WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Talep ve hüküm, eşler arasındaki ev eşyası ve ziynet (takı) eşyası bedelinin tahsiline yönelik olup alacak istemi bu niteliğiyle eşlerin boşanması neticesinde mal rejiminin tasfiyesinden (TMK m. 219 vd.) kaynaklı alacak istemi niteliğinde değildir. Talep ve hükmün bu niteliği itibariyle hükme yöneltilen temyiz itirazlarını incelemek Yargıtay (3.) Hukuk Dairesi Başkanlığı'na aittir. Ne var ki, anılan Dairece dava eşler arasında mal rejiminden kaynaklı alacak talebine ilişin olduğu şeklinde nitelendirilerek Dairemize gönderilmiştir. Bu durumda iki Daire arasında çıkan görev uyuşmazlığının ortadan kaldırılması ve görevli Dairenin belirlenmesi için dosyanın Hukuk Başkanlar Kurulu'na gönderilmek üzere Birinci Başkanlığı'na GÖNDERİLMESİNE, 30.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

    Eşler arasında başka mal rejimi seçilmediğinden 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrığı (TKM.nin 170. m), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar (TMK.nun 225/2. m) yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (TMK.nun 202.m). Dava ve temyize konu 36218 ada 3 parsel üzerindeki 1 nolu bağımsız bölüm, 03.03.1999 tarihinde satın alınarak paylı mülkiyet şeklinde taraflar adına tescil edilmiş, 20.04.2006 tarihinde satış yoluyla dava dışı ..... ..... 'a devredilmiştir. Dava; 743 sayılı TKM'nin 170. maddesi uyarınca katkı payı alacağı isteğine ilişkindir....

      İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, sağ eş tarafından, diğer mirasçıya karşı açılan ölüme bağlı mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan katkı payı alacağı isteğine ilişkindir. Mahkemece her ne kadar davacının dava konusu 300 ada 3 parselde kayıtlı taşınmaza katkı iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; dosya içeriğine, toplanan delillere, tanık ifadelerine göre davacı kadının 1960'lı yılların başından beri düzenli ve sürekli olarak profesyonel terzilik yaptığı ve gelir elde ettiği anlaşılmıştır. Davacının elde ettiği gelirinden yaptığı tasarrufla kendi adına bir mal edindiği ileri sürülüp ispat edilmediğine göre davalı adına kayıtlı taşınmazın edinilmesine katkı yaptığının kabulü gerekir....

        Eldeki dosyada; davacı evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma davası ile birlikte mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak davası açmıştır. Bu talep boşanmanın eki niteliğinde olmayıp nisbi harca tabidir. Mahkemece hakimin davayı aydınlatma görevi çerçevesinde (HMK m. 31) davacıya 05.10.2017 tarihli ön inceleme duruşmasında verilen ara karar ile talebini somutlaştırması, dava değerini ve talep ettiği alacak miktarı belirleyerek belirlenen rakam üzerinden Harçlar Kanunu 30. maddesi uyarınca noksan harcı ikmal etmesi için 2 haftalık kesin süre verilmiştir. Davacı 09.10.2017 tarihli dilekçe ile mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacağını 400.000,00- TL olarak somutlaştırarak 6.831,00- TL nispi karar harcını yatırmıştır. Mal rejimi sona ermeden tasfiyeye gidilemez....

        İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak isteğine ilişkindir. Mal rejiminin tasfiyesine ilişkin davalarda, yetkiyi düzenleyen 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 214/2. maddesi hükmüne göre, eşler veya mirasçılar arasındaki mal rejiminin tasfiyesine ilişkin davalarda, boşanmaya, evliliğin iptaline veya hâkim tarafından mal ayrılığına karar verilmesi durumunda, bu davalarda yetkili olan mahkeme yetkilidir. Buna göre, mal rejiminin tasfiyesi davalarında yetki, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine göre değil, özel düzenlemenin yer aldığı Türk Medeni Kanunu'na göre belirlenmelidir. Somut olayda; eşler Kayseri 5. Aile Mahkemesi'nin 11.02.2014 tarih ve 2012/663 esas-2014/108 karar sayılı ilamı ile boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma ile sona ermiştir. Az yukarıda belirtildiği gibi Kayseri 5....

