İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, mal rejiminin tasfiyesine dayalı katılma alacağı ve değer artış payı alacağı isteğine ilişkindir. Eşler 03.02.1983 tarihinde evlenmişler, 27.07.2004 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 26.05.2006 tarihinde kesinleşmesi ile boşanmışlardır. Mal rejimi TMK'nun 225/son maddesi gereğince boşanma davasının açıldığı tarihte sona ermiştir. Temyize konu dava 26.05.2014 tarihinde açılmıştır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nda mal rejiminin tasfiyesi davaları için her hangi bir zamanaşımı düzenlemesi getirilmemiştir. Bu durumda, aynı kanunun 5. maddesi yollamasıyla 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu uygulanmalıdır. Zira, TBK'nun 646.maddesine göre, Borçlar Kanunu, Medeni Kanun'un tamamlayıcısı olarak kabul edilmiştir. TBK'nun 146.maddesine göre, kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacak on yıllık zamanaşımına tabidir....
Mal rejimi yurt dışında boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona erecektir.(TMK 225/son) Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihi olan 03/08/1989 tarihinden 4721 sayılı TMK'nın yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 sayılı TKM 170.m), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir. (4722 sayılı yasanın 10, TMK 202/1.m) Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır. (TMK 179.m) 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 225.maddesine göre; mal rejimi, eşlerden birinin ölümüyle, başka bir mal rejiminin kabulüyle, mahkemece boşanmaya, evliliğin iptaline veya mal ayrılığına geçilmesine karar verilmesiyle sona erer. Yargıtayın devam eden uygulamalarına göre, mal rejiminin tasfiyesi ile alacak hakkında bir karar verilmesi için eşler aralarındaki mal rejiminin kanunda yazılı sebeplerden biri ile sona ermiş olması gerekir....
Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir ( TMK 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı Yasa'nın 10, TMK 202.m). Tasfiyeye konu ... plakalı araç, eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 31.07.2009 tarihinde satın alınarak, davalı eş adına tescil edilmiştir. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK 179.m). Tasfiyeye konu aracın 24.500-TL kredi kullanılarak 29.736-TL bedelli fatura ile alındığı anlaşılmaktadır. Aracın kredili ödeme dışında kalan kısmının davalının kişisel mallarından karşılandığı usulünce kanıtlanmadığından bu konuda davalı lehine denkleştirme yapılamayacaktır. O halde, alacak talebine konu edilen aracın edinilmiş mal niteliğinde olduğu kabul edilmelidir....
DAVA TÜRÜ : Değer Artış Payı Alacağı ve Katılma Alacağı ... ile ... ve ihbar olunan ... aralarındaki değer artış payı alacağı ve katılma alacağı davasının kabulüne ve karşı davanın kabulüne dair ...1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen ... sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı-karşı davacı vekili ile ihbar olunan vekili taraflarından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı ... vekili, dava dilekçesinde belirtilen taşınmaz nedeniyle mal rejiminin tasfiyesi ile alacak isteğinde bulunmuştur. Davalı ... vekili, davanın reddini savunmuştur. İhbar olunan ... vekili, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, asıl davada davanın kabulüne, davacı karşı davalı ...'e ait olduğu anlaşılan 47.500-TL ziynet eşyası bedelinin taleple bağlı kalınarak 36.200-TL ziynet eşyasının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı karşı davacı ...'...
Başka bir anlatımla, şahsi hak niteliğindeki mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak hakkının dava konusu yapılabilmesi için muaccel (istenebilir) hale gelmesi gerekir, bu da mal rejiminin sona ermesi ile gerçekleşir. Mal rejiminin sona ermesi, mal rejiminin tasfiyesiyle katkı payı, değer artış payı ve artık değere katılma alacağı davalarının görülebilirlik ön koşuludur. Mal rejimini sona erdiren boşanma davasının derdest olduğunun anlaşılması durumunda usul ekonomisi gereğince (6100 s.lı HMK'nun 30. m) bekletici mesele yapılmalıdır. Tasfiye davasında, mal rejiminin sona ermemiş ve sona erdirecek davanın da henüz açılmamış olduğunun anlaşılması durumunda ise davanın görülebilirlik ön koşul yokluğundan reddine karar verilmesi gerekir. Somut olayda; davacı ile davalı ...'ün boşanmalarına ilişkin, ... Başlangıç Mahkemesi'nin kararı, ......
