Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bu fıkranın gerekçesinde "özellikle uygulamada farklı geçici hukuki korumaların birbirinin yerine kullanılmasının hatta -ihtiyati tedbir zımnında ihtiyati haciz kararı verilmesi- gibi aslında kanuna tamamen aykırı geçici hukuki koruma kararı oluşturulmasının önüne geçilmesi amaçlanmıştır." denmiştir. Dava konusu istek, maddi manevi tazminata (para alacağına) ilişkin olduğundan geçici koruma talebinin ihtiyati haciz olduğu açıktır. Ancak, ilk derece mahkemesince ihtiyati tedbir olarak hem de ihtiyati haciz olarak değerlendirme yapılmasında istinaf başvurusunda bulunanın sıfatı ve istinaf nedenleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme üzerine hukuka aykırılık görülmemiştir....

DAVA : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat KARAR : Davanın kısmen kabulü TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama Davalı vekilinin temyiz isteği yönünden; hükmün 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası gereği yürürlükte bulunan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 21.07.2004 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5219 sayılı Kanun’un 2 nci maddesi ile değişik 427 nci ve ek 4 üncü maddelerindeki temyiz sınırı ve hükmolunan tazminat miktarına göre kesin olduğu belirlenmiştir....

    Bu sebepledir ki, genelde geçici hukuki korumalara, özel de ihtiyati tedbire ve ihtiyati hacze karar verilirken haksız olma ihtimalide dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması yukarıda yazılı kanun hükmünden de anlaşılabileceği üzere kanun emridir. Somut olayda, İhtiyati haciz talep eden davacı tarafından dava konusu yapılan maddi ve manevi tazminat alacağını teminen de ihtiyati haciz talep edilmiş mahkemece talebin reddine karar verilmiştir. Zarar haksız eylemden kaynaklandığından tazminat haksız eylemin gerçekleştiği tarihte muaccel hale gelmektedir. Buradaki "muacceliyet" kavramı, alacaklı tarafından talep ve dava edilebilir hale gelmiş olma anlamındadır. Dava dilekçesinde belirtilen somut vakıa ve hukuki deliller, ekli belgeler içeriğinden davacının maddi ve zararlarının olabileceği muhtemeldir. Haksız fiil tarihi itibarıyla davacının maddi manevi tazminat alacakları muaccel hale gelmiştir. Alacağın kesin olarak kanıtlanması gerekmez....

    bulunmadığı, maaşının eksik yatan kısmının koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davasına konu edilebilecek zararlardan olmadığı anlaşıldığından davacının maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir. 2.Davacı hakkında hükmedilen manevi tazminat miktarının, davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, gözaltına alınmasına neden olan olayın cereyan tarzı, gözaltında kaldığı süre ve benzeri hususlar ile tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar faizi ile birlikte elde edeceği parasal değer gözetilmek suretiyle, hak ve nesafet ilkelerine uygun, makul bir miktar olarak tayin edildiği anlaşıldığından davacının hükmedilen manevi tazminat miktarının yetersiz olduğuna yönelik temyiz sebebi yerinde görülmemiş, davacı hakkında iki farklı dönemde koruma tedbiri uygulandığı dikkate alınarak, her bir koruma tedbiri dönemi için ayrı ayrı manevi tazminat miktarları belirlenip, belirlenen her bir tazminat miktarına ilişkin olduğu tarihten itibaren...

      "İçtihat Metni"Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi Dava : 466 sayılı Kanun gereğince tazminat Hüküm : Davacının tazminat talebinin kısmen kabulü ile 3.791,59 TL maddi ve 8.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine Davacının tazminat talebinin kısmen kabulüne ilişkin hüküm, davalı vekili ve davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü; Tazminat talebinin dayanağı olan Bakırköy 4....

        Bu fıkranın gerekçesinde "özellikle uygulamada farklı geçici hukuki korumaların birbirinin yerine kullanılmasının hatta -ihtiyati tedbir zımmında ihtiyati haciz kararı verilmesi- gibi aslında kanuna tamamen aykırı geçici hukuki koruma kararı oluşturulmasının önüne geçilmesi amaçlanmıştır." denmiştir. Eldeki davada istem, haksız fiilden kaynaklanan manevi tazminata (para alacağına) yönelik olup, istemin ihtiyati haciz olarak nitelendirilip değerlendirilmesi yerindedir. 2004 Sayılı İİK 257. vd. maddeleri gereğince ihtiyati hacize karar verebilmek için bir alacağın varlığı ve bu alacağın muaccel olup olmadığı önem taşımaktadır. Öte yandan, manevi tazminat isteminde zararın tekliği ve bölünmezliği ilkesi gereğince kısmi ve belirsiz alacak davası olarak açılmaya elverişli değildir....