          Kararda faiz başlangıcı tarihleri infazda karışıklığa veya duraksamaya yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmesi gereklidir (HMK.m.297/2) Somut olayda Mahkemece, katkı payı alacağına ilişkin alacak isteğine, dava tarihi dikkate alınarak faiz hükmedilmesi gerekirken faiz başlangıcının karar tarihinden başlatılması usul ve yasaya aykırı olmuştur 3-Davalı mirasçıları vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince; Tasfiyeye konu edilen Kuşadası 1754 ada 1 parsele kayıtlı 1 nolu mesken eşler arasında mal rejiminin sona erdiği boşanma dava tarihinden ( 02.10.2000 ) sonraki bir tarih olan 25.08.2004 tarihinde davalı eş ... adına satış yolu ile tapuya tescil edilmiştir. Bu taşınmaz yönünden davanın reddi gerekirken yazılı şekilde davacılar lehine mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklı alacak hesaplanması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir....

            Dava, mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. 01.01.2002 tarihinden önce 743 Sayılı Türk Kanunu Medenisi'nin (TKM) yürürlükte olduğu dönemde, eşler arasında yasal mal ayrılığı rejimi geçerliydi (TKM mad.170). TKM'de, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin düzenleme mevcut olmadığından, eşlerin bu dönemde edindikleri mal varlığının tasfiyesine ilişkin uyuşmazlık, aynı Kanun'un 5.maddesi yollamasıyla Borçlar Kanunu'nun genel hükümleri göz önünde bulundurularak "katkı payı alacağı" hesaplama yöntemi kurallarına göre çözüme kavuşturulmalıdır. Zira Borçlar Kanunu, Medeni Kanun'un tamamlayıcısı olarak kabul edilmiştir (eBK mad.544, TBK mad.646). Mal ayrılığı rejiminde; eşler kendi malları üzerinde tasarruf yetkisine ve intifa hakkına sahiptir ve mallarının idaresi kendisine aittir (TKM mad.186/1). Her birinin malları, geliri ve kendi kazançları yine kendilerine ait kişisel mallarıdır (TKM mad.189)....

              Bu durumda, taraflar arasındaki mal rejiminin yabancı mahkeme ilamına esas boşanma davasının açıldığı tarihte sona ereceğinin kabulü gerekir. Yargıtay ve daire uygulaması da bu yöndedir. Yabancı mahkemece 1993 yılında karar verildiğine göre bu davanın daha önceki bir tarihte açılmış olması gerekir. Mal rejiminin tasfiyesi ve alacak talebine konu taşınmaz ve diğer malvarlığı unsurlarının tamamı 1993 yılından daha sonraki yıllarda davalı koca tarafından iktisap edilmiştir. O halde davaya konu malvarlığının tamamı taraflar arasındaki mal rejiminin sona erdiği tarihten sonra 2001, 2005 ve 2007 yıllarında iktisap edildiğinden davalının kişisel malvarlığı olarak kabul edilmesi ve herhangi bir tasfiye işlemine konu edilmemesi gereklidir. Bu malvarlığı değerleri Aile Mahkemesi tarafından bakılan mal rejiminin tasfiyesi davasının konusu olamazlar. Genel hükümler çerçevesinde genel mahkemelerde dava konusu edilebilirler....

                Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Mal Rejiminin Tasfiyesinden İLK DERECE MAHKEMESİ : Gebze 1. Aile Mahkemesi Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Gebze 1. Aile Hukuk Mahkemesinin 05.12.2018 tarihli ve 2014/1481 Esas, 2018/938 Karar sayılı kararıyla davanın reddine karar verilmiş, Mahkeme hükmüne karşı davacılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 2....

                  "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Mal Rejiminin Tasfiyesinden Kaynaklanan Alacak Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün taraflar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü. KARAR Davacı vekili, evlilik birliği içinde edinilen taşınmazlar nedeni ile mal rejiminin tasfiyesi ile alacağın davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilip, hüküm süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edildikten sonra davacı asıl 16.11.2016 tarihli dilekçesiyle davadan feragat etmiştir. HMK'nun 310. maddesine göre davadan feragat, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir. HMK'nun 311. maddesinde ise feragat kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur....

                    UYAP Entegrasyonu