Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece, edinilmiş mal rejiminden mal ayrılığına geçiş sözleşmesinin taraflar açısından özgürce yapılabilmesi mümkün ise de bu sözleşme ile taraf dışındaki kişilerin hukukunu olumsuz etkileyen veya ortadan kaldıran sözleşmelerin hiçbir şekilde yapılamacağı gerekçesiyle davalı eşler arasında yapılan mal ayrılığı sözleşmesi davacıların hukukunu etkiler nitelikte olduğundan söz konusu mal ayrılığı sözleşmesinin geçersizliğine karar verilmesi üzerine; hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davalılar 24.09.1984 tarihinde evlenmiş olup, 21.03.2014 tarihinde Üsküdar 6.Noterliğinde mal ayrılığı sözleşmesi yapmışlardır. Edinilmiş mallara katılma rejimi dışındaki diğer mal rejimlerinin benimsenmesine ilişkin sonradan yapılan sözleşmeler ancak ileriye etkili olarak yapıldığı tarihten sonraki dönem için sonuç doğurur. Dolayısıyla davalılar arasında yapılan mal ayrılığı sözleşmesi yapıldığı tarihten sonrası için geçerlidir....

    Buna göre her eşin bu mal rejiminin devamı süresince karşılığını vererek elde ettiği malvarlığı değerleri edinilmiş mal olarak nitelendirilmelidir. Kişisel mallar ise 220. maddede açıkça sayılmış olup; (1) eşlerden birinin yalnız kişisel kullanımına yarayan eşya, (2) mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunan veya bir eşin sonradan miras yoluyla ya da herhangi bir şekilde karşılıksız kazanma yoluyla elde ettiği malvarlığı değerleri, (3) manevi tazminat alacakları, (4) kişisel mallar yerine geçen değerler kişisel mallardır. TMK'nun 225. maddesine göre mal rejimi, eşlerden birinin ölümü veya başka bir mal rejiminin kabulüyle sona erer. Mahkemece evliliğin iptal veya boşanma sebebiyle sona erdirilmesine veya mal ayrılığına geçilmesine karar verilmesi hallerinde, mal rejimi dava tarihinden geçerli olmak üzere sona erer....

      Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir(TMK 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK'nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı(743 sayılı TKM 170.m), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir(4722 sayılı yasanın 10, TMK 202/1. m). Tasfiyeye konu 169 ada 1 parseldeki 2 nolu bağımsız bölüm, 25.06.1996 tarihinde yapılan sözleşme ile TOKİ'den vadeli olarak satın alınıp ödemelerin tamamlanması üzerine 03.02.2006 tarihinde davalı eş adına tapuya tescil edilmiştir. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır(TMK 179.m). Mal rejiminin sona erdiği 22.07.2008 tarihinde, tasfiyeye konu bağımsız bölüm davalı eşin mülkiyetinde olup tasfiyesi gereken malvarlığıdır....

        … tarih ve … sayılı Kamu İhale Kurulu (Kurul) kararı ile güneş enerjisi üretimi için mal alımı ile jeotermal enerji üretimi için hizmet alımının 4734 sayılı Kanun'un 3. maddesinin (g) bendi uyarınca istisna kapsamında olduğuna, jeotermal enerji üretimi için mal alımının ise "mal alımının kapsamı ve niteliği anlaşılamadığı" ve "genel nitelikteki mal alımı talep edildiği"nden bahisle söz konusu hüküm uyarınca istisna kapsamında olmadığına karar verilmiştir. Bunun üzerine davaya konu Kurul kararının jeotermal enerji üretimi için mal alımının istisna kapsamında olmadığına ilişkin kısmının iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır....

          Mahkemece, dava konusu taşınmazın davalıya ait kişisel mal niteliğindeki başka bir meskenin satışından gelen gelir ile alındığını, bu nedenle edinilmiş mal değil kişisel mal olduğunu, davacının alacak hakkı olmadığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Taraflar 25.02.2002 tarihinde evlenmiş, 20.03.2007 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 01.04.2009 tarihinde kesinleşmesiyle, mal rejimi sona ermiştir (TMK.nun 225/2.m.). Sözleşmeyle başka mal rejimi seçilmediğinden, eşler arasında mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar yasal edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (TMK.nun 202, 4722 s.Y.nın 10.m.). Dava konusu 3654 parselde 1.kat 176 numaralı bağımsız mesken 05.06.2006 tarihinde taraflar arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde satın alınarak davalı adına tapuya tescil edilmiştir....

            Söz konusu mal bildirimi dilekçesinde borçlu çalıştığı şirketteki maaşını ve borcunu 30/08/2010 tarihinde dosya hesabına yatıracağını beyan etmekle yetinmiş, şirketteki hisselerini ve adına kayıtlı olan taşınmazını bildirmemiştir. Borçlu mal beyanı dilekçesinde tüm mal varlığını bildirmek zorunda olmayıp, borcu karşılayacak miktardaki mal varlığını bildirmesi yeterlidir. 25.375,00 TL bedelli borcu nedeniyle icra takibine maruz kalan borçlunun 3.000,00 TL aylık maaşını ve borcun tamamını bildirim tarihinden iki ay sonraki bir tarihte ödeyeceği beyanını içeren şikayete konu mal bildirim dilekçesindeki mal varlığının borcun tamamını karşıladığı söylenemez. Hal böyle olunca borçlunun borcun tamamını karşılayacak mal varlığını bildirmek zorunda olduğu tartışmasızdır....

              Dosyanın incelenmesinde, uyuşmazlığın mal rejimi tasfiyesi ve katılma alacağına ilişkin olup, dava konusunun taşınmaz ve araçlar olduğu, TMK'nin 214 ve devamı maddelerinde mal rejimi tasfiyesi davalarında, mal rejimi boşanma ile sona ermişse yetkili mahkemenin boşanma davasındaki yetkili mahkeme olduğu belirtilmiştir. Uyuşmazlığın gayrimenkul aynından değil, mal rejimi tasfiyesinden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Buna göre uyuşmazlığın Mudanya 1 Asliye Hukuk Mahkemesine görülmesi gerekir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 Sayılı HMK.’nın 21. ve 22. maddeleri gereğince Mudanya 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 28.02.2013 gününde oybirliği ile karar verildi....

                Hal böyle olunca borçlu, İcra ve İflas Kanunu’nun 168. maddesine uygun olarak düzenlenen ve mal beyanında bulunma ihtaratını içeren ödeme/icra emrinin tebliği üzerine müddeti içinde verdiği mal beyanının gerçeğe aykırı olması halinde alacaklının şikayeti üzerine İcra ve İflas Kanunu'nun 5358 sayılı Yasa'nın 9. maddesi ile değişik 338. maddesinin 1. fıkrası ile cezalandırılabilmesinin mümkün olduğu gözetilmeksizin mal beyanında bulunmama suçunun Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiği gerekçesiyle sanığın beraatine karar verilmesi isabetsiz ise de; İİK’nun 74.maddesindeki düzenleme dikkate alındığında, sanığın 3.12.2007 tarihli mal bildiriminde yaşam tarzına göre geçim kaynak ve olanaklarını belirtmemesi nedeniyle mal beyanının İİK’nun 74.maddesinde düzenlenen şartları taşıdığının kabulünün mümkün olmaması karşısında, geçersiz mal beyanından dolayı gerçeğe aykırı beyanda bulunduğu iddia edilemeceğinden isnat edilen suç da oluşmamıştır....

                  Şikayete dayanak yapılan icra takip dosyasında borçluya 1.939,50 TL'lik borç nedeniyle usulüne uygun ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun süresi içinde 23/08/2010 tarihli dilekçe ile yaptığı mal bildiriminin İİK'nun 74. maddesinde yazılı şartlara haiz olduğu, borçlunun mal beyanı dilekçesinde, adına kayıtlı hiçbir menkul ve gayrimenkul mal varlığı bulunmadığını beyan etmesine rağmen, borçlu sanığın mal beyanı dilekçesinde bildirmediği ...plakalı aracın adına kayıtlı olduğu müşteki vekilinin POL-NET'ten yapılan sorgulama sonucunda ortaya çıktığı anlaşılmaktadır. Mal beyanında bulunmanın amacı, alacaklının alacağına kolayca kavuşabilmesi için borçlunun hacze konu teşkil edebilecek mallarını göstermesidir. Diğer bir deyişle, hacizden önceki dönemde, hakkında icra takibi yapılan borçlunun ne gibi mallarının bulunduğunun saptanmasıdır....

                    Aile Mahkemesi'nde devam eden boşanma davasının feragat nedeniyle reddine karar verilip, karar da kesinleşmiş olduğundan, konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 225. maddesine göre; mal rejimi, eşlerden birinin ölümüyle, başka bir mal rejiminin kabulüyle, mahkemece boşanmaya, evliliğin iptaline veya mal ayrılığına geçilmesine karar verilmesiyle sona erer. Yargıtay'ın ve Dairemizin sapmaksızın devam eden uygulamalarına göre, mal rejiminin tasfiyesi ile alacak hakkında bir karar verilmesi için eşler aralarındaki mal rejiminin sona ermesi gerekir. Başka bir anlatımla, şahsi hak niteliğindeki mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak hakkının dava konusu yapılabilmesi için muaccel (istenebilir) hale gelmesi gerekir, bu da mal rejiminin sona ermesi ile gerçekleşir....

                      UYAP Entegrasyonu