Mahkemece bu düzenlemeye aykırı olarak davacının vekalet ücreti talebiyle ilgili bir karar verilmemiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. 3-Davalının temyiz itirazlarına gelince; 2004 sayılı İİK’nın 259/1. maddesinde, ihtiyati haczin haksız çıkması halinde, borçlunun ve üçüncü kişilerin bu yüzden uğradıkları bütün zararlardan alacaklının sorumlu olduğu düzenlenmiştir. İhtiyati haciz haksız ve bundan maddi zarar doğmuşsa, alacaklı kusurlu olmasa dahi, zarar görene maddi tazminat ödemekle yükümlüdür. Buna karşılık, haksız ihtiyati haciz koyduran alacaklının kusursuz sorumluluğu sadece maddi tazminat bakımından olup, manevi tazminat yönünden BK’nın 49. maddesindeki koşulların oluşması gerekir. Bu maddeye dayalı sorumluluk ise kusura dayalıdır. Bu itibarla, alacaklının kötüniyetli veya iyiniyetli olup olmadığı da sonuca etkili olup, ağır olmasa da kusurlu olması da gerekmektedir....
Davacı, TTK 56/e, TBK 58 maddeleri uyarınca haksız rekabet sonucu firmanın uğradığı itibar kaybı dolayısıyla manevi tazminat da talep etmiş ise de, davacı davalıların haksız rekabet teşkil eden eylemi sonucu kişilik haklarının zedelendiğini, itibar kaybına ve manen zarara uğradıklarını kanıtlamakla yükümlüdür....
Bu itibarla tasarımın satışa etkisi tam olarak tespit edilemediğinden TBK 50 ve 51 maddesi uyarınca davacı yararına 50.000,00 TL maddi tazminat takdir edilmiştir. Yukarıda değinildiği üzere davacı, TTK haksız rekabet hükümlerine göre talepte bulunmaktadır. TTK 56/1-e maddesi uyarınca haksız rekabet nedeniyle manevi tazminat istenebilmesi için TBK 58 maddesinde öngörülen şartların mevcudiyeti gerekir. TBK 58 maddesi ise, manevi tazminat için kişilik hakkının zedelenmesi halinde manevi tazminat istenebileceği öngörülmüştür. Olayımızda TBK 58 maddesi koşulları oluşmadığından davacının manevi tazminat talebi reddedilmiştir. Bu itibarla aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
HUKUK DAİRESİ DOSYA NO: 2024/299 KARAR NO: 2024/1729 KARAR TARİHİ: 20/06/2024 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ: TEKİRDAĞ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TARİHİ: 17/01/2023 NUMARASI: 2023/28 2023/15 DAVANIN KONUSU: Şirket ortağı ve yöneticisinin haksız fiilinden kaynaklı Tazminat Taraflar arasındaki davada Tekirdağ Asliye Ticaret Mahkemesi ile Çorlu 4. Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava, şirket ortağı ve yöneticisinin haksız fiilinden kaynaklı tazminat talebine ilişkindir. Çorlu 4. Asliye Hukuk Mahkemesince,"...davanın yönetici ve haksız fiilden kazanç sağlayan aleyhine açılmış tazminat davası olduğu, iş bu davada Asliye Ticaret Mahkemesi görevli olduğu..." gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Tekirdağ Asliye Ticaret Mahkemesince,"......
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Dava dilekçesinde fazlaya ilişkin hak saklı tutularak 5000 TL haksız işgal tazminatı ile 20000 TL manevi tazminatın masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Islah dilekçesi ile haksız kullanım bedeli talebi 12.600 TL'ye çıkartılmıştır. Mahkemece davanın maddi tazminat yönünden kabulüne, manevi tazminat yönünden reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
İş Kanununun kapsamında olmayan fakat Borçlar Kanununa tabi iş ilişkisinde belirsiz süreli iş sözleşmesi ile çalışan ve haksız feshe maruz kalan işçi Türk Borçlar Kanunu 438. maddesi gereğince bildirim sürelerine ilişkin bir tazminatı ve hakimin takdirine bağlı olarak altı aylık ücretinden fazla olamayacak şekilde tazminatı talep edebilir. Türk Borçlar Kanunu 438/3. maddesi uyarınca hükmolunacak en fazla altı aylık ücret tutarındaki tazminat doktrinde haksız fesih tazminatı olarak nitelendirilmekte olup; haksız fesih tazminatı aynı maddenin birinci fıkrasında yer alan tazminatlardan farklı olarak tamamen yargıcın takdirine bağlı bir tazminattır (.... S. İş Hukuku, 2017, 14. ..., ..., s: 736)....
Davalının nakdi tazminat ödemesini gerektiren haksız eylem 08/07/2006 gününde gerçekleşmiş, davacı idare ise 24/02/2014 günlü Nakdi Tazminat Komisyonu kararı ile 2330 sayılı Kanun gereğince yaralanan dava dışı görevliye 13/03/2014 tarihinde nakdi tazminat ödemiştir. Haksız eylem sonucu oluşan zarar, olay gününde gerçekleşmiş olduğundan, davalının sorumlu tutulacağı tazminat miktarı da olay günündeki verilere göre belirlenmelidir. 2330 sayılı Kanun’un 3. maddesinde yaralanan görevliye ödenecek tazminatın karar günündeki en yüksek Devlet memuru aylığı esas alınarak hesaplanacağı belirtilmekte ise de, buna göre hesaplanıp ödenen nakdi tazminatın tamamı davalıya rücu edilemez. Davacı idarenin, davalıdan kaynaklanmayan nedenlerle daha geç nakdi tazminat ödemesi, bu yüzden artan tazminat miktarından davalının sorumlu olmasını gerektirmez....
den olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline, ... yönünden maddi tazminatı talebinin reddine, fazlaya dair manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminat istemine ilişkindir. Somut olayda uyuşmazlık, haksız eylemden kaynaklanmaktadır. Haksız eylem faili, ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılır. Dolayısıyla, zarar gören, gerek kısmi davaya, gerekse sonradan açtığı ek davaya veya ıslaha konu ettiği kısma ilişkin olarak haksız eylem tarihinden itibaren temerrüt faizi isteme hakkına sahiptir....
dosya kapsamına göre, davacı vekilinin tazminat miktarına, davalı vekilinin tazminat miktarına ve sair nedenlere ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle hükmün, isteme uygun olarak ONANMASINA, 11/06/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Bir başka ifadeyle, tazminat miktarı hiçbir zaman gerçek zararı aşmamalıdır. Tazminat miktarının belirlenmesinde, zarar görenin gerçek zararının esas alınması zorunlu olup; burada ilke, zarar doğurucu eylem, zarar görenin malvarlığında gerçekten ne miktarda bir azalmaya neden olmuş ise, zarar verenin tazminat borcu da, o miktarda olmalıdır. Haciz haksız ve bundan maddi zarar doğmuşsa, alacaklı kusurlu olmasa dahi, zarar görene maddi tazminat ödemekle yükümlüdür. Buna karşılık, haksız haciz kararı alan alacaklının kusursuz sorumluluğu sadece maddi tazminat bakımından geçerli olup, manevi tazminat yönünden TBK’nın 49. maddesindeki koşulların oluşması gerekir. Bu maddeye dayalı sorumluluk ise, kusura dayalıdır. Bu itibarla, alacaklının kötüniyetli veya iyiniyetli olup olmadığı da sonuca etkili olup, ağır olmasa da kusurlu olması da gerekmektedir. (Bkz. Prof. B. Kuru, İcra ve İflas Hukuku, Ankara, 1993, Cilt 3, Sh.2583 v.d)....