maddesi uyarınca mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilen malvarlığından kaynaklanan “katkı payı alacağı” , gerekse 4721 sayılı TMK.nun hükümleri gereğince yasal mal rejimi olarak benimsenen, edinilmiş mallara katılma rejiminden doğan “katılma alacağı” şahsi hak niteliğinde bir alacak olup ayın (mülkiyet) hakkı niteliğinde değildir. Esasen 07.10.1953 tarih ve 1953/8 Esas, 1953/7 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Hukuk Bölümü kararı uyarınca; istekte bulunan kişinin ayin (mülkiyet) isteme olanağı bulunmamaktadır. Davacının ayın dışında parasal bir talebi bulunmadığından dava şartı nedeniyle davanın reddine karar verilmelidir. Ne var ki, karar redde ilişkin olup sonuç doğru olduğundan, temyiz itirazlarının reddi ile mahkemenin gerekçesi düzeltilerek sonucu doğru olan hükmün ONANMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4....
Aile Mahkemesinin 05.01.2016 tarihinde kesinleşen kararıyla boşanma konusunda anlaştıkları, taraflar arasında düzenlenen 19.10.2015 tarihli protokolün D bendinde "davalı ve davacının paylaşılması gereken menkul-gayrımenkul malları yoktur" şeklinde hüküm olduğu, keza tarafların 08.12.2015 tarihli celsede de "karşılıklı olarak ziynet, çeyiz eşyası, maddî manevî tazminat, tedbir yoksulluk nafakası, mahkeme masrafı, katkı payı ve mal rejiminden doğan taleplerimiz yoktur" şeklinde beyanda bulundukları, bu beyanların kendilerini bağlayacağı, tek taraflı bu beyanlardan dönülemeyeceği, tarafların boşanmalarına ilişkin kararda "karşılıklı olarak ziynet, çeyiz eşyası, maddî manevî tazminat, tedbir yoksulluk nafakası, mahkeme masrafı, katkı payı ve mal rejiminden doğan talepleri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına" şeklinde belirtildiği, 4721 sayılı Kanunu'nun 2 inci maddesi ve 6100 sayılı Kanunu'nun 29 uncu maddesi hükümleri gereği davacı erkeğin imzalı beyanının mal rejiminden...
Maddeleri gereği açılacak olan davalar ve de terekenin diğer kısmına ilişkin açılacak olan mal rejiminin tasfiyesine dair davalara murisin 3. Kişilerdeki hak ve alacakları nedeni ile açılan davalardan elde edilecek olan alacaklara ilişkin katılma payı alacağına ilişkin haklar ve yasal haklarının saklı kalmasına, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davada mal rejiminin tasfiyesinin istenilmediğini, sadece bankalarda bulunan ve mal rejiminden kaynaklandığı belirtilen katılma payı alacağının davaya konu edildiğini, ölen eşin aktif ve pasiflerinin edinilmiş mallarının belirlenmeden tek başına söz konusu paranın mal rejimine yönelik olarak alacak davasına konu edilmesinin hukuka uyarlı olmayacağını, açılan katkı payı alacağı davasının bir paylaşım davası olmadığını, davaya konu taşınmazın aile konutu olduğu yönünde verilen karara bağlı olarak davacı TMK.'nun 240....
Maddeleri gereği açılacak olan davalar ve de terekenin diğer kısmına ilişkin açılacak olan mal rejiminin tasfiyesine dair davalara murisin 3. Kişilerdeki hak ve alacakları nedeni ile açılan davalardan elde edilecek olan alacaklara ilişkin katılma payı alacağına ilişkin haklar ve yasal haklarının saklı kalmasına, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davada mal rejiminin tasfiyesinin istenilmediğini, sadece bankalarda bulunan ve mal rejiminden kaynaklandığı belirtilen katılma payı alacağının davaya konu edildiğini, ölen eşin aktif ve pasiflerinin edinilmiş mallarının belirlenmeden tek başına söz konusu paranın mal rejimine yönelik olarak alacak davasına konu edilmesinin hukuka uyarlı olmayacağını, açılan katkı payı alacağı davasının bir paylaşım davası olmadığını, davaya konu taşınmazın aile konutu olduğu yönünde verilen karara bağlı olarak davacı TMK.'nun 240....
