Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İlk derece mahkemesinin, davaya konu ilgili yasal düzenlemeler ve Yargıtay karar ve içtihatları dikkate alınarak " davacının mal rejiminin tasfiyesi sonucunda oluşan hakkı kişisel hak niteliğindeki bir alacak hakkı olup, ayın (mülkiyet) istenemeyeceğinden; davacı vekilinin ön inceleme duruşmasında mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacağa ilişkin davanın genişletilmesi mahiyetinde olan terditli talebine de davalı vekili tarafından açıkça muvafakat edilmediğinden ve bu nedenle yasal koşulları oluşmadığından açılan davanın reddine" yönelik kararında delilerin takdirinde isabetsizlik olmadığı, usul ve yasaya uygun olduğu, haklı olmayan davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/b-1 maddesine göre reddine karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm oluşturulmuştur.  ...

Davacı vekili tarafından yapılan temyiz itirazı üzerine Daire'nin 2014/26604 Esas ve 2016/5319 Karar sayılı ilamıyla davanın, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin olduğu; bu isteğin boşanmanın fer'i (eki) niteliğinde olmadığı, taraflar arasında görülen boşanma dosyasında, davacının mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklı alacak hakkından feragat ettiğine ilişkin açık bir beyan bulunmadığı gibi, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin hükme esas alınan bir protokolde bulunmadığına göre davanın kaldığı yerden devamı ile HMK'de gösterilen usuli işlemler yürütülerek alacak talebi hakkında bir karar verilmesi gerektiğine işaret edilerek hüküm bozulmuştur....

    Hukuk Dairesinin11.02.2019 tarih ve 2017/8486 Esas, 2019/1291 Karar sayılı ilamı ile, mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklı eşin isteyebileceği hakkın şahsi hak niteliğinde olduğu, ayın istenemeyeceği, davacı tarafın terditli talebi olan mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan şahsi alacak niteliğinde olan katkı payı alacağı isteği hakkında, taraf delilleri toplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği belirtilerek davalının temyiz itirazının kabulüyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir. B....

      Taraflar arasındaki mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Kararın davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. DAVA Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; mal rejiminin tasfiyesine yönelik kısmi dava olarak ......

        Başka bir anlatımla, şahsi hak niteliğindeki mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak hakkının dava konusu yapılabilmesi için muaccel (istenebilir) hale gelmesi gerekir, bu da mal rejiminin sona ermesi ile gerçekleşir. Mal rejiminin sona ermesi, mal rejiminin tasfiyesiyle katkı payı, değer artış payı ve artık değere katılma alacağı davalarının görülebilirlik ön koşuludur. Mal rejimini sona erdiren boşanma davasının derdest olduğunun anlaşılması durumunda usul ekonomisi gereğince (6100 s.lı HMK'nun 30. m) bekletici mesele yapılmalıdır. Tasfiye davasında, mal rejiminin sona ermemiş ve sona erdirecek davanın da henüz açılmamış olduğunun anlaşılması durumunda ise davanın görülebilirlik ön koşul yokluğundan reddine karar verilmesi gerekir. .//.. Yukarıda belirtilen ilkeler ışığında somut uyuşmazlık incelendiğinde, dava mal rejiminin tasfiyesine bağlı alacak davası niteliğindedir....

          İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak isteğine ilişkindir. TMK'nun 214/2. maddesinde; mal rejiminin tasfiyesine ilişkin davalarda boşanmaya, evliliğin iptaline veya hakim tarafından mal ayrılığına karar verilmesi durumunda bu davaları sonuçlandıran yer mahkemelerinin yetkili olduğu düzenlenmiştir. Bir başka anlatımla, bu nitelikteki davalarda 6100 sayılı HMK yerine konuyla ilgili özel düzenlemelerin yer aldığı 4721 sayılı TMK'nun 214. maddesindeki yetki kuralı geçerlidir. Ne var ki, TMK'nun 214/2. maddesindeki yetki kuralı kesin nitelikte bulunmayıp HMK'nun 19/2. ve 116. maddeleri uyarınca cevap süresi içinde ilk itiraz olarak ileri sürülmesi gereklidir. Davalı tarafından bu yönde bir itiraz bulunmadığı halde mahkemece resen yetkisizlik kararı verilmesi doğru değildir....

