Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin 2018/510 E. ve 2018/538 K. sayılı ilamı ile anlaşmalı olarak boşandıklarını, kararın 22.01.2019 tarihinde kesinleştiğini, taraflar arasında evlilik birliği boyunca yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğunu, boşanma kararında ve boşanma protokolünde, tarafların mal rejiminden kaynaklı hak ve alacaklarının tespitinin yapılmadığını, davacının mal rejiminden kaynaklı hiçbir alacağından feragat etmediğini ve davalı ile anlaşmaya varılmadığını, davacının mal rejiminden kaynaklanan alacaklarının davalı tarafından da bugüne kadar ödenmediğini, evlilik birliği boyunca tarafların birikimlerinin davalı tarafça haksız şekilde kendi uhdesinde tuttulduğunu, tarafların boşanmalarına ilişkin kararda tasfiyeye ilişkin bir hüküm bulunmadığını iddia ederek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL katılma alacağının boşanma tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep...

    Katılma alacağı talebine konu ev ise 24/12/2013 tarihinde alınmıştır. Eşler arasında sözleşme ile seçimlik bir mal rejiminin kararlaştırıldığına dair herhangi bir beyan da bulunmadığından malın edinilme tarihinde edinilmiş mallara katılma rejiminin uygulanmakta olduğu anlaşılmaktadır. Edinilmiş mallara katılma rejiminde eşlerin evlilik birliği içerisinde edindikleri ve edinilmiş mal niteliği taşıyan malvarlığı değerleri üzerinde diğer eşin de hakkının bulunduğu kabul edilmekte olup, diğer eş bu malvarlığı değeri üzerinde katılma alacağı talep edebilir. Katılma alacağı doğrudan kanundan kaynaklanan bir hak olup; bu alacağın doğumunda talep eden eşin söz konusu malın edinilmesine bir katkıda bulunmuş olması koşulu aranmamaktadır. Dolayısıyla talep eden eşin gelirinin bulunmaması da katılma alacağı hakkının doğmasına engel değildir. Yasal mal rejiminde sahip olduğu malın kişisel mal olduğunu ileri süren eş bu durumu ispatla yükümlüdür....

    AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 23/05/2022 NUMARASI : 2022/229 ESAS 2022/799 KARAR DAVA KONUSU : Mal Rejiminden Kaynaklanan Davalar (Katılma Alacağı) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm istinaf edilmekle, dosya incelendi. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Dava dilekçesi: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebi ile boşanma sonrasında mal rejiminin tasfiyesine ve mal rejiminden kaynaklanan 900,00 TL katılma alacağını talep ve dava etmiştir. Cevap dilekçesi: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın yetkisizlik nedeni ile reddini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece yapılan yargılama neticesinde; yetkili mahkemenin Kadınhanı Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Mal rejiminden kaynaklanan davalar KARAR Taraflar arasındaki uyuşmazlık ziynet alacağı isteğine ilişkin bulunduğuna ve davada zilyetliğe dayanılmadığına göre, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yüksek Yargıtay (6.) Hukuk Dairesine ait olmakla gereği için dosyanın anılan Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 30.01.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

      Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Dava konusu taşınmazın Talas' taki evin satımından gelen para ile alındığını, kişisel mal yerine kaim olan kişisel mal olduğunu, satıştan 3 gün sonra dava konusu evin 53.000 TL bedelle alındığını, tapudaki bedelin emlak vergisine esas değer olduğunu bildirerek kararın tehir-i icra talepli olarak kaldırılmasını talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Dava Mal Rejiminden Kaynaklanan Davalar (Katılma Alacağı ), değer artış payı alacağı, katkı payı ve katılma alacağı davasıdır. İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davalı taraf, kararın tamamı yönünden, davacı taraf; bilirkişiden yeniden rapor alınmaması, reddedilen katılma alacağı talebi, kabul edilen katkı payı alacağı miktarı yönünden süresinde istinaf talebinde bulunmuştur....

