Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece satılanın ayıplı olması nedeniyle davacı satıcının satış bedelini talep edemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de alıcının satım konusu malı kullanmakta olduğu mahkemece yapılan keşifle anlaşılmıştır. Ayrıca davalı keşide ettiği ihtarda ve davaya cevabında sözleşmeden döndüğünü de bildirmemiştir. Hal böyle olunca maldaki ayıp nedeniyle semenden indirim yapılıp yapılamayacağının tartışılmamış olması hatalıdır. Kabule göre de, satıma konu malın davacıya iadesine de karar verilmemesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenlerle bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 28/02/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    Dava, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun (TKHK) kapsamında ayıplı olduğu ileri sürülen ürünle ilgili olarak seçimlik hakların kullanılmasına ilişkin olup anılan Kanun'un üçüncü kısmının ayıplı mallara ilişkin bölümünün: 8. maddesinde; "Ayıplı mal, tüketiciye teslimi anında, taraflarca kararlaştırılmış olan örnek ya da modele uygun olmaması ya da objektif olarak sahip olması gereken özellikleri taşımaması nedeniyle sözleşmeye aykırı olan maldır....

    Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; önceki beyanlarını da ayrıntılı şekilde tekrarla, bilirkişi raporlarının eksik ve hatalı olmasına rağmen müvekkilinin zararının hesaplandığını, müvekkilinin kandırıldığını, müvekkiline ayıplı mal satıldığını, aracın geçmişte ağır hasara uğradığının açık olduğunu, bu hasarın müvekkilinden saklandığını, taraf ve yargı denetimine elverişli bilirkişi raporu alınması gerektiğini, yerel mahkeme kararının hatalı olduğunu belirterek istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davalı tarafça istinaf başvuru dilekçesine karşı cevap dilekçesi sunulmamıştır. Dava, 6098 sayılı TBK'nun 217- 231 maddelerinde düzenlenen satın alınan ikinci el aracın ayıplı çıkması sebebine dayalı bedelde indirim ve onarım bedeline yönelik alacak talebine ilişkindir. Satım sözleşmesinde satıcının ayıba karşı tekeffül borcunu düzenleyen 6098 sayılı TBK'nun 219....

    Mahkemece alınan bilirkişi raporunda; aracın kilometresi hususunda davacıya yanlış bilgi verildiği ve şanzuman arızası bulunması sebebiyle ayıplı olduğunun belirlenmesi ve ekspertiz raporu ile tespit edilen ve satış sırasında davacının bilmiş olduğu ayıplardan davalı tarafın sorumlu tutulamayacağı belirlenerek rapor düzenlenmesi karşısında davalının bu yöndeki istinaf itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak; bedelde indirim tuturı belirlenirken sözleşme tarihi olan 11/06/2019 tarihindeki piyasa rayiçlerine göre aracın ayıplı ve ayıpsız değerinin belirlenmesi gerekirken rapor tarihi olan 17/05/2021 tarihindeki piyasa rayiç değerlerine göre hesaplama yapılması usul ve yasaya aykırıdır. Diğer yandan; davacının, davaya konu aracı yargılama sırasında 3.kişiye sattığı anlaşılmaktadır. Bu durumda davacı TBK'nun 228/son maddesi gereğince; değer kaybı talep edebilir....

    Ücretsiz onarım veya malın ayıpsız misli ile değiştirilmesi hakları üretici veya ithalatçıya karşı da kullanılabilir. Bu fıkradaki hakların yerine getirilmesi konusunda satıcı, üretici ve ithalatçı müteselsilen sorumludur. Üretici veya ithalatçı, malın kendisi tarafından piyasaya sürülmesinden sonra ayıbın doğduğunu ispat ettiği takdirde sorumlu tutulmaz. Ücretsiz onarım veya malın ayıpsız misli ile değiştirilmesinin satıcı için orantısız güçlükleri beraberinde getirecek olması hâlinde tüketici, sözleşmeden dönme veya ayıp oranında bedelden indirim haklarından birini kullanabilir. Orantısızlığın tayininde malın ayıpsız değeri, ayıbın önemi ve diğer seçimlik haklara başvurmanın tüketici açısından sorun teşkil edip etmeyeceği gibi hususlar dikkate alınır....