Sıfatı İle) DAVA TÜRÜ : Katılma Alacağı Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü. KARAR Davacı ... vekili, dava dilekçesinde belirtilen malvarlıkları nedeniyle mal rejiminin tasfiyesi ile alacak isteğinde bulunmuştur. Davalı ... vekili, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, anlaşmalı boşanma dava dosyası ve boşanma protokolü dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 sayılı HMK 33. m). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, artık değere katılma alacağı isteğine ilişkindir....
KARAR Davacı ... vekili, dava dilekçesinde belirtilen taşınmaz nedeniyle mal rejiminin tasfiyesi ile tapu iptal-tescil, olmadığı takdirde alacak isteğinde bulunmuş, davacı asıl sunduğu 21.09.2015 havale tarihli ıslah dilekçesinde, tapu iptal-tescil isteğini katılma alacağı olarak ıslah ettiğini açıklamıştır. Davalı ... vekili, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, tarafların ......
Öte yandan; tasfiyeye konu taşınmazın, bedelinin tamamının ya da bir kısmının kredi ile karşılanması durumunda, kredi veren kuruluşa yapılan geri ödemelerin isabet ettiği dönemden, miktarından ve taksit sayısından hareketle mal rejiminin tasfiyesi sonucunda eşlerin alacak miktarları belirlenir. 4721 sayılı TMK'nun 202/1.maddesi gereğince edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde yapılan ödemelerde, eşler lehine değer artış payı ve/veya artık değere katılma alacak hakları doğabilecektir. Kredi borcu ödemelerinin bir kısmının mal rejiminin devamı süresince, bir kısmının da daha sonraki tarihlerde yapılmasında, mal rejiminin geçerli olduğu dönemin sonrasına sarkan ödemeler, dava konusu taşınmazın borcu kabul edilerek tasfiye gerçekleştirilir....
Kural olarak, eşlerden birine ait mal varlığında, diğer tarafın mülkiyet veya başka ayni hak talebi söz konusu olamaz. Mal rejiminin tasfiyesi isteğinde bulunan eşe ya da mirasçılarına tanınan hak ayni olmayıp, şahsi alacak hakkıdır (07.10.1953 gün 8/7 YİBK, 4721 sayılı TMK'nun m. 227/1, 231, 236/1). TMK'nun 239/1. fıkrasında; "katılma alacağı ve değer artış payı ayın veya para olarak ödenebilir…” denilmektedir. 226/3. madde de ise "Eşler karşılıklı borçları ile ilgili düzenleme yapabilirler" hükmüne yer verilmiştir. Anılan kanuni düzenlemelerden de anlaşılacağı gibi, borcun ayın olarak ödenmesi borçlu eşe tanınmış bir haktır. Başka bir anlatımla, tasfiye alacaklısı ayrık durumlar hariç ayni hak isteğinde bulunamaz, ancak borçlu eş isterse, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin dava sonuçlanıncaya kadar borcunu ayın olarak ödemeyi kabul edebilir....
Karşı davacının talebi olan ziynet alacağı davası ve mal rejiminin tasfiyesi davası boşanmanın eki niteliğinde taleplerden olmayıp, ziynet alacağı davasının hukuki dayanağı TMK 226.maddesi olup, bunun görülebilmesi için taraflar arasında herhangi bir boşanma davasının olmasına dahi gerek olmayıp, her zaman kişisel eşyanın iadesinin talep edilebileceği, mal rejimi tasfiyesi davasının ise hukuki dayanağının farklı olduğu, bunun için tarafların boşanma davasının kesinleşmesinin gerektiği ve ancak karşı davalıya ait mal varlığının tasfiyeye konu edilebileceği, dolayısıyla İlk Derece Mahkemesi tarafından ziynet alacağı davası ve mal rejimi tasfiyesi davasının tefrikle ayrı ayrı esaslara kaydedilmesinde isabetsizlik olmadığı gibi hernekadar davacı 2019/317 esas sayılı dosyaya verdiği 16/11/2021 tarihli dilekçesi ile tasfiyesini talep ettiği malların ziynetler ve çeyiz eşyaları ve şahsi eşyalar olduğunu belirtmiş ise de bu eşyaların mal rejiminin tasfiyesine konu edilemeyeceği zira bunların TMK...