malın iade edilerek bedelinin tahsilini veya ücretsiz yenisi ile değiştirilmesini bunun mümkün olmaması durumunda ise ayıp oranında satış bedelinden indirim yapılarak tarafına ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, 13.02.2019 tarihli dilekçesi ile; ayıplı malın iadesi ve davalıya ödenen traktörün satım tarihindeki sıfır piyasa bedelinin ödenmesi şeklinde seçimlik hakkını kullandığını beyan etmiş, 13.01.2021 tarihli dilekçesi ile; iade edilecek bedele 13.02.2019 tarihinden itibaren bu talep mümkün olmayacaksa da karar tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesini istemiştir....
Öte yandan davalılardan finansal kiralama şirketi malın satıcısı olmayıp satım sözleşmesine dayalı talep bu davalıya karşı yöneltilemeyeceğinden ve Yargıtay kararları da gözetildiğinde mahkemenin bu davalı yönünden husumetten red kararı vermesi gerekirken yazılı şekilde esastan red kararı vermesi doğru olmayıp ... " yönünde karar vermiştir. Toplanan delillere ve dosya kapsamına göre; davacı tarafından davalı ile arasında akdedilen Finansal Kiralama Sözleşmesine konu malın bedelinden indirim yapılması istemli davalı aleyhine açılan iş bu davada davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde husumet itirazında bulunulduğu, yukarıda belirtilen emsal istinaf kararında da belirtildiği üzere davalı ... şirketi malın satıcısı olmayıp satım sözleşmesine dayalı talep bu davalıya karşı yöneltilemeyeceğinden davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine karar vermek yasal ve yerinde görülmüştür....
Davalı Honda Türkiye A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; vasinin vesayet makamından izin almaksızın dava açmasının mümkün olmadığını, vasi tarafından vesayet makamından izin alınmaksızın açılmış bulunan davanın usulden reddini talep ettiğini, araçta üretimden kaynaklı bir ayıp bulunmadığını, kabul etmemekle birlikte araçta ayıp olduğu varsayılsa bile malın iadesi ile ayıplı malın misliyle değiştirilmesi, aksi halde ayıplı malın bedelinin ödenmesi şeklindeki talebin hakkaniyete aykırı olduğunu, ayıbın önemli olması unsurunun gerçekleşmediğini, araçta oluşan değer kaybının müvekkiline ödenmesi gerektiğini bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece;"...Dava, ayıplı malın misliyle değişimine ilişkindir. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 8/1- 2....
Bu konuda bir karar verilmeksizin davanın kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. 2-Taraflar tacir olup uyuşmazlık ticari satışa konu taşınmazların ayıplı olduğu ve değer kaybına hükmedilmesi gerektiği iddiasından kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla somut olayda 6102 sayılı TTK'nun 23. maddesindeki ayıplı mal satışına ilişkin özel hükümlerin uygulanması gerekir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda TKHK ve TBK'nun ayıplı mal satışına ilişkin hükümlerinin uygulanması gerektiği yönündeki görüş bu nedenle isabetli değildir. 6102 sayılı TTK'nun 23/1-c (eski TTK 25/3) maddesine göre; "malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı 2 gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra 8 gün içinde malı incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür....
Maddi ayıp bir malda madden hata bulunmasıdır (örneğin malın yırtık, kırık, bozuk, lekeli olması gibi). Hukuki ayıp malın kullanımının hukuken sınırlandırılmış olmasıdır (malın üzerinde rehin, haciz, intifa hakkı gibi kısıtlamalar bulunması gibi). Ekonomik ayıp ise malın iktisadi vasıflarında eksiklik olmasıdır(Yargıtay HGK'nın 24.05.2017 tarih, 2017/19-1633 E.- 2017/1013 K. Sayılı kararı).Satıcının ayıba karşı tekeffül borcunun doğabilmesi için ayıbın sözleşmenin kurulduğu anda mevcut olması, ayıbın önemli olması, alıcının sözleşmenin kurulduğu anda ayıbın varlığından haberdar olmaması ve en nihayetinden alıcının kendisine düşen muayene ve ihbar yükümlülüklerini yerine getirmiş olması gerekir. Aksi halde satılan, alıcı tarafından mevcut haliyle kabul edilmiş sayılır.Dosyaya alınan bilirkişi raporu ile; dava konusu ... plakalı, ... marka tipi, 2016 model, 27/03/2017 tarihinde davalı ...Tic. LTd. Şti tarafından davacı ... Ltd....