            Mahkemece, taraflar arasında görülen boşanma davasının derdest olduğu, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin davanın görülebilme şartının gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Taraflar 1970 yılında evlenmiş, ... 2.Aile Mahkemesi'nin 2012/207 Esas numarasına kayıtlı boşanma davasının 29.02.2012 tarihinde açıldığı ve derdest olduğu dosya içinde mevcut inceleme tutanağından anlaşılmıştır. TMK'nun 225/ 2. maddesinde, boşanma halinde eşler arasındaki mal rejiminin boşanma davasının açıldığı tarihte sona ereceği hükme bağlanmıştır. Başka bir anlatımla, mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak hakkı boşanma dava tarihi itibariyle doğar. Ancak bu hakkın kullanılabilmesi ve tasfiyeye karar verilebilmesi için boşanma davasının olumlu sonuçlanarak kesinleşmesi gerekir....

              İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, mal rejimin tasfiyesinden kaynaklanan alacak isteğine ilişkindir. Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde, mahkemenin TMK 225/2. maddesine göre, ön şart olan yasal mal rejiminin sona ermediği gerekçesi ile davanın HMK 114/2 ve 115/2. maddelerine göre davanın usulden reddine karar vermesi gerekirken davanın reddine şeklinde karar vermesi doğru olmamıştır. Ayrıca, dava ... şart yokluğundan reddedildiğine göre, davalı yararına kararın verildiği tarihte yürülükte bulunan AAÜT 7/2. maddesi gereğince maktu 1.500,00 TL'yi geçmeyecek miktarda avukatlık ücretine hükmedilmesi gerekirken daha fazla olan 5.800,00 TL vekalet ücretine hükmedilmesi de doğru olmamıştır. Ne var ki, bu hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden HUMK'nun 438/7. maddesi uyarınca kararın düzeltilerek onanması uygun görülmüştür....

                İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklı alacak istemine ilişkindir. 4787 sayılı Aile Mahkemeleri'nin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun'un 4. maddesi; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun ikinci kitabından üçüncü kısım hariç olmak üzere aile hukukundan (TMK'nun m. 118- 395) kaynaklanan bütün davaların Aile Mahkemesinde bakılacağını hükme bağlamıştır. Aile Mahkemeleri kurulmayan yerlerde ise Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu kararıyla o yerde bulunan Asliye Hukuk Mahkemeleri'nin Aile Mahkemesi sıfatıyla bu tür davalara bakılacağı öngörülmüştür. Görev kamu düzeniyle ilgili olup yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden re'sen dikkate alınması gerekir. O halde mahkemece, mal rejiminin tasfiyesi istemi ile açılan davada görevsizlik kararı verilmesinde ve karar gerekçesinde bir usulsüzlük görülmemiştir....

                "İçtihat Metni"Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Mal rejiminden kaynaklanan alacak .... ile ..... aralarındaki mal rejiminden kaynaklanan alacak davasının kısmen kabulüne, kısmen reddine dair .... Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 15.02.2013 gün ve 70/144 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili ile davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: KARAR Davacı ..... vekili, dava dilekçesinde gerekçelerini açıklayarak dava konusu taşınmazlara ait tapu kayıtlarının iptali ve davacı adına tescili, kooperatif hissesi bedeli ile ortak döviz hesabından çekilen davacıya ait para miktarının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, harcını tamamladığı 8.4.2008 tarihli dilekçesi ile talebini mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklı tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde alacak olarak ıslah etmiştir....

                  UYAP Entegrasyonu