Mahkemece 01.02.2023 günlü tensip ara kararı ile; davacının maddi tazminat yönünden ihtiyati haciz talebinin kabulü ile; davalı Adem Tantalak'ın taşınır/taşınmaz malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları üzerin ihtiyati haciz konulmasına, manevi tazminat yönündeki ihtiyati haciz talebinin ise ihtiyati haciz koşullarının oluşmadığı gerekçesi ile reddine karar verilmiştir. Davacılar vekili her ne kadar manevi tazminat yönünden de ihtiyati haciz taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüş ise de, İİK.nun 257- 268 maddelerindeki düzenlemeye göre, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacağın para alacağı olması, rehinle teminat altına alınmamış olması, muaccel olması veya muacccel olmamakla birlikte karşı tarafın mal kaçırma durumunun olması, alacağın varlığına dair yaklaşık ispatın gerçekleşmiş olması gerekmektedir....
Öncelikle belirtmek gerekir ki; manevi tazminat talebi, zararın tekliği ve bölünmezliği ilkesi gereğince kısmi ve belirsiz alacak davası olarak açılamaz. Bu sebeple davacının manevi zararlarına karşılık ihtiyati haciz taleplerinin tamamının tek kalemde istenebileceği göz önünde tutularak ihtiyati haciz talebinin kabulü, hacizde ölçülülük ilkesi gereğince kısmen kabul-kısmen reddi veya reddine karar verilmiş olması, ileride hükmedilecek olan manevi tazminat istemi için 6100 sayılı HMK'nın 36/1- b bendi gereğince davada iki taraftan birine veya üçüncü kişiye kanunen gerekmediği halde görüşünü açıklamış olması niteliğinde görülemez. Diğer bir anlatımla ihtiyati hacizde verilen karar ne olursa olsun buna bağlı olmaksızın nihai kararda 22/06/1966 tarihli 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı göz önünde tutularak manevi tazminatın hüküm altına alınması mümkündür....
Bununla birlikte hemen belirtmek gerekirki, manevi tazminat miktarının takdirinin hâkime ait olduğu, hâkimin yargılama sonunda hak ve nesafete uygun karar vereceği, böylece bu aşamada talep edilen miktarın tamamı yönünden ihtiyati haciz kararı verilmesinin doğru olmayacağı değerlendirilerek, mahkemece uygun görülecek miktar yönünden, yine aynı Kanunun 259'uncu maddesi uyarınca takdir edilecek teminat mukabilinde ihtiyati haciz kararı verilmesi gerektiği düşünülmüş, bu itibarla davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin maddi tazminat davası yönünden reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamakla birlikte, manevi tazminat davası yönünden ihtiyati haciz kararı verilmesi gerekirken yazılı biçimde reddine karar verilmesi doğru olmamıştır....
maddi ve manevi tazminat yönünden davacılar vekilinin ihtiyati haciz talebinin reddine lişkin kararı doğru görülmemiştir....
GEREKÇE: Dava, İİK.m. 259 uyarınca haksız ihtiyati haciz iddiasına dayalı tazminat davasıdır. Davalı yanca davacılar aleyhine Bakırköy ....... Asliye Ticaret Mahkemesinin ..... Değişik iş ve ..... Karar sayılı dosyasında verilen ihtiyati haciz kararının haksız olduğundan bahisle maddi ve manevi tazminat talep etmektedir. 2004 sayılı İİK. "İhtiyati Haciz" başlılık m.259 (Değişik: 3/7/1940-3890/1 md.)/son "Tazminat davası ihtiyati haczi koyan mahkemede dahi görülür" hükmünü içermektedir. Somut olayda mahkememiz dosyası davacıları hakkında yine mahkememiz dosyası davalısı tarafından Bakırköy ....... Asliye Ticaret Mahkemesi'nin ..........
olmaması göz önüne alınarak, ihtiyati haciz talebinin maddi tazminat davası yönünden reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır....
İDM'nce 04/10/2022 tarihli duruşmalı inceleme sonucunda davacı tarafın ihtiyati haciz talebinin maddi tazminat yönünden teminatsız kabulü ile, davalıların gayrimenkul malları ile 3. Kişilerdeki doğmuş ve doğacak hak ve alacakları üzerine dava değeri ile sınırlı (1.000,00 TL) sınırlı olmak üzere ihtiyati haciz konulmasına, manevi tazminat yönünden ihtiyati haciz kararının reddine karar verilmiştir. İDM'nce bu ara karar gereğince 10/10/2022 tarihli gerekçeli kararında maddi tazminat bakımından ihtiyati haciz koşullarının oluştuğu, buna karşılık manevi tazminat yönünden oluşmadığına ilişkin gerekçe yazıldığı ve taraflara tebliğ edildiği anlaşılmaktadır....
Limited Şirketi vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dosyada kusur ve zarar tespiti yapılmadığı, böylece likit ve muaccel bir alacak bulunmadığından ihtiyati haciz koşullarının oluşmadığını, manevi tazminat talebi yönünden ihtiyati haciz kararı verilemeyeceğini, mahkemenin yetkisiz olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesinin ihtiyati haczin kaldırılması talebinin reddine ilişkin ara kararının kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355'inci maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Talep, trafik kazasından kaynaklanan bedensel zarar tazminatı ve manevi tazminat istemiyle açılan davadada, manevi tazminat davası yönünden verilen ihtiyati haciz ara kararının kaldırılması talebinin reddi kararının kaldırılması istemine ilişkindir....
alacağın varlığı konusunda kanaat edinmiş olması halinde, somut olayın özelliklerine ve ölçülülük ilkesine uygun düşecek şekilde ihtiyati haciz kararı verilebilmesi mümkün olduğu” belirtilmekte olup, manevi tazminat koşulları yönünden de ihtiyati haciz koşullarının mevcut olup olmadığının irdelenmesi gerekmiştir....
e karşı açtıkları manevi tazminat davası yönünden, İİK'nin 257 nci maddesinin 1 inci fıkrası kapsamında ihtiyati haciz kararı verilmesi gerekirken, talebin reddedilmesi doğru görülmemiştir. Davacılar tarafından açılan maddi tazminat davasına ilişkin ihtiyati haciz talebi bakımından; ileri hükmolunacak maddi tazminatı poliçe limitiyle sınırlı biçimde ödemekten kaçınmasına olanak bulunmayan davalı sigorta şirketi yönünden ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesinin yerinde olduğu sonucuna ulaşılmıştır....