        İlk derece mahkemesince 17/01/2022 tarihli ara kararı ile "tedbir kararının dava değeriyle sınırlı miktarda verilebileceği, manevi tazminatın yargılamayı gerektirmesi sebebiyle miktar tespiti bu aşamada mümkün olamayacağından sunulan delillere göre yargılamanın aşamasıyla sınırlı takdiren belirleme yapıldığı, verilen kararda isabetsizlik bulunmadığı" denilerek ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. Dava; iş kazasından kaynaklı maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir. Talep; derdest dosyada davalılar aleyhine geçici hukuki koruma tedbiri olan ihtiyati haciz kararı ve TBK 76. maddesi uyarınca geçici ödeme kararı verilmesine ilişkindir. Mahkeme ihtiyati haciz talebini reddetmiş, gerekçesinde delillerin toplanmadığı, alacakların varlığı ve yokluğunun belli olmadığı, yargılamayı gerektiği, yaklaşık ispat koşulunun yerine getirilmediği, alacağın muaccel olmadığı, davacının davalının mal kaçırma ihtimalinin ispatlanmadığı ve soyut kaldığı gerekçesine dayanılmıştır....

        Bilindiği üzere uyuşmazlık bir miktar para alacağına ilişkin ise İİK 257. vd. maddeleri gereğince ihtiyati haciz; uyuşmazlığın dava konusu hakkında olması halinde 6100 Sayılı HMK'nun 389. vd maddeleri gereğince ihtiyati tedbire ilişkin geçici hukuki koruma kararı verilmesi istenebileceği açıktır. Her iki hukuki koruma tedbiri; amaçları, konuları ve sonuçları bakımından birbirinden farklıdır. Biri diğerinin yerine geçmek üzere karar verilmez. Diğer bir anlatımla talep ya ihtiyati haciz ya da ihtiyati tedbir şeklinde nitelendirilip hüküm altına alınmalıdır. Nitekim 6100 Sayılı HMK'nun 406/2. fıkrasında "İhtiyati haciz, muhafaza tedbirleri ve geçici düzenleme niteliğindeki kararlar gibi geçici hukuki korumalara ilişkin diğer kanunlarda yer alan özel hükümler saklıdır." denmiştir....

        Delil tespitine ilişkin hükümlerden sonra "diğer geçici hukuki korumalar" başlıklı 406. maddesinin 2. fıkrasına göre; ihtiyati haciz, muhafaza tedbirleri ve geçici düzenleme niteliğindeki kararlar gibi geçici hukuki korumalara ilişkin diğer kanunlarda yer alan özel düzenlemeler saklıdır. 406. maddesinin gerekçesinde "bu maddede diğer geçici hukuki korumalar tek tek belirtilmek yerine ihtiyati tedbir ve delil tespiti dışında da geçici hukuki korumalar olabileceğine işaret edilmiştir." 2. Fıkranın gerekçesinde "diğer geçici hukuki korumaların bu kısımda düzenlenen geçici hukuki korumalar karşısındaki durumu açıklanmıştır... Bu bölümde düzenlenen ihtiyati tedbir ve delil tespiti dışında, diğer geçici hukuki korumalar kendi özel hükümlerine tabidir....

        "İçtihat Metni"Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi Dava : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat Hüküm : 1.132,8 TL maddi ve 2.000 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesi Davacının tazminat talebinin kısmen kabulüne ilişkin hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü; Yapılan incelemeye, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, incelenen dosya kapsamına göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak; 1) Davacı hakkında uygulanan koruma tedbiri tarihi dikkate alındığında dava 5271 sayılı CMK'nın 142/1. maddesinde düzenlenen tazminat davası olup, bu maddeye göre koruma tedbirleri nedeniyle tazminat istemlerinin kararın kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her halde kararın kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde dava konusu edilebileceği, tazminat davasının dayanağı olan ......

          UYAP Entegrasyonu