Bu karine, malın veya ayıbın niteliği ile bağdaşmıyor ise uygulanmaz." 11 .maddesinde ise; "(l) Malın ayıplı olduğunun anlaşılması durumunda tüketici; a) Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme, b) Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinden indirim isteme, c)Aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme, ç)İmkân varsa, satılanın ayıpsız misli ile değiştirilmesini isteme, seçimlik haklarından birini kullanabilir. Satıcı tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür. (2) Ücretsiz onarım veya malın ayıpsız misli ile değiştirilmesi hakları üretici veya ithalatçıya karşı da kullanılabilir. Bu fıkradaki hakların yerine getirilmesi konusunda satıcı, üretici ve ithalatçı müteselsilen sorumludur....
Üretici veya ithalatçı, malın kendisi tarafından piyasaya sürülmesinden sonra ayıbın doğduğunu ispat ettiği takdirde sorumlu tutulmaz. (3) Ücretsiz onarım veya malın ayıpsız misli ile değiştirilmesinin satıcı için orantısız güçlükleri beraberinde getirecek olması hâlinde tüketici, sözleşmeden dönme veya ayıp oranında bedelden indirim haklarından birini kullanabilir. Orantısızlığın tayininde malın ayıpsız değeri, ayıbın önemi ve diğer seçimlik haklara başvurmanın tüketici açısından sorun teşkil edip etmeyeceği gibi hususlar dikkate alınır. (4) Ücretsiz onarım veya malın ayıpsız misli ile değiştirilmesi haklarından birinin seçilmesi durumunda bu talebin satıcıya, üreticiye veya ithalatçıya yöneltilmesinden itibaren azami otuz iş günü, konut ve tatil amaçlı taşınmazlarda ise altmış iş günü içinde yerine getirilmesi zorunludur....
Dava, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun (TKHK) kapsamında ayıplı olduğu ileri sürülen ürünle ilgili olarak seçimlik hakların kullanılmasına ilişkin olup anılan Kanun'un üçüncü kısmının ayıplı mallara ilişkin bölümünün: 8. maddesinde; "Ayıplı mal, tüketiciye teslimi anında, taraflarca kararlaştırılmış olan örnek ya da modele uygun olmaması ya da objektif olarak sahip olması gereken özellikleri taşımaması nedeniyle sözleşmeye aykırı olan maldır....
O malın ayıplı olması halinde taraflara ait hak ve yükümlülüklerin nelerden ibaret olduğu düzenlenmiş olup; ayıbın gizli ya da açık olması halleri için ayrı ihbar süreleri getirilmiş; hatta ayıbın ağır kusuru veya hile ile gizlenmesi halinde zamanaşımı süresinden yararlanılanmayacağı, açıkça ifade edilmiştir. Maddeye göre, tüketici kendisine sağlanan mal ve hizmetle ilgili ayıplı olup olmama konusunda gerekli muayeneyi yapacak ve bu muayene sonucu, mal ya da hizmetle ilgili saptadığı ayıplara, mal veya hizmetin sağlanmasından itibaren ihbar süresi içinde, kendisine mal ya da hizmet sağlayan sözleşmenin tarafına bildirecektir; bu bildirim ödevi ihmal edildiğinde tüketici, ayıba karşı yasal haklarını kaybedecektir. Türk Borçlar Kanunu 223. maddesinde ifade edildiği gibi, ayıp ihbarının yapılmaması, tüketicinin ifa konusu mal ya da hizmeti, bulunduğu hal üzere kabul ettiği sonucunu doğuracak ve bu yönde gerçekleşen varsayımın aksi, hiçbir suretle kanıtlanamayacaktır....
Bu karine, malın veya ayıbın niteliği ile bağdaşmıyor ise uygulanmaz." 6502 sayılı Yasanın 11. maddesinde tüketicinin seçimlik hakları düzenlenmiş olup, buna göre; "Malın ayıplı olduğunun anlaşılması durumunda tüketici, satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme, satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinden indirim isteme, aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme, imkân varsa, satılanın ayıpsız bir misli ile değiştirilmesini isteme, seçimlik haklarından birini kullanabilir. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür. Ücretsiz onarım veya malın ayıpsız misli ile değiştirilmesi hakları üretici veya ithalatçıya karşı da kullanılabilir. Bu fıkradaki hakların yerine getirilmesi konusunda satıcı, üretici ve ithalatçı müteselsilen sorumludur....