Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak isteğine ilişkindir. Eşler 21.08.1989 tarihinde evlenmişler,10.01.2011 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 10.09.2012 tarihinde kesinleşmesi ile boşanmışlardır. Mal rejimi TMK'nin 225/son maddesi gereğince boşanma davasının açıldığı tarihte sona ermiştir. Temyize konu dava 22.09.2014 tarihinde açılmıştır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nda mal rejiminin tasfiyesi davaları için herhangi bir zamanaşımı düzenlemesi getirilmemiştir. Bu durumda, aynı kanunun 5. maddesi yollamasıyla 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu uygulanmalıdır. Zira, TBK'nin 646.maddesine göre, Borçlar Kanunu, Medeni Kanunun tamamlayıcısı olarak kabul edilmiştir. TBK'nin 146. maddesine göre, kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacak on yıllık zamanaşımına tabidir. Dairemiz uygulamalarında da, mal rejiminin tasfiyesi davalarında on yıllık genel zamanaşımı süresi kabul edilmektedir....

    ile taraflar arasında düzenleme yapıldığı, protokol ve Mahkeme huzurundaki beyanların mahkeme içi ikrar niteliğinde olduğu, bu beyanların tarafları bağlayacağı, mal rejimine yönelik karşılıklı dava açmalarının dürüstlük kuralına aykırılık teşkil ettiği, mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan hakların şahsi hak niteliğinde olduğu, ayni hak talep edilemeyeceği gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir....

      "İçtihat Metni"DAVA TÜRÜ : Mal Rejiminin Tasfiyesinden Kaynaklanan Alacak MAHKEMESİ : Kocaeli 3. Aile Mahkemesi Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Kocaeli 3. Aile Mahkemesinin 18.05.2017 tarihli ve 2015/594 Esas, 2017/410 Karar sayılı kararıyla davanın reddine karar verilmiş, Mahkeme hükmüne karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6....

        İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan tapu iptal ve tescil, mümkün olmaması halinde alacak isteğine ilişkindir 4787 sayılı Aile Mahkemeleri'nin Kuruluş Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun'un 5133 sayılı Kanunla değişik 4. maddesi; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun ikinci kitabından üçüncü kısım hariç olmak üzere aile hukukundan (TMK'nun m. 118-395) kaynaklanan bütün davaların Aile Mahkemesi'nde bakılacağını hükme bağlamıştır. Durum böyle iken, davanın mal rejiminin tasfiyesi talebinin koşulları oluşup oluşmadığı değerlendirilerek sonucuna göre davanın esası hakkında karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile görevsizlik kararı verilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir....

          Bilindiği üzere ve kural olarak, yanlar arasındaki mal rejimi TMK'nun 225/ 2. maddesi gereğince boşanma davasının açıldığı tarihte sona ermekte olup mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak hakkı boşanma dava tarihi itibariyle doğar. Ancak, bu hakkın kullanılabilmesi ve tasfiyeye karar verilebilmesi için boşanma davasının olumlu sonuçlanarak kesinleşmesi zorunludur. Somut olayda, taraflar arasındaki ... 4. Aile Mahkemesi'nin 2010/770 Esasında kayıtlı boşanma davası karara bağlanmamıştır. Öte yandan, HGK'nun 27.06.2012 tarih, 2012/8-268 Esas ve 2012/420 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere, boşanma davası mal rejiminin tasfiyesinden doğan alacak davası için bekletici mesele yapılması ve boşanma davasının olumlu sonuçlanması halinde iş bu davada toplanacak tüm delillere göre bir değerlendirme yapılarak hasıl olacak sonucuna göre bir karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır. Davacı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerindedir....

