Başka bir anlatımla, tasfiye alacaklısı ayrık durumlar hariç ayni hak isteğinde bulunamaz, ancak borçlu eş isterse, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin dava sonuçlanıncaya kadar borcunu ayın olarak ödemeyi kabul edebilir. Açıklanan bu kuralın istisnaları 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 226/2. maddesinde (alacaklı eşin tasfiyeye konu paylı malda üstün yararını kanıtlaması) ve 240. maddesinde (aile konutu veya eşyanın söz konusu olması) tahdidi olarak belirtilmiştir. Temyize konu davadaki somut olayda, açıklanan istisnai durumlar mevcut değildir. Taraflar 24.06.1988 tarihinde evlenmiş, davaya konu taşınmaz, 24.08.2001 tarihli kadastro tespit tutanağına göre, 02.12.1999 tarihli harici satış senedi ile davalı kadın tarafından edinilmiştir. Davacı vekilinin dava dilekçesindeki talebi, iddianın ileri sürülüş şekline göre, mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklı tapu iptal tescil, olmadığı takdirde katkı payı alacağı istemine yöneliktir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil, Mal Rejiminden Kaynaklanan Alacak ... ile ... aralarındaki tapu iptali ve tescil, mal rejiminden kaynaklanan alacak davasının tapu iptal-tescil talebi yönünden reddine, alacak talebi yönünden kabulüne dair ... 7....
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Mal Rejiminin Tasfiyesinden Kaynaklanan Tapu İptali Tescil-Mümkün Olmaması Halinde Alacak Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 225. maddesine göre; mal rejimi, eşlerden birinin ölümüyle, başka bir mal rejiminin kabulüyle, mahkemece boşanmaya, evliliğin iptaline veya mal ayrılığına geçilmesine karar verilmesiyle sona erer. Yargıtay'ın ve Dairemizin sapmaksızın devam eden uygulamalarına göre, mal rejiminin tasfiyesi ile alacak hakkında bir karar verilmesi için eşler aralarındaki mal rejiminin sona ermesi gerekir....
ın mal kaçırmak kastıyla taşınmazı davalının annesi olan Mesrure Yıldırım'a sattığı iddisıyla taşınmazın satışının iptali ile davalı ... adına tesciline,bunun mümkün olmaması halinde 230.000,00 TL bedelin davalı ...'tan tahsilini istemiştir..Dava mal rejimi tasfiyesinden kaynaklanan bir dava olmayıp, muvazaa nedeniyle tapu iptal ve tescil davasıdır. Bu durumda, en uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 Sayılı HMK.’nın 21. ve 22. maddeleri gereğince ...Asliye Hukuk Mahkemesi'nin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 26.01.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Asıl dava, tapu iptal tescil olmadığı takdirde mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak, birleşen dava mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması neticesinde;anlaşmalı boşanma davasında tarafların birbirlerinden mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak talebinde bulunmayacaklarının tespitine karar verildiğinden karşılıklı açılan davaların reddine karar verilmiş, tarafların temyizi üzerine Dairemizin 20.10.2021 gün ve 2021/5657-2021/7417 sayılı ilamıyla hükmün onanmasına karar verilmiştir....
Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanın sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutunakları münderecatına, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına, davada katkıya dayalı mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil istenilmiş olup, bunun dışında herhangi bir alacak istenmediğine, mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan davalarda eşler lehine alacak hakkı doğmakta olup, ayın (mülkiyet) istenemeyeceğine, ancak, zamanaşımı süresi içerisinde alacak istenebileceğine göre davacı vekilinin yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4....
Yukarda açıklanan yasal düzenleme ve ilkeler uyarınca yapılan incelemede; Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde, mahkemece davacının iptal ve tescil talebinin sübut bulmadığından reddine karar verilmiş ise de; davacı vekili tarafından mal rejimin tasfiyesinden kaynaklanan iptal ve tescil talebinin olduğu, alacağa ilişkin terditli talebinin bulunmadığı dikkate alınarak davacı vekilinin 07.10.1953 tarih ve 1953/8, 1953/7 sayılı YİBK Hukuk Bölümü Kararı uyarınca; davacının mal rejiminin tasfiyesi sonucunda oluşan hakkı kişisel hak niteliğindeki bir alacak hakkı olup, ayın (mülkiyet) istenemeyeceğinden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle ret kararı verilmesi doğru değilse de ret kararı sonuç itibari ile doğrudur....
Dava tarihi itibariyle tapu, davalı ... tarafından diğer davalıya tapuda satılarak devredildiğine, Semra tapu maliki bulunmadığına göre tapu iptali ve tescil talebinin dinlenmesi mümkün değildir. Diğer yandan mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan dava olarak değerlendirildiğinde mal rejiminin tasfiyesi sebebiyle eşler lehine ayın hakkı değil alacak hakkı doğduğuna göre yine bu isteğin dinlenme imkanı bulunmamaktadır. Davacı vekilinin 4.10.2010 tarihli yargılama oturumundaki isteği bakımından dava katılma alacağı olarak nitelendirilerek yazılı şekilde kabule karar verilmiş ise de, esasen dava konusu mesken öncesinde davacı ... adına tapuda kayıtlı iken 20.3.2003 tarihinde davalı ...'ya tapuda devredildiğine göre meskenin davacı tarafından davalı ...'ya bağışlandığının kabulü gerekir. Somut olayda gizli bağış söz konusudur....
Dava, mal rejiminin tasfiyesi ile alacak, olmadığı takdirde TMK'nun 226.maddesi uyarınca tapu iptal-tescil isteğine ilişkindir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 225.maddesine göre; mal rejimi, eşlerden birinin ölümüyle, başka bir mal rejiminin kabulüyle, mahkemece boşanmaya, evliliğin iptaline veya mal ayrılığına geçilmesine karar verilmesiyle sona erer. Yargıtay'ın ve Dairemizin sapmaksızın devam eden uygulamalarına göre, mal rejiminin tasfiyesi ile alacak hakkında bir karar verilmesi için eşler arasındaki mal rejiminin sona ermesi gerekir. Başka bir anlatımla, şahsi hak niteliğindeki mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak hakkının dava konusu yapılabilmesi için muaccel (istenebilir) hale gelmesi gerekir, bu da mal rejiminin sona ermesi ile gerçekleşir. Mal rejiminin sona ermesi, mal rejiminin tasfiyesiyle katkı payı, değer artış payı ve artık değere katılma alacağı davalarının görülebilirlik ön koşuludur....
İddianın ileri sürülüş şekline göre asıl dava, muvazaa nedeniyle tapu kaydının iptali ile davalı eski eş adına tescil isteğine, birleşen dava mal rejiminin tasfiyesi ile aynen taksim, aynen taksim mümkün olmaması halinde alacak isteğine ilişkindir. Mahkemece "...yine davacı tarafça tapu iptal tescil isteminde bulunulmuş ise de TMK'ya göre katılma alacağının parasal bir alacak hakkı olup, tapu iptal ve tescil istenemeyeceği dikkate alınarak davacının tapu iptal tescil isteminin reddine karar verilmiştir." denilmek suretiyle mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan aynen taksim isteğine ilişkin değerlendirme yapıldığı, asıl davadaki muvazaa nedeniyle tapu kaydının iptali ile davalı eski eş adına tescil isteği hakkında herhangi bir değerlendirme yapılmadığı anlaşılmaktadır. Muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır....