'nin davalılardan tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir. Davalılar vekili cevabında; dava dilekçesinde yazılı dört adet halıdan ikisinin davacı tarafından götürüldüğünü, diğer eşyaları teslime hazır olduklarını belirterek davanın reddini istemiştir. Mahkemece; davalı ... aleyhine açılan davanın mehir senedinde yazılı bir adet saat dışındaki eşyalar ve çeyiz eşyaları hakkındaki davadan dolayı husumetten reddine, bilirkişinin 04.06.2012 tarihli raporunda belirtilen mehir senedine dayalı eşyaların bedeli olan 6.935,00 TL ve şahsi eşyalara ait bedel olan 2.926,00 TL'nin ve bir adet saat bedeli olan 60,00 TL toplam, 9.921,00 TL'nin davalılardan (davalı ...'...

    Davalı, mirasbırakanın 05.05.1989 tarihli ve “mehir senedidir” başlıklı belge ile ... Mevkiinden en az 18 dekar tarlayı kendisine devretmeyi vaat ettiğini, ayrıca kendisinden 150- 180 gr. altın aldığını ve iade etmediğini, dava konusu devirlerin borca ve mehir senedine karşılık olarak yapıldığını belirtip, davanın reddini savunmuştur. Davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar, Dairece; murisin çekişmeli taşınmazı davalıya mehir olarak verdiğinin saptanması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru değildir."gerekçesiyle bozulmuş olup, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...’nin raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü....

      Davalı vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; tarafların 27/08/2019 tarihinde evlendiğini, davacının evlilik öncesinde mehir olarak yeni bir ev alacağını ve bu evin yarı hissesini de davalı müvekkiline mehir olarak vereceğini söylediğini, davacının memur olması nedeniyle mal bildiriminde bulunmak istemediğinden evin yarı hissesini ise kardeşi adına alındığını, davacının her türlü bağlantıyı kendisi kurup satıcı şirkete 220.000,00 TL ödeme yaptığını, tarafların evliliğinde geçimsizlik olması nedeniyle 2020 yılında boşanma konuşmaları yapılmaya başlandığını, satın alınan konutun aile konutu olarak kullanılıp davacının müvekkil hissesini kardeşi Süleyman'a devretmesini istediğini, bunun karşılığında da 75.000,00 TL para vereceğini söylediğini, müvekkilinin de mehir olarak kendisine verilen 1/2 hisse için bu teklifi kabul edip davacının kardeşine 04/06/2020 tarihinde tapuyu devrettiğini, aynı gün davacının müvekkilin kızının hesabına 75.000,00 TL para transferi yaptığını, davacının iddia...

      Davacının talebi, mehir olarak ödenmiş olan (mehri muaccel) bir alacak değil, bağışlama vaadi (mehri müeccel) niteliğinde, mehir senedinden kaynaklanan alacak talebine ilişkindir. Taraflar arasında sözleşme ilişkisi vardır. Uyuşmazlık, Aile Hukukundan dayalı alacak niteliğinde olmayıp, genel hükümlere dayalı (TBK m. 286 vd., eBK m. 234 vd.) bir alacak talebi niteliğindedir. Hal böyle olunca, davayı görmeye genel mahkemeler görevli olduğundan, davacının usul ve yasaya uygun bulunan ilk derece mahkemesinin görevsizlik kararına yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir....

      Davalı-karşı davacı vekili , kusur belirlemesi, kadının boşanma davasının tazminat, ziynet ve mehir alacağı taleplerinin kabulü, müvekkilinin tazminat talep lerinin reddi ile mehir senedi davasında uyuşmazlığın aile hukukuna dayalı alacak niteliğinde olmayıp, görevli mahkemenin aile mahkemesi olmaması yönünden, yerel mahkeme kararının kaldırılarak, asıl davanın reddi, müvekkilinin talepleri doğrultu sunda karşı davanın kabulü istemi ile istinaf kanun yoluna başvurmuştur. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : HMK'nın 355. maddesine göre resen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Asıl dava; Türk Medeni Kanunu'nun 161. maddesinde düzenlenen zina ve Türk Medeni Kanunu'nun 162....

      İlk Derece Mahkemesince, mirasbırakan tarafından taşınmazların mehir olarak verildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, davacılar vekilinin istinafı üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesince HMK'nın 353/1.b. 2 maddesi uyarınca başvurunun kabulü ile karar kaldırılarak, davalının mehir savunması getirmemiş olduğu, davacıların muvazaa ve mal kaçırma iddialarının tüm dosya kapsamı ve tanık beyanlarına göre kanıtlanmış olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...'nın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü....

        in çekişme konusu taşınmazı 1966 yılında düzenledikleri senet ile mehir olarak kendisine verdiğini, taşınmazın karşılığında mirasbırakanın dava dışı ... ile gayriresmi birliktelik yaşamasına müsaade ettiğini, ancak 2006 yılında yapılan kadastro tespiti sonucu taşınmazın 225 ada 1 parsel olarak mirasbırakanın Havva'dan olma oğlu davalı adına tescil edildiğini tesadüfen öğrendiğini, tescilin davalının baskısı ve mirasbırakanın yaşlılığından yararlanması sonucu gerçekleştirildiğini ileri sürerek tapu iptali ve tescil istemiştir. Davalı, mehir senedinin altındaki imzanın mirasbırakana ait olmadığını, mirasbırakanın taşınmazını 1997 tarihli satış vaadi sözleşmesi ile devrettiğini, halihazırda taşınmazda annesi ile birlikte oturduğunu belirtip davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, temlikin muvazaalı olduğunun kanıtlamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....

          GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Dava dilekçesi: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Tarafların 27/08/2007 tarihinde evlendiklerini, 28/04/2018 tarihinde gerçekleşen olayda müvekkilinin davalı Hikmet ile tartıştığını, davalı Hikmet'ten hakaret ve şiddet gördüğünü, davalının babasının da müvekkiline hakaret edip evden kovduğunu, bu sırada müvekkilinin çantasında ziynet eşyası olarak bulunan 250 gram 22 ayar altın ile düğünde müvekkilinin anne ve babasının taktığı kolye ve künye ve çantadaki paraların davalı tarafından zorla alındığını, olayın karakola intikal ettiğini, ancak daha sonra tarafların yeniden birleşerek davalının ailesinden ayrı bir evde yaşamaya başladıklarını, davalının babasının düğün sırasında hazırlanan mehir senedini istediğini bunun üzerine müvekkilinin mehir senedini davalının babasına verdiğini, davalının babasının da mehir senedindeki altınları müvekkiline verdiğini, davalının bu altınları iş yeri açacağını söyleyerek davacıdan istediğini...

          UYAP Entegrasyonu