DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE Dava; malın ayıplı olmasından kaynaklanan sözleşmeden dönme, ödenen bedelin iadesi, rehnin kaldırılması ile tazminat talebine ilişkindir. İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır....
Hukuk Dairesi'nin 2018/2954 Esas, 2019/2026 Karar sayılı ilamında da beliirtildiği üzere, davalının, taraflara bir hizmet sunmuş olduğu, davacının ayıplı hizmete değil malın ayıplı olduğu iddiası ile sözleşmeden dönme ve bedel iadesi talebinde bulunduğu, bu taleplerin muhatabının ise davalı taraf olmayıp, aracın sahibi olan dava dışı satıcı olduğu, açıklanan nedenlerle davalının dava konusu edilen talepler yönünden husumet ehliyeti olmadığı gerekçesiyle davanın pasif husumet yokluğu nedeni ile reddine karar verilmiştir. Karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur....
Bu nedenle davacının sözleşmeden dönme hakkını kullandığı kabul edilmelidir. Aracın süregelen şikayetleri nedeniyle nihayetinde motorunun değişmiş olması ve davalının pert total olan aracı hasarsız kaydıyla satmış olması da dikkate alındığında, davacının araçtan beklenen faydayı elde etmesi imkansız hale gelmiş olduğundan, somut olayda sözleşmeden dönmenin yasal koşulları da oluşmuştur. Bu nedenle aracın davalıya iadesi ile satış bedelinin davacıya ödenmesine karar verilmesi gerekirken, davacının sözleşmeden dönme hakkını kullanamayacağına hükmedilmesi yerinde değildir. Davacı tarafça dava dilekçesiyle 5.000-TL kira kaybı bedeli talep edilmiş, ıslah dilekçesiyle de bu miktar 14.500-TL'ye çıkarılmıştır....
, tüketicinin davalı inşaat şirketine karşı sözleşmeden dönme hakkı ve bedel iadesi talebinde de bulunduğu hususunun nazara alınmadığını, halbuki davacı ile davalı Emay arasında edimler sona ermemiş olup, tapunun üzerindeki haciz ve ipoteklerin kaldırılamaması halinde sözleşmeden dönerek bedel iadesi talebi de bulunduğundan ticaret mahkemelerinin görevli olmadığını, nitekim dava bakımından davanın temelinin genel kredi sözleşmesinden kaynaklanmadığını, aksine dava konusunun 6502 sayılı kanun kapsamında ayıplı mal olduğunu bir kez daha belirtmekte fayda gördüğünü, satıcı ya da sağlayıcının tüketici sözleşmesinde ki borcunu gereği gibi ifa etmemesi halinde, örneğin satılanın ayıplı olmasından doğan uyuşmazlıklar tüketici mahkemelerinde görüleceğini, açıklanan nedenlerle İstanbul Anadolu 2....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu ürünlerin ayıplı olduğuna ilişkin bir tespit yapılmaksızın ve aynı zamanda herhangi bir ayıptan bahsedilmeyen ürünlerin de dahil edilmesi suretiyle sözleşmeye konu ürünlerin tamamının bedel iadesi talebinin ve hatta ayıp söz konusu olsa dahi basit bir onarımla giderilebilecek işbu hususun bu şekilde davaya konu edilmesinin de kötü niyetten doğmuş olması sebebiyle davanın müvekkil şirket reddini ve mahkeme masrafları ile ücreti vekaletin davacıya tahmilini talep etmiştir....
Görüldüğü gibi her iki düzenlemede de ayıplı malda tüketici, seçimlik haklarından birini kullandığı takdirde, satıcının tercih edilen bu talebi yerine getirmekle yükümlü olduğu açıkça belirtilmiştir. Tüketicinin gizli ayıplı malı, misli ile değiştirme yönündeki tercihinin satıcı tarafından yerine getirilmesi, bir yükümlülük olarak düzenlenmiştir. 9. Kuşkusuz her hak gibi, sözleşmeden dönme hakkı da kötüye kullanılabileceğine göre, Türk Medenî Kanunu’nun (TMK) ikinci maddesinin ikinci fıkrasında öngörülen hakkın kötüye kullanılması yasağı, tüketicinin ayıplı ifa karşısında sahip olduğu dönme hakkı bakımından da bir sınır teşkil etmelidir. Ancak yasanın açıkça koruduğu tüketicinin seçimlik haklarını kullanırken, özellikle ayıplı malın değerinin düşük olması, hasarın giderilmesi, tüketicinin hasar giderdikten sonra kullanması gibi unsurlar tek başına dürüstlük ilkesinin uygulanmasında yeterli değildir. 9....
