İddianın ileri sürülüş şekline göre asıl dava, muvazaa nedeniyle tapu kaydının iptali ile davalı eski eş adına tescil isteğine, birleşen dava mal rejiminin tasfiyesi ile aynen taksim, aynen taksim mümkün olmaması halinde alacak isteğine ilişkindir. Mahkemece "...yine davacı tarafça tapu iptal tescil isteminde bulunulmuş ise de TMK'ya göre katılma alacağının parasal bir alacak hakkı olup, tapu iptal ve tescil istenemeyeceği dikkate alınarak davacının tapu iptal tescil isteminin reddine karar verilmiştir." denilmek suretiyle mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan aynen taksim isteğine ilişkin değerlendirme yapıldığı, asıl davadaki muvazaa nedeniyle tapu kaydının iptali ile davalı eski eş adına tescil isteği hakkında herhangi bir değerlendirme yapılmadığı anlaşılmaktadır. Muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Katılma Alacağı ... ile ... aralarındaki katılma alacağı davasının kabulüne dair ...Aile Mahkemesinden verilen 05.10.2010 gün ve 349/461 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü: K A R A R Davacı vekili, tarafların 1997 yılında evlendiklerini evlilik birliği içerisinde edinilen 356 ada 19 parsel üzerindeki 8 numaralı bağımsız bölümden dolayı alacağı bulunduğunu açıklayarak fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere 10.000 TL katılma alacağının davalıdan alınmasına karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili, yersiz açılan davanın reddine karar verilmesini savunmuştur....
Eşlerden biri lehine katılma alacağı yapılabilmesi için mal rejiminin sona erdiği sırada talebi konu edilen banka hesabında para veya para ile ölçülebilen mal varlığının olması veya mal rejiminin sona ermesinden kısa süre önce bunun diğer eşten mal kaçırma amacı ile elden çıkartıldığının, hesaptan çekildiğinin kanıtlanması gerekir. Erkeğe ait Almanya’da bulunan banka hesabında bu şekilde mal rejiminin sona erdiği boşanma dava tarihinde bir para olmadığı gibi hesap ekstresinin incelenmesinde de hesaptan boşanma dava tarihi öncesinde toplu çekilen bir para da yoktur. Erkeğin hesabına yatırılan bu paranın eşten gizlenmiş olması, kadın lehine katılma alacağı hesabında dikkate alınmasını gerektirmez. Olsa olsa kadın lehine boşanmanın feri niteliğinde TMK’nun 174.maddesine göre talep edilebilecek nafaka, maddi veya manevi tazminatın hesabında dikkate alınabilir....
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Dava konusu taşınmazın Talas' taki evin satımından gelen para ile alındığını, kişisel mal yerine kaim olan kişisel mal olduğunu, satıştan 3 gün sonra dava konusu evin 53.000 TL bedelle alındığını, tapudaki bedelin emlak vergisine esas değer olduğunu bildirerek kararın tehir-i icra talepli olarak kaldırılmasını talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Dava Mal Rejiminden Kaynaklanan Davalar (Katılma Alacağı ), değer artış payı alacağı, katkı payı ve katılma alacağı davasıdır. İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davalı taraf, kararın tamamı yönünden, davacı taraf; bilirkişiden yeniden rapor alınmaması, reddedilen katılma alacağı talebi, kabul edilen katkı payı alacağı miktarı yönünden süresinde istinaf talebinde bulunmuştur....
Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden, evlilik tarihinden 4721 Sayılı TMK'nin yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 Sayılı TKM mad.170), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 Sayılı Yasa mad.10, TMK mad.202/1). Tasfiyeye konu emeklilik ikramiyesi, eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 16.07.2009 tarihinde davalı eş adına ödenmiştir. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK mad.179). Mahkemece, davacı lehine, davalının almış olduğu 66.494.11 TL emekli ikramiyesinin yarısı olan 33.247 TL katılma alacağına hükmedilmişse de, verilen karar Dairemizin ilke ve uygulamalarına uygun bir karar değildir....
Bu açıklamalar sonunda, mal rejiminin ölüm sebebi ile sona ermesinden dolayı uygulanması gereken zamanaşımı süresi 10 yıl olduğu gibi mal rejiminin boşanma sebebiyle sona ermesi durumunda da artık mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak isteği (değer artış payı ve katılma alacağı) bakımından Daire tarafından 10 yıllık zamanaşımının uygulanması gerektiği görüşü kabul edildiğine, zamanaşımının başlangıcının da öğrenme ile ilgisi olmayıp boşanma kararının kesinleşmesi veya ölüm tarihinden itibaren 10 yıl olarak uygulanacağına, eldeki davada ölüm tarihinden itibaren dava tarihine kadar 10 yıllık zamanaşımı süresi henüz geçmediğine göre, mahkemece yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi isabetsiz olmuştur. Hal böyle iken; hükmün, toplanan ve toplanacak tüm delillerin, tarafların iddia ve savunmaları kapsamında birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi için bozulması gerekmiştir....
Başka bir anlatımla, şahsi hak niteliğindeki mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak hakkının dava konusu yapılabilmesi için muaccel (istenebilir) hale gelmesi gerekir, bu da mal rejiminin sona ermesi ile gerçekleşir. 2.Mal rejiminin sona ermesi, mal rejiminin tasfiyesiyle katkı payı, değer artış payı ve artık değere katılma alacağı davalarının görülebilirlik ön koşuludur. Mal rejimini sona erdiren boşanma davasının derdest olduğunun anlaşılması durumunda usul ekonomisi gereğince (6100 sayılı Kanun md. 30) bekletici mesele yapılmalıdır (6100 sayılı Kanun md. 165/1). 3.Ayrıca, Mahkemece, dava şartı noksanlığı davanın esasına girilmesinden önce fark edilmemiş, taraflarca ileri sürülmemiş ve fakat hüküm anında bu noksanlık giderilmişse, başlangıçtaki dava şartı noksanlığından ötürü, dava usulden reddedilemez (6100 sayılı Kanun md. 115/3). 4.Somut olayda, taraflar arasında görülen Düzce 2....
Buna göre, eşler arasındaki mal rejiminin kurulması, değiştirilmesi veya önceki rejimin tasfiyesi halinde, üçüncü kişi olan alacaklı hakkını alabilmek için dava açabilecektir. Somut olayda, davacı banka, eşlere karşı açtığı davada, boşanma nedeniyle davalı kadının, diğer davalı erkekten hak ettiği edinilmiş mallara katılma rejiminden kaynaklanan katılma alacağının, davalı erkekten tahsilini, bu alacağın tahsil edilebilmesini teminen İİK 283/1 maddesi gereği davaya konu menkul ve gayrimenkullerin haciz ve satışına karar verilmesini talep etmiştir....
Başka bir anlatımla, şahsi hak niteliğindeki mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak hakkının dava konusu yapılabilmesi için muaccel (istenebilir) hale gelmesi gerekir, bu da mal rejiminin sona ermesi ile gerçekleşir. Mal rejiminin sona ermesi, mal rejiminin tasfiyesiyle katkı payı, değer artış payı ve artık değere katılma alacağı davalarının görülebilirlik ön koşuludur. Mal rejimini sona erdiren boşanma davasının derdest olduğunun anlaşılması durumunda usul ekonomisi gereğince (6100 s.lı HMK'nun 30. m) bekletici mesele yapılmalıdır. Tasfiye davasında, mal rejiminin sona ermemiş ve sona erdirecek davanın da henüz açılmamış olduğunun anlaşılması durumunda ise davanın görülebilirlik ön koşul yokluğundan reddine karar verilmesi gerekir. Somut olayda; davacı ile davalı ...'ün boşanmalarına ilişkin, ... Başlangıç Mahkemesi'nin kararı, ......
İddianın ileri sürülüş şekli, dosya kapsamına göre istinaf kanun yolu başvurusuna konu dava; mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak isteğine ilişkindir. Edinilmiş mallara katılma rejiminin devam ettiği sırada eşlerden biri adına edilen edinilmiş malda diğer eşin artık değerin yarısı oranında katılma alacağı hakkı bulunmaktadır. Artık değere katılma alacağı eklenecek değerlerden (TMK m. 229) ve denkleştirmeden (TMK m. 230) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere eşin edinilmiş mallarının (TMK m. 219) toplam değerinden bu mallara ilişkin borçlar çıktıktan sonra kalan değerin (TMK m. 231) yarısı üzerinde diğer eşin alacak hakkıdır (TMK m. 236/1). Katılma alacağı yasadan kaynaklanan bir hak olduğundan talepte bulunan eşin gelirinin olması veya söz konusu malvarlığının edinilmesine, iyileştirilmesine ya da korunmasına katkıda bulunması gerekmemektedir. Mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan edinilmiş mallar tasfiye edilir (4721 Sayılı TMK mad.235/1)....