Başka bir anlatımla, şahsi hak niteliğindeki mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak hakkının dava konusu yapılabilmesi için muaccel (istenebilir) hale gelmesi gerekir, bu da mal rejiminin sona ermesi ile gerçekleşir. Mal rejiminin sona ermesi, mal rejiminin tasfiyesiyle katkı payı, değer artış payı ve artık değere katılma alacağı davalarının görülebilirlik ön koşuludur. Mal rejimini sona erdiren boşanma davasının derdest olduğunun anlaşılması durumunda usul ekonomisi gereğince (6100 s.lı HMK'nun 30. m) bekletici mesele yapılmalıdır. Tasfiye davasında, mal rejiminin sona ermemiş ve sona erdirecek davanın da henüz açılmamış olduğunun anlaşılması durumunda ise davanın görülebilirlik ön koşul yokluğundan reddine karar verilmesi gerekir. .//.. Yukarıda belirtilen ilkeler ışığında somut uyuşmazlık incelendiğinde, dava mal rejiminin tasfiyesine bağlı alacak davası niteliğindedir....
Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, davanın tapu iptal ve tescil olmadığı takdirde mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklı alacak isteğine ilişkin olduğuna, Mahkemece fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verildiğine, reddedilen kısmın tapu iptal-tescil isteğini de içerdiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre davalı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. .... Davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince; Dairenin yerleşmiş ilke ve esaslarına göre, tasfiyeye konu taşınmazın bedelinin tamamının ya da bir kısmının kredi ile karşılanması durumunda, kredi veren kuruluşa yapılan geri ödemelerin isabet ettiği dönemden, miktarından ve taksit sayısından hareketle mal rejiminin tasfiyesi sonucunda eşlerin alacak miktarları belirlenir....
GEREKÇE : Davanın konusu, kişisel mallar ile ziynet eşyalarının iadesi ve mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklı katılma alacağı davasıdır. Mahkemece, davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmiş, hüküm aleyhine davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. HMK'nun 355.maddesine göre resen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Tüm dosya kapsamı ve istinaf başvurusu birlikte değerlendirildiğinde; davacı tarafından adli yardım talepli olarak açılan davada, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere 5.000 TL dava değeri gösterilerek, kişisel eşyalar ile ziynet eşyalarının iadesinin, ayrıca mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklı katılma alacağı davası açılmıştır....
İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, mal rejimin tasfiyesinden kaynaklanan iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Mal rejimi sona erdiğinde eşlerin ya da mirasçılarının tasfiye davası sonucunda katkı payı, değer artış payı ve artık değere katılma alacak hakları doğar. Kural olarak, eşlerden birine ait mal varlığında, diğer tarafın mülkiyet veya başka ayni hak talebi söz konusu olamaz. Mal rejiminin tasfiyesi isteğinde bulunan eşe ya da mirasçılarına tanınan hak ayni olmayıp, şahsi alacak hakkıdır (07.10.1953 gün 8/7 YİBK, 4721 sayılı TMK'nun m. 227/1, 231, 236/1). TMK'nun 239/1. fıkrasında; "katılma alacağı ve değer artış payı ayın veya para olarak ödenebilir…” denilmektedir. 226/3. madde de ise "Eşler karşılıklı borçları ile ilgili düzenleme yapabilirler" hükmüne yer verilmiştir. Anılan kanuni düzenlemelerden de anlaşılacağı gibi, borcun ayın olarak ödenmesi borçlu eşe tanınmış bir haktır....
GEREKÇE : Dava; dava mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklı alacak talebi niteliğindedir. HMK'nun 355. maddesine göre; inceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak Bölge Adliye Mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Ölüme Bağlı Mal Rejiminin Tasfiyesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacılar ve davalı ... tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, ölüme bağlı mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan katkı payı alacağı istemine ilişkindir. 1-Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre, davacılar ... ve ..., davacılar ..., ... ve ...’ın tüm , davalı ...’nın aşağıdaki bent kapsamı dışına kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir. 2-Davalı ...’ün diğer temyiz itirazlarına gelince; Mahkemece, mal rejiminin tasfiyesi nedeniyle talep edilen ve terekeye ait borç sayılan alacak miktarından, davanın mirasçılar arasında görülmesi nedeniyle, muris ...’in katkı payı alacağı yönünden davacılarda dahil bütün mirasçıların miras payları oranında...
Taraflar arasındaki mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın hukuki yarar yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmiştir. Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I....
Anlaşılan mali konularla kastedilenin boşanmanın fer'i nitelikte mali konularla birlikte, mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak talebini içerip içermediği ancak yorum yoluyla ulaşılacak sonuca bağlıdır. Kanımca, davacı yararına tazminat ve yoksulluk nafakasına hükmedildiğine, taşınmaz için boşanma davasında talepte bulunulmuş olmasına ve bu taşınmaz dışında paylaşıma konu önemli bir malvarlığı bulunmadığına göre; protokoldeki "mali konular" ibaresinin talep edilmeyen boşanmanın fer'i nitelikteki diğer mali taleplerle mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak haklarını da kapsadığı kabul edilmelidir. Temyiz edilen davanın reddi kararının bu nedenle onanması gerektiğini düşünüyor; değerli çoğunluğun bozma kararına katılmıyorum....
Başka bir anlatımla, şahsi hak niteliğindeki mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak hakkının dava konusu yapılabilmesi için muaccel (istenebilir) hale gelmesi gerekir, bu da mal rejiminin sona ermesi ile gerçekleşir. Mal rejiminin sona ermesi, mal rejiminin tasfiyesiyle katkı payı, değer artış payı ve artık değere katılma alacağı davalarının görülebilirlik ön koşuludur. Mal rejimini sona erdiren boşanma davasının derdest olduğunun anlaşılması durumunda usul ekonomisi gereğince (6100 s.lı HMK'nun 30. m) bekletici mesele yapılmalıdır. Tasfiye davasında, mal rejiminin sona ermemiş ve sona erdirecek davanın da henüz açılmamış olduğunun anlaşılması durumunda ise davanın görülebilirlik ön koşul yokluğundan reddine karar verilmesi gerekir. Somut olayda; davacı ile davalı ...'ün boşanmalarına ilişkin, ... Başlangıç Mahkemesi'nin kararı, ......
Mahkemece, davacı tarafından katkı payı alacağı talep edildiği, taraflar arasında evliliğin devam ettiği, mal rejiminin sona ermediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmiştir. Dava, genel muvazaaya dayalı tapu iptal tescil, olmazsa mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. HMK'nin 297/2. maddesi, " Hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir " hükmünü içermektedir. Hakim, tarafların talep sonucu ile bağlı olup, kararında taleplerin her biri hakkında verilen hükmü göstermesi gerekir (HMK mad. 26; 297/2)....