Mal rejimlerinden kaynaklanan malların TMK.nun 166/3. fıkrasında kastedilen boşanmanın mali sonuçları arasında olduğunun kabulü mümkün değildir. Çünkü, gerek doktrinde ve gerekse uygulamada baskın görüş; mal rejimleri ile ilgili davaların boşanmanın eki niteliğinde davalar olmadığı, onlardan bağımsız bir dava oldukları yönündedir. Uygulamada bu konuda bir duraksama söz konusu değildir. Bu bakımdan tarafların anlaşmalı boşanma protokolü yaparken mal rejimi konusunda anlaşmaları zorunlu değildir. Ancak, taraflar anlaşmalı boşanma protokolü yaparken aralarındaki mal rejiminden kaynaklanan mallar bakımından anlaşmalarına engelleyen bir hükümde bulunmamaktadır. Bu nedenle, mal rejimi konusunda bir anlaşma yaparken bunu açık bir şekilde ifade etmeleri gerekmektedir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Yerel Mahkemece; asıl dava ve birleşen dava yönüyle davacı-davacı tarafından davalı-davalı aleyhine açılan değer artış (katkı payı alacağı) davasının reddine karar verilmiştir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Yerel Mahkemece; asıl dava ve birleşen dava yönüyle davacı-davacı tarafından davalı-davalı aleyhine açılan değer artış (katkı payı alacağı) davasının reddine karar verilmiştir....
Mahkemece, iddia, savunma toplanan delillere göre, gerek 713 Sayılı TMK'nun 170.maddesi uyarınca mal rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilen mallardan kaynaklanan katkı payı alacağı, gerekse 4721 Sayılı TMK hükümleri gereğince yasal mal rejimi olarak benimsenen edinilmiş mallara katılma rejiminden doğan katılma alacağı şahsi hak niteliğinde alacak ... olup mülkiyet hakkı niteliğinde olmadığı, davacının mülkiyet isteme olanağının bulunmadığı, davacının bir akit ilişkisinin varlığı savı ile tapu kaydının kendi adına düzeltilmesini isteyebilmesi için aralarında MK'nun 634.maddeye uygun şekilde bir aktin varolması gerektiği, dava konusu olayda taraflar arasında illiyet bağını sağlayan akti bir ilişki bulunmadığından davacının mülkiyet isteme hakkı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Aile Mahkemesince, davanın mal rejiminden kaynaklanan katkı payı katılım alacağı ya da evlilik birliğindeki eşyanın iadesi mahiyetinde bulunmadığı gerekçesiyle Sulh Hukuk Mahkemesine görevsizlik kararı verilmiştir. ... 1. Sulh Hukuk Mahkemesi ise, uyuşmazlığın çözümünde eşler arasında mal rejimini düzenleyen 4721 sayılı yasanın 202. ve 227. maddelerinin de tartışılması gerekeceğini bildirerek Aile Mahkemesine görevsizlik yönünde karar vermiştir. Dava konusu olan alacak isteminin temeli taraflar arasındaki evlilik birliğinin devam ettiği dönemde eşlerden birine ait olan kredi kartından yapılan harcama işlemine dayanmaktadır. Olayda Türk Medeni Kanununun mal rejimlerine ilişkin hükümlerinin özellikle 222. maddesinin tartışılması gerekecektir. 4787 sayılı Kanunun 4. maddesine göre Türk Medeni Kanununun 2. kitabından, 3. kısım hariç olmak üzere kaynaklanan bütün davalara bakmak görevi Aile Mahkemesine aittir. Bu durumda uyuşmazlığın ... 2....
Aile Mahkemesince, davanın mal rejiminden kaynaklanan katkı payı katılım alacağı ya da evlilik birliğindeki eşyanın iadesi mahiyetinde bulunmadığı gerekçesiyle Sulh Hukuk Mahkemesine görevsizlik kararı verilmiştir. ... 1. Sulh Hukuk Mahkemesi ise, uyuşmazlığın çözümünde eşler arasında mal rejimini düzenleyen 4721 sayılı yasanın 202. ve 227. maddelerinin de tartışılması gerekeceğini bildirerek Aile Mahkemesine görevsizlik yönünde karar vermiştir. Dava konusu olan alacak isteminin temeli taraflar arasındaki evlilik birliğinin devam ettiği dönemde eşlerden birine ait olan kredi kartından yapılan harcama işlemine dayanmaktadır. Olayda Türk Medeni Kanununun mal rejimlerine ilişkin hükümlerinin özellikle 222. maddesinin tartışılması gerekecektir. 4787 sayılı Kanunun 4. maddesine göre Türk Medeni Kanununun 2. kitabından, 3. kısım hariç olmak üzere kaynaklanan bütün davalara bakmak görevi Aile Mahkemesine aittir. Bu durumda uyuşmazlığın ... 2....