    Mahkemece, toplanan delillere, benimsenen bilirkişi raporuna göre, taraflar arasındaki satım sözleşmesine konu alçıpan köşe profillerinin paslanmaya başladıkları, bu nedenle ürünlerin ayıplı olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Uyuşmazlık 13.05.2014 tarihinde satılıp teslim edilen malzemelerin ayıplı olduğu iddiasına dayalı mal bedelinin iadesi ve yapılan masrafların tahsiline ilişkindir. Davacı taraf dava dilekçesinde malı kullandığı tarihten 15 gün sonra malın boyalarının döküldüğü ve paslanma olduğunu bildirmiş olup ayıbın tespit tarihi bilirkişi raporu ile 26.09.2014 tarihinde yapılmış, tespit raporu davalı tarafa 13.11.2014 tarihinde ihbar edilmiştir. Bu durumda ayıbı öğrenme tarihi dikkate alındığında taraflar tacir olup süresi içinde yapılmış bir ayıp ihbarından söz edilemez....

      Öte yandan; ayıp oranında bedelden indirim taleplerinde bu bedelin nasıl hesaplanacağı ise Yargıtay içtihatlarıyla kabul edilen ve uygulanan "nispi metod" olarak adlandırılan hesaplama yöntemiyle yani satış tarihi itibariyle satılanın, ayıpsız ve ayıplı değerleri arasındaki oranın, satış bedeline yansıma miktarı belirlenmelidir. Diğer bir ifadeyle tarafların kararlaştırdıkları satış bedeli gözetilmeksizin, satış tarihi itibariyle gerçek ayıpsız rayiç değeri ile ayıplı haldeki rayiç değeri ayrı ayrı belirlenerek, bu iki değerin birbirine bölünmesi suretiyle elde edilecek oran, satış bedeline uygulanmalıdır. ( Ödenecek indirilmiş ücret = ( Kararlaştırılan ücret x Ayıplı ücret) / Ayıpsız değer). Mahkemece kararda nispi metoda göre ayıp oranında bedelde indirim tutarı belirlendiği kabul edilmiş ise de rapordaki belirlenen tutarın yukarıda gösterilen hesaplamaya uygun olduğu kabul edilemez....

      işler olmasına rağmen kesin kabul yapılmaksızın bir takım tutarların ödenmiş olması gibi tüm işler ve eylemlerde vekillerin özensiz hareket etti ği ve bu durumdan davacının da bilgisi dahilinde olduğu, geçerliliği iddia edilen sözleşmenin siteyi bağlamadığı ve müvekkil site açısından geçerli olmadığı nedenleri ile gizli ayıplı ve eksik işlerin yapılacak keşif ve bilirkişi incelemesi ile belirlenebileceğinden bedelden indirim talebinin belirsiz alacak davası olarak kabulü ile şimdilik 10.000,00TL'nin yapılan iş bedelinden indirimi, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yan üzerine bırakılmasına karar verilmesini istemiştir....

        Mahkemece toplanan delillere göre; davalı şirketin dava konusu aracın ithalatçısı olması nedeniyle ayıplı malın neden olduğu her türlü zarardan satıcı ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu, davalının husumet itirazının yerinde olmadığı, araçtaki üretim hatasından kaynaklanan ayıbın gizli ayıp olması ve satım anında alıcı tarafından bilinmesinin mümkün olmamasına göre alıcının iğfali niteliğinde olduğu ve dolayısıyla davanın 10 yıllık zamanaşımına tabi bulunduğu ,ayrıca ayıp ihbarının süresinde yapıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava konusu araç 03.11.2004 tarihinde davalı şirketin bayiisinden satın alınmış, davacı tarafından 10.06.2010 tarihinde gizli ayıp nedeniyle bu dava açılmıştır. 6762 sayılı TTK'nın 25/3 maddesine göre satım sözleşmesine konu malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı 2 gün içinde, açıkça belli değilse 8 gün içinde malın ayıplı olduğu satıcıya bildirmelidir....

          yapılarak şimdilik her müvekkili için 1.000,00 TL, bedelde indirim tutarları ile ihtarname ücretinin avans faizi ile birlikte müvekkillerine ödenmesine, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

          UYAP Entegrasyonu