      Mal rejimlerinden kaynaklanan malların TMK.nun 166/3. fıkrasında kastedilen boşanmanın mali sonuçları arasında olduğunun kabulü mümkün değildir. Çünkü, gerek doktrinde ve gerekse uygulamada baskın görüş; mal rejimleri ile ilgili davaların boşanmanın eki niteliğinde davalar olmadığı, onlardan bağımsız bir dava oldukları yönündedir. Uygulamada bu konuda bir duraksama söz konusu değildir. Bu bakımdan tarafların anlaşmalı boşanma protokolü yaparken mal rejimi konusunda anlaşmaları zorunlu değildir. Ancak, taraflar anlaşmalı boşanma protokolü yaparken aralarındaki mal rejiminden kaynaklanan mallar bakımından anlaşmalarına engelleyen bir hükümde bulunmamaktadır. Bu nedenle, mal rejimi konusunda bir anlaşma yaparken bunu açık bir şekilde ifade etmeleri gerekmektedir....

        Ödemelerin 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi'nin 170.maddesi gereğince mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu 01.01.2002 tarihinden önceki dönemde tamamlanması durumunda eşler lehine katkı payı alacağı, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 202/1. maddesi gereğince edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 01.01.2002 tarihinden sonraki dönemde tamamlanmasında ise değer artış payı ve/veya artık değere katılma alacak hakkı doğabilecektir. Ödemelerin bir kısmının mal ayrılığı bir kısmının da edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemlerde yapılmasında; mal ayrılığı dönemindeki ödemelere her bir eşin yaptığı katkı oranı, daha sonra geçerli olacak edinilmiş mallara katılma rejimine kişisel mal olarak geçeceği kabul edilmektedir....

          Mal rejiminden kaynaklanan katkı payı ve katkı alacağı veya başka isimler adı altında talep edebileceğim ortak mal varlığımız da yoktur." şeklindeki beyanının mahkeme içi ikrar niteliğinde olduğu, maddi hatadan kaynaklanmadıkça ikrardan dönülemeyeceği, mahkeme içi ikrarın kesin delil mahiyetinde olduğu, mahkemece protokolün tasdiki ile taraflar karşılıklı olarak birbirinden herhangi nafaka, tazminat, eşya, eşya bedeli ve mal istemediklerinden bu hususlarda karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği, ilgili kararın kesinleştiğinin anlaşılması karşısında mahkemece katılma alacağı talepli mevcut davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir durum bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin esastan reddi yönünde karar verilmesi gerektiği kanaati ile, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; Gebze 2....

          Bundan ayrı, eşlerden birinin diğerinden mal rejiminden kaynaklanan alacak isteğinde bulunabilmesi için talepte bulunulan mal veya değerin evlilik içinde edinilmiş olması gerekir. Eldeki davada dava konusu mesken davalı ... tarafından 20.3.2003 tarihinde edinilmiş, eşler arasındaki mal rejimi ise boşanma davasının açıldığı 13.3.2003 tarihi itibarıyla sona ermiştir (TMK. m. 225/2). Mal rejimi sona erdikten sonra davacının davalıya devrettiği taşınmazla ilgili mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan katılma alacağı isteme imkanı bulunmamaktadır. Bu yönden de davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulü doğru değildir. Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ... Tarsus'un temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile usul ve yasaya aykırı görülen hükmün HUMK.nun 428 maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 17,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 24.05.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

            maddesi uyarınca mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilen malvarlığından kaynaklanan “katkı payı alacağı” , gerekse 4721 sayılı TMK.nun hükümleri gereğince yasal mal rejimi olarak benimsenen, edinilmiş mallara katılma rejiminden doğan “katılma alacağı” şahsi hak niteliğinde bir alacak olup ayın (mülkiyet) hakkı niteliğinde değildir. Esasen 07.10.1953 tarih ve 1953/8 Esas, 1953/7 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Hukuk Bölümü kararı uyarınca; istekte bulunan kişinin ayin (mülkiyet) isteme olanağı bulunmamaktadır. Davacının ayın dışında parasal bir talebi bulunmadığından dava şartı nedeniyle davanın reddine karar verilmelidir. Ne var ki, karar redde ilişkin olup sonuç doğru olduğundan, temyiz itirazlarının reddi ile mahkemenin gerekçesi düzeltilerek sonucu doğru olan hükmün ONANMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4....

              UYAP Entegrasyonu