            Temyiz Sebepleri Davacı kadın vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesinin esastan ret kararının hatalı olduğu, istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçelerle, tasfiyeye konu malın ortaklaşa birikim ile alındığı, kadının hem maddî hem de manevî katkısının olduğu, kadının mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak hakkı olduğu belirtilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Dava, katkı payı alacağı istemine ilişkin olup uyuşmazlık, katkının ispatı noktasında toplanmaktadır. 2....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil, Alacak KARAR Davacı ... Öcüt vekilince, davalı aleyhine açılan mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak, tapu iptali ve tescil davasının reddine ilişkin kararın, davacı vekilince temyiz edildiği, Dairemiz'in 13.04.2016 tarihli 2016/5630 Esas, 2016/6709 Karar sayılı ilamı ile bozma kararı verilerek dosyanın Yerel Mahkeme'ye gönderildiği görülmüştür. Dairemiz'in bozma kararından sonra, Dairemizin bozma ilamı taraflara tebliğ edilmeden, dosya yeniden Dairemiz'e gönderilmiş olup, bu aşamada Dairemiz'ce yapılacak hukuki işlem bulunmadığından dosyanın işlem yapılmaksızın mahalline İADESİNE, esasın bu şekilde kapatılmasına, 20.09.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, mal rejiminin tasfiyesine dayalı tapu iptal ve tescil isteği ve alacak isteğine ilişkindir. Mal rejimi sona erdiğinde eşlerin ya da mirasçılarının tasfiye davası sonucunda katkı payı, değer artış payı ve artık değere katılma alacak hakları doğar. Kural olarak, eşlerden birine ait mal varlığında, diğer tarafın mülkiyet veya başka ayni hak talebi söz konusu olamaz. Mal rejiminin tasfiyesi isteğinde bulunan eşe ya da mirasçılarına tanınan hak ayni olmayıp, şahsi alacak hakkıdır (07.10.1953 gün 8/7 YİBK, 4721 sayılı TMK'nun m. 227/1, 231, 236/1). TMK'nun 239/1. fıkrasında; "katılma alacağı ve değer artış payı ayın veya para olarak ödenebilir…” denilmektedir. 226/3. madde de ise "Eşler karşılıklı borçları ile ilgili düzenleme yapabilirler" hükmüne yer verilmiştir. Anılan kanuni düzenlemelerden de anlaşılacağı gibi, borcun ayın olarak ödenmesi borçlu eşe tanınmış bir haktır....

                  Başka bir anlatımla, şahsi hak niteliğindeki mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak hakkının dava konusu olması için muaccel (istenebilir) hale gelmesi gerekir, bu da mal rejiminin sona ermesi ile gerçekleşir. Mal rejiminin sona ermesi, mal rejiminin tasfiyesiyle katkı payı, değer artış payı ve artık değere katılma alacağı davalarının görülebilirlik ön koşuludur. Ön koşul gerçekleşmeden mal rejimine ilişkin davaların görülmesi ve sonuçlandırılması mümkün değildir. Mal rejimini sona erdiren boşanma davasının derdest olduğunun anlaşılması durumunda, usul ekonomisi gereğince (6100 s.lı HMK m.30) bekletici mesele yapılmalıdır. Aynı koşul yurtdışında verilmiş boşanmaya ilişkin mahkeme kararları hakkında Türkiye'de verilecek tanıma tenfiz kararları için de aranmaktadır. Tasfiye davasında, mal rejiminin sona ermemiş ve sona erdirecek davanın da henüz açılmamış olduğunun anlaşılması durumunda ise görülebilirlik koşulu gerçekleşmediğinden davanın reddine karar verilmesi gerekir....

                  "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Eşya ve ziynetlerin iadesi K A R A R Dava, eşya ve altınların iadesi isteğine ilişkin olup, tarafların mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan herhangi bir alacak istekleri bulunmadığına göre, hükme yöneltilen temyiz itirazlarını inceleme görevi Yüksek Yargıtay (6.) Hukuk Dairesine aittir. Ne var ki, anılan Daire tarafından uyuşmazlığın mal rejiminden kaynaklandığı açıklanarak 05.04.2012 tarih ve 2012/1370 Esas, 2012/5351 Karar sayılı ilamı ile 8. Hukuk Dairesi'nin görevli olduğu gerekçesiyle dava dosyası görevsizlikle Dairemize gönderilmiştir. İki Daire arasında çıkan olumsuz görev uyuşmazlığının Yüksek Hukuk Başkanlar Kurulu'nca çözümlenmesi için dosyanın Yüksek Yargıtay Birinci Başkanlığı'na GÖNDERİLMESİNE, 17.12.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                    UYAP Entegrasyonu