Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı-karşı davalı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı-karşı davacılar ... ve ... aleyhine 30/07/2013 gününde verilen dilekçe ile haksız şikayet nedeniyle kişilik haklarına saldırı nedenine dayalı manevi tazminat, davalı-karşı davacılar ... ve ... tarafından davacı-karşı davalı ... aleyhine 03/09/2013 gününde verilen dilekçe ile hakaret ve tehdit eylemleri nedeniyle kişilik haklarına saldırı nedenine dayalı manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davacı-karşı davalı ile davalı-karşı davacı ...'in davasının reddine, davalı-karşı davacı ... 'in davasının kısmen kabulüne dair verilen 30/06/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı-karşı davalı vekili ve davalı-karşı davacılar tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü....

    Açıkladığım nedenlerle sayın çoğunluğun aksi yönündeki düşünce ve kararlarına katılmıyorum. 09/05/2013 KARŞI OY YAZISI Dava, evli olduğunu bildiği halde onunla duygusal ve cinsel ilişkiye girmek suretiyle kişilik haklarına saldırı iddiasına dayalı manevi tazminat davasıdır. Eşler evlenmekle birbirlerine karşı cinsel anlamda sadakat yükümlülüğü altına girerler. (MK.185/111) Bu yükümlülüğün ihlali halinde diğer eş TMK 161 maddesine dayalı olarak zina nedenine dayalı boşanma davası açar ve bu davada MK 174/2 maddesinde düzenlenen manevi tazminat isteminde bulunabilir. Böyle bir boşanma davası açmayan eş, sadakat yükümlülüğüne uymayan eşi affetmiş demektir. Affeden eş manevi tazminat isteminde bulunamaz. Diğer yandan boşanma davası açmış ancak hangi sebeple olursa olsun eşinden bu nedenle manevi tazminat istemeyen eşin durumuda aynıdır....

      Olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı BK’nın 49. maddesi uyarınca kişilik hakları saldırı uğrayanların tazminat talep hakları vardır. Burada kural olarak doğrudan doğruya zarar görme koşulu söz konusudur. Ancak, kişilik değerlerinin kapsam ve çerçevesi hayatın olağan akışına, yerleşik değer yargılarına ve yaşam deneyi kurallarına dayalı olarak belirlenmelidir. Bir kimsenin kişilik haklarının ihlali sonucunda, onun yakınlarının da korunan varlıkları doğrudan zarara uğramış olabilir. BK m. 49 hükmü genel bir düzenleme olup, öngördüğü koşullar gerçekleştiğinde ruhsal uyum ve dengesi sarsılanın, kişilik değerlerine saldırı nedeniyle manevi tazminat isteyebilmesi olanağı vardır. Ailenin, kişisel değerler arasında önemli ve üstün bir yeri vardır ve kişilik hakkı aile ilişkilerini de kapsar....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 13/02/2014 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 06/11/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, haksız şikâyet nedeniyle kişilik haklarının ihlaline dayalı manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı vekili, davalının davacı hakkında özel hayatın gizliliğini ihlal etmek iddiasıyla .....

          Borçlar Kanunu'nun 49. maddesine göre, kişilik hakları haksız saldırıya uğrayan kimse manevi tazminat isteyebilir. Aynı Kanun’un 98. maddesi delaletiyle sözleşmeye aykırılık hâlinde de 49. maddenin uygulanacağı duraksamasızdır. Kişinin onuru, saygınlığı gibi kişilik haklarını oluşturan değerlere saldırı hâlinde manevi bir zarar yani kişilik hak ve değerlerinde irade dışında gerçekleşen bir eksilmenin oluştuğunun kabulü gerekir. İhbar ve şikâyet hakkının kullanılması, Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen hak arama özgürlüğünün doğal bir sonucudur. Şikâyet dilekçesinin içeriğinden davalının Anayasa ile öngörülen şikâyet hakkını kullandığı, kişilik hakkına saldırı niteliğini taşımadığı bu nedenle karşı dava açısından manevi tazminat koşullarının oluşmadığı anlaşılmaktadır. Bu şikâyetin sonucu olarak disiplin cezası verilmemesi de sonuca etkili değildir....

            Mahkemece; yeterli emare olmadan yapılan şikayetin kişilik haklarına saldırı mahiyetinde olduğu değerlendirilerek manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verilmiştir. Şikayet hakkı, diğer bir deyimle hak arama özgürlüğü; Anayasa’nın 36. maddesinde; “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir” şeklinde yer almıştır. Hak arama özgürlüğü bu şekilde güvence altına alınmış olup; kişiler, gerek yargı mercileri önünde gerekse yetkili kurum ve kuruluşlara başvurmak suretiyle kendilerine zarar verenlere karşı haklarının korunmasını, yasal işlem yapılmasını ve cezalandırılmalarını isteme hak ve yetkilerine sahiptir....

              Bu durumda kişilik hakkına saldırı nedeniyle manevi tazminat isteme koşulları bu eylem yönünden oluşmadığı için buna değinen bozma kararı yerinde olup uyulması gerekirken önceki hükümde direnilmesi doğru olmamıştır. Duruşma sonrası dışarı da söylenilen “ne gurursuz kadınsın, istenmiyorsun artık” sözlerinin ise söylendiği ortam itibarıyla yargılama faaliyeti ile ilgili olmaksızın savunma hakkı sınırları içinde söylenmiş sözler sayılması mümkün değildir. Bu sözler kişiyi incitici kişilik hakkına saldırı teşkil eder nitelikte olduğundan, Mahkemece manevi tazminat koşullarının oluştuğu kabul edilerek önceki hükümde direnilmesi uygundur....

                Bu durumda kişilik hakkına saldırı nedeniyle manevi tazminat isteme koşulları bu eylem yönünden oluşmadığı için buna değinen bozma kararı yerinde olup uyulması gerekirken önceki hükümde direnilmesi doğru olmamıştır. Duruşma sonrası dışarı da söylenilen “ne gurursuz kadınsın, istenmiyorsun artık” sözlerinin ise söylendiği ortam itibarıyla yargılama faaliyeti ile ilgili olmaksızın savunma hakkı sınırları içinde söylenmiş sözler sayılması mümkün değildir. Bu sözler kişiyi incitici kişilik hakkına saldırı teşkil eder nitelikte olduğundan, Mahkemece manevi tazminat koşullarının oluştuğu kabul edilerek önceki hükümde direnilmesi uygundur....

                  "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı ... vekili Avukat .... tarafından, davalı ... vd. aleyhine 16/10/2007 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın davalılardan ... yönünden kısmen kabulüne, .... yönünden reddine dair verilen 03/05/2011 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili ile davalılardan ... vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava kişilik haklarına saldırı iddiasına dayalı manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece davalılardan ... yönünden davanın reddine, davalılardan ... yönünden ise kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm; davacı ile davalılardan ... tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, davalılardan ...'in .......

                    Uyuşmazlık gizlenen sadakat yükümlülüğüne aykırı eylem sonucu kişilik hakkına saldırı nedeniyle Borçlar Kanununun 49. maddesine dayanan manevi tazminat isteğine ilişkin olup inceleme görevi Yargıtay 4. Hukuk Dairesine aittir. S O N U Ç : Dosyanın görevli Yargıtay 4.Hukuk Dairesi Yüksek Başkanlığına gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 26.05.2011 per....

                      UYAP Entegrasyonu