Alıcının kanuni hakları TBK. madde 227'de ayıplı mal malın ayıpsız diğeri ile değiştirilmesi, sözleşmenin feshi ve menfi zararın tazmini ve sözleşmenin tenzili ile onarımı isteme olarak belirlenmiştir ancak alıcının bu haklarını kullanabilmesi için öncelikle malın açık ya da gizli ayıplı olması gerekir. Malın ayıplı olup olmadığı hususu da teknik bilirkişilerin incelemesi ile ortaya çıkacaktır. Dosyamızda iki farklı heyetten dört farklı rapor alınmış, hepsinde de bilirkişilerin kanaati aynı olmuş ve malın ayıplı olmadığı tespit edilmiştir. Malın ayıplı olmadığı anlaşıldığından davacının malın ayıplı olmasına dayanarak talep edebileceği bir hakkı da bulunmamaktadır. Açıklanan bu nedenlerle davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur....
Satılanın değerindeki eksiklik satış bedeline çok yakın ise alıcı, ancak sözleşmeden dönme veya satılanın ayıpsız bir benzeriyle değiştirilmesini isteme haklarından birini kullanabilir." Türk Borçlar Kanununun 228.maddesi uyarınca; "Alıcıya ayıplı olarak devredilmiş olan satılanın ayıptan, beklenmedik hâlden veya mücbir sebepten dolayı yok olması veya ağır biçimde zarara uğraması, alıcının sözleşmeden dönme hakkını kullanmasını engellemez. Bu durumda alıcı, satılandan elinde ne kalmışsa onu geri vermekle yükümlüdür. Satılan alıcıya yüklenebilen bir sebep yüzünden yok olmuşsa veya alıcı onu başkasına devretmişse ya da biçimini değiştirmişse alıcı, ancak değerindeki eksiklik karşılığının satış bedelinden indirilmesini isteyebilir." Türk Borçlar Kanununun 230. maddesi uyarınca; "Birden çok mal veya birden çok parçadan oluşan bir mal, birlikte satılmış olup da bunlardan bazıları ayıplı çıkarsa, dönme hakkı bunlardan ancak ayıplı çıkanlar için kullanılabilir....
Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda, internet portalında ya da reklam ve ilanlarında yer alan özelliklerinden bir veya birden fazlasını taşımayan; satıcı tarafından bildirilen veya teknik düzenlemesinde tespit edilen niteliğe aykırı olan; muadili olan malların kullanım amacını karşılamayan, tüketicinin makul olarak beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mallar da ayıplı olarak kabul edilir” hükmü düzenlenmiştir. Kanun’da yapılan bu tanımla ayıplı malın özellikle sözleşmeye aykırı mal olduğundan bahsedilmekle, ayıptan doğan sorumluluğun asıl temelinin sözleşme olduğu kabul edilmiştir. 3. Tüketici işlemi niteliğindeki satım sözleşmesine konu edilen malın ayıplı olması hâlinde, tüketici 6502 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinde gösterilen dört seçimlik haktan birini kullanabilir....
Asliye Ticaret Mahkemesi'nce verilen 15.01.2019 gün ve 2018/508 - 2019/26 sayılı kararı onayan Daire'nin 19.01.2021 gün ve 2020/3610 - 2021/118 sayılı kararı aleyhinde davacı vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği de anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği konuşulup düşünüldü: Davacı vekili, davacının 03.05.2012 tarihli sözleşme kapsamında davalıdan satın aldığı ses sisteminin ayıplı çıktığını, davalının 4 kez eleman göndermesine rağmen sorunun giderilmediğini, bunun üzerine 25.07.2012 tarihli ihtarname ile sözleşmeden dönme ve bedel iadesi hakkını kullandıklarının davalıya bildirildiğini, davalının olumsuz cevap vermesi üzerine mahkeme aracılığıyla tespit işlemi yaptırdıklarını malın ayıplı olduğunu ileri sürerek satış bedeli olarak davalıya ödenen 64.900.- TL'nin 27.07.2012